4 Temmuz 2016 Pazartesi

SİYAH- BEYAZ- KARAELMAS

"... Siyah- beyaz film gibi biraz..."

Eskişehir'den buraya taşınalı tam bir yıl oldu bugün. Diğer taşınmalardan farkını biliyorsunuz, lise sonrası Zonguldak'ta yaşamamıştım. Bu, doğup büyüdüğüm şehre dönüş olduğu için milatlardan biri benim adıma. Ha ne kadar sürer bilmiyorum ama ailemin varlığı dışında da severmişim burasıyla ilgili bazı şeyleri, onu fark ettim
Karaelmas diyarına uygun olduğunu düşündüğüm bir fotoğraf çalışmamı koyuyorum bu yazıya. Bir de, madenlerin özelleştirilmesi girişimi ve biradaki nükleer santrallerin giderek artması içimi kararttığından karadır bu foto :(

Ekleme: İçimizin kararmadığı, renkli şeker görüntüsünde ve tadında bir bayram diliyorum.

SİYAH- BEYAZ- KARAELMAS

"... Siyah- beyaz film gibi biraz..."

Eskişehir'den buraya taşınalı tam bir yıl oldu bugün. Diğer taşınmalardan farkını biliyorsunuz, lise sonrası Zonguldak'ta yaşamamıştım. Bu, doğup büyüdüğüm şehre dönüş olduğu için milatlardan biri benim adıma. Ha ne kadar sürer bilmiyorum ama ailemin varlığı dışında da severmişim burasıyla ilgili bazı şeyleri, onu fark ettim
Karaelmas diyarına uygun olduğunu düşündüğüm bir fotoğraf çalışmamı koyuyorum bu yazıya. Bir de, madenlerin özelleştirilmesi girişimi ve biradaki nükleer santrallerin giderek artması içimi kararttığından karadır bu foto :(

Ekleme: İçimizin kararmadığı, renkli şeker görüntüsünde ve tadında bir bayram diliyorum.

27 Haziran 2016 Pazartesi

İŞ KAKALAMA BAHANELERİ

İş hayatında evli ve çocuklulara, yaşlılara ve kronik tembellere (yani "o nasılsa yapmaz, yapamaz" denilip işleri başkalarına yıkılanlara) yönelik  pozitif ayrımcılıktan gına geldi. Kurum ve yöneticiler değişse de zihniyet değişmiyor da değişmiyor!

En ufak bir yazıya geçirme durumunda bile "Çocuğum var, evde koca besliyorum, hanım misafir çağırdı, word kullanmayı bilmiyorum, gençler varken bize düşmez..." gibi türlü bahanelerle işi başkasına kakalama derdi, hastalık halinde yaygın. En son " Bu işe olsa olsa bir doktor çare olur." geyiğiyle bir sunu kakalama operasyonuna maruz kaldım, diğerlerinin malum bahaneleri vardı demek! Bir de diğerlerine göre nispeten genç (16 yıl kıdemli!) erkek bir öğretmene de " Bu işi ancak bir erkek yapabilir." diyerek eğitim temalı film izletme görevi verildi ki o daha da vahim!


İŞ KAKALAMA BAHANELERİ

İş hayatında evli ve çocuklulara, yaşlılara ve kronik tembellere (yani "o nasılsa yapmaz, yapamaz" denilip işleri başkalarına yıkılanlara) yönelik  pozitif ayrımcılıktan gına geldi. Kurum ve yöneticiler değişse de zihniyet değişmiyor da değişmiyor!

En ufak bir yazıya geçirme durumunda bile "Çocuğum var, evde koca besliyorum, hanım misafir çağırdı, word kullanmayı bilmiyorum, gençler varken bize düşmez..." gibi türlü bahanelerle işi başkasına kakalama derdi, hastalık halinde yaygın. En son " Bu işe olsa olsa bir doktor çare olur." geyiğiyle bir sunu kakalama operasyonuna maruz kaldım, diğerlerinin malum bahaneleri vardı demek! Bir de diğerlerine göre nispeten genç (16 yıl kıdemli!) erkek bir öğretmene de " Bu işi ancak bir erkek yapabilir." diyerek eğitim temalı film izletme görevi verildi ki o daha da vahim!


25 Haziran 2016 Cumartesi

DÜNYA ABLALAR GÜNÜ

Günü olmayan kalmasın demişler ve "Dünya Ablalar Günü" diye bir gün de konduruvermişler yerküremize. Gecikmeli öğrendim, bunca yıllık ablayım, ruhum duymamış. Gaflet ve dalalet içinde yaşayıp gidiyormuşum.

Ne zamandan beri, kimin vesilesiyle kutlanır oldu bilmiyorum. Araştırdım ama bilgi bulamadım. Anneler Günü gibi acıklı bir çıkış noktası var mı bilmiyorum

Her halta bir gün verme merakına sinir olup abilerin de günü var mı diye merak ettim ve buldum:) İlla kutlarım diyene, 21 Haziran abiler, 24 Haziran ablalara ayrılmış.
21 Haziran, gün dönümünün yanısıra Zonguldak'ın da kurtuluş günü, eliniz değmişken onu da aradan çıkarın isterseniz:)

DÜNYA ABLALAR GÜNÜ

Günü olmayan kalmasın demişler ve "Dünya Ablalar Günü" diye bir gün de konduruvermişler yerküremize. Gecikmeli öğrendim, bunca yıllık ablayım, ruhum duymamış. Gaflet ve dalalet içinde yaşayıp gidiyormuşum.

Ne zamandan beri, kimin vesilesiyle kutlanır oldu bilmiyorum. Araştırdım ama bilgi bulamadım. Anneler Günü gibi acıklı bir çıkış noktası var mı bilmiyorum

Her halta bir gün verme merakına sinir olup abilerin de günü var mı diye merak ettim ve buldum:) İlla kutlarım diyene, 21 Haziran abiler, 24 Haziran ablalara ayrılmış.
21 Haziran, gün dönümünün yanısıra Zonguldak'ın da kurtuluş günü, eliniz değmişken onu da aradan çıkarın isterseniz:)

5 Haziran 2016 Pazar

FIRTINADAN SONRAKİ DİNGİNLİK

Dün akşam yazmazsam çatlayacak gibiydim. Önce manzaranın güzelliğini paylaşmak için kısa bir girizgah yapmaktı amacım. Ooool ne girizgahı, içimi dökmemiş, resmen dışına çıkarmışım!

 Bu ülkede işi gücü olmayan o kadar adam varken, atanmayı bekleyen ögretmen sırada diziliyken fazladan coşkulu bir yürek kabarması oldu bu sanki. Daha sakin, daha dingin olmak ve zamana bırakmıştık daha iyi gelecek bana sanki.

Soranlara " Zamana bıraktım." demek kolay da uygulaması nasıl göreceğim, göreceğiz

FIRTINADAN SONRAKİ DİNGİNLİK

Dün akşam yazmazsam çatlayacak gibiydim. Önce manzaranın güzelliğini paylaşmak için kısa bir girizgah yapmaktı amacım. Ooool ne girizgahı, içimi dökmemiş, resmen dışına çıkarmışım!

 Bu ülkede işi gücü olmayan o kadar adam varken, atanmayı bekleyen ögretmen sırada diziliyken fazladan coşkulu bir yürek kabarması oldu bu sanki. Daha sakin, daha dingin olmak ve zamana bırakmıştık daha iyi gelecek bana sanki.

Soranlara " Zamana bıraktım." demek kolay da uygulaması nasıl göreceğim, göreceğiz

4 Haziran 2016 Cumartesi

DOKTORA SONRASI ÖĞRETMENLİKTE SIKIŞMA İHTİMALİ

Seneye yine bu ilkokulda sıkışıp kalacak mıyım bilmemenin verdiği bir tıkanmışlık hissi şimdiden sardı beni. Alan değişikliği şansım var doktora sonrası ama işin garibi zihin engellilerle ilgili kurs almış sınıfçılara açılıyor sistem kaç yıldır. Zaten rehber öğretmen olmak için de doktoraya ne hacet, sosyolog, eğitim programcısı vb. herkes rehber öğretmen bu ülkede! Durum böyleyken ve mevcut profille yıllardır çalışıyorken ögretmen olmak için fazla okumuşum zaten! Ukalalık yapmak istemem ama hissiyatım bu.

Devlet üniversitelerinde adrese teslim açılan kadrolar gözümü korkutuyor. Hocam hala makale taslağımı okumadı, yayın lazım akademik hayatta.

Özel üniversite için jüride yine teklif aldım ama kapı önüne koydukları akademisyenlerin ancak kartları sistemden geçmeyince haberleri oluyor atıldıklarından! Yıllarca devlet memuru olunca sırtını sağlama yaslama, garanti arama hali sinmiş içime. Daha tuzu kuru bir aile olsak, daha cesaretli olabilirdim sanki.
Evde anne ve babama çatıp duruyirum gerginlikten.
Tüm bunları ölçüp tartıp düşünürken bu manzara ve bizimkilerle geçirilen zaman rahatlattı azıcık beni.

DOKTORA SONRASI ÖĞRETMENLİKTE SIKIŞMA İHTİMALİ

Seneye yine bu ilkokulda sıkışıp kalacak mıyım bilmemenin verdiği bir tıkanmışlık hissi şimdiden sardı beni. Alan değişikliği şansım var doktora sonrası ama işin garibi zihin engellilerle ilgili kurs almış sınıfçılara açılıyor sistem kaç yıldır. Zaten rehber öğretmen olmak için de doktoraya ne hacet, sosyolog, eğitim programcısı vb. herkes rehber öğretmen bu ülkede! Durum böyleyken ve mevcut profille yıllardır çalışıyorken ögretmen olmak için fazla okumuşum zaten! Ukalalık yapmak istemem ama hissiyatım bu.

Devlet üniversitelerinde adrese teslim açılan kadrolar gözümü korkutuyor. Hocam hala makale taslağımı okumadı, yayın lazım akademik hayatta.

Özel üniversite için jüride yine teklif aldım ama kapı önüne koydukları akademisyenlerin ancak kartları sistemden geçmeyince haberleri oluyor atıldıklarından! Yıllarca devlet memuru olunca sırtını sağlama yaslama, garanti arama hali sinmiş içime. Daha tuzu kuru bir aile olsak, daha cesaretli olabilirdim sanki.
Evde anne ve babama çatıp duruyirum gerginlikten.
Tüm bunları ölçüp tartıp düşünürken bu manzara ve bizimkilerle geçirilen zaman rahatlattı azıcık beni.

28 Mayıs 2016 Cumartesi

DR. OETKER DOÇENT OLSUN!:)))

27 Mayıs, ülkenin tarihinden farklı bir anlam ifade ediyor kişisel tarihimde.

Ben bitmeden doktora bitti:)


DR. OETKER DOÇENT OLSUN!:)))

27 Mayıs, ülkenin tarihinden farklı bir anlam ifade ediyor kişisel tarihimde.

Ben bitmeden doktora bitti:)


14 Mayıs 2016 Cumartesi

ŞOV DEVAM ETMELİ Mİ?

Bugün, cumhurbaşkanının kızı evlenecekmiş. Dün alınan şehit haberlerinden sonra düğün ertelenir beklentisi ile ilgili haberler okudum. Arap kralı ölünce, bizde de yas ilan edilmişti. Bu yüzden böyle bir beklenti var sanırım.

Olayın kişilerinden bağımsız olarak, ölümü takip eden izdivaçlar konusunda kafam karışık benim. Kuzenim, nişanı öncesi anneannesini, düğünü öncesi de babaannesi olan anneannemi kaybetti ve hiçbirini ertelemedi. Yakın çevremde başka örnekler de var ama en can alıcı örneğim bu oldu. Olayın resmi kısmına katıldım yani nikaha ama hoplayıp zıplamalı kısımlara çok yakın olmamıza rağmen katılmak içimden gelmedi. Ertelemesini ya da iptal etmesini de telkin etmedik hiçbirimiz çünkü aylar öncesinden yapılan hazırlıklar, ödenen paralar, bir de karşı tarafın beklentileri vardı ve en önemlisi gün onların günüydü.
Belki aynı durumu ben yaşasam, zaten nikah dışındakileri angarya gören biri olarak benim gibilere kolay ötelemek kolay da bu günü ömrü boyunca bekleyen de var.

Alın size bir muamma! Şov devam etmeli mi?

ŞOV DEVAM ETMELİ Mİ?

Bugün, cumhurbaşkanının kızı evlenecekmiş. Dün alınan şehit haberlerinden sonra düğün ertelenir beklentisi ile ilgili haberler okudum. Arap kralı ölünce, bizde de yas ilan edilmişti. Bu yüzden böyle bir beklenti var sanırım.

Olayın kişilerinden bağımsız olarak, ölümü takip eden izdivaçlar konusunda kafam karışık benim. Kuzenim, nişanı öncesi anneannesini, düğünü öncesi de babaannesi olan anneannemi kaybetti ve hiçbirini ertelemedi. Yakın çevremde başka örnekler de var ama en can alıcı örneğim bu oldu. Olayın resmi kısmına katıldım yani nikaha ama hoplayıp zıplamalı kısımlara çok yakın olmamıza rağmen katılmak içimden gelmedi. Ertelemesini ya da iptal etmesini de telkin etmedik hiçbirimiz çünkü aylar öncesinden yapılan hazırlıklar, ödenen paralar, bir de karşı tarafın beklentileri vardı ve en önemlisi gün onların günüydü.
Belki aynı durumu ben yaşasam, zaten nikah dışındakileri angarya gören biri olarak benim gibilere kolay ötelemek kolay da bu günü ömrü boyunca bekleyen de var.

Alın size bir muamma! Şov devam etmeli mi?

1 Mayıs 2016 Pazar

AKÇAKOCA

Bilenler bilir gezi yazısı yazmayı sevmediğimi. O yüzden, bu aslında bir gezi yazısı değil. Sadece yıllardır transit yolcu olarak gittiğim ve burnumuzun dibinde olduğu halde gitmediğim Akçakoca'ya merhaba yazısı.

Teog nedeniyle bu hafta boş zamanım artınca yakın mesafe geziler ararken kardeşim ve eşinin arabalarını bakım için Düzce'ye götürme ihtimali doğdu. Zaten netten araştırdığımı söyleyince kardeşimin eşi O. davet etti. Onlar işlerini hallederken biz annemle gezecektik. Sabah kardeşim yan çizecek gibi olduysa da gittik. Biz Akçakoca'da indik annemle. Babam yolculuklara mecbur kalmadıkça sağlığı nedeniyle çıkmıyor zaten.

Akçakoca, Amasra ve Kilimli kadar minik bir yer nihayetinde ama burnunun dibinde denizle yaşayan insanlar olarak iyot kokusunu duyamadığımızı oranın temiz havasında fark ettik. Doğalgaz sayesinde temiz hava ve çalışan belediye sayesinde temiz ortam var orada. İmrendik ve bol bol söylendik. Kardeşim ve  O. da bize katılınca fikrimize de katıldılar. Balık, deniz, kum, yeşillik kıyı şehirlerinin nimeti ama değerini bilmek herkesin harcı değil demek ki!

Bu da kardeşimin yorumuyla Akçakoca'nın "Terminal tabelası eksik terminale benzer cami"nin fotosu. Çekmemişim, siteden aldım. Bir dahaki sefer kalelerini, şelale ve çaylarını görmeyi umuyorum. Onu babamla yapmayı umuyoruz. Kültür turizmi kafasına sahip gezi arkadaşlığına en uygun adayım o.


AKÇAKOCA

Bilenler bilir gezi yazısı yazmayı sevmediğimi. O yüzden, bu aslında bir gezi yazısı değil. Sadece yıllardır transit yolcu olarak gittiğim ve burnumuzun dibinde olduğu halde gitmediğim Akçakoca'ya merhaba yazısı.

Teog nedeniyle bu hafta boş zamanım artınca yakın mesafe geziler ararken kardeşim ve eşinin arabalarını bakım için Düzce'ye götürme ihtimali doğdu. Zaten netten araştırdığımı söyleyince kardeşimin eşi O. davet etti. Onlar işlerini hallederken biz annemle gezecektik. Sabah kardeşim yan çizecek gibi olduysa da gittik. Biz Akçakoca'da indik annemle. Babam yolculuklara mecbur kalmadıkça sağlığı nedeniyle çıkmıyor zaten.

Akçakoca, Amasra ve Kilimli kadar minik bir yer nihayetinde ama burnunun dibinde denizle yaşayan insanlar olarak iyot kokusunu duyamadığımızı oranın temiz havasında fark ettik. Doğalgaz sayesinde temiz hava ve çalışan belediye sayesinde temiz ortam var orada. İmrendik ve bol bol söylendik. Kardeşim ve  O. da bize katılınca fikrimize de katıldılar. Balık, deniz, kum, yeşillik kıyı şehirlerinin nimeti ama değerini bilmek herkesin harcı değil demek ki!

Bu da kardeşimin yorumuyla Akçakoca'nın "Terminal tabelası eksik terminale benzer cami"nin fotosu. Çekmemişim, siteden aldım. Bir dahaki sefer kalelerini, şelale ve çaylarını görmeyi umuyorum. Onu babamla yapmayı umuyoruz. Kültür turizmi kafasına sahip gezi arkadaşlığına en uygun adayım o.


28 Nisan 2016 Perşembe

ÖNGÖRÜLEBİLİRLİK

Kitap, fular ve kupa. 

Beni uzun süredir tanıyanların da, bu yeni okulda olduğu gibi yeni tanıyanların da kesişim kümesi bu üçlü. Hayatımın uzuuuun yıllara yayılan bir dilimimde yani yıllardır (mecburi okul yılbaşı çekilişleri hariç) bana hediye alanlar bu üçlüyü seçti genelde.

Deli gibi çay içtiğimden, belki fena bir okuyucu olmadığım izlenimi verdiğimden ve saat dışında sadece fular taktığımdan ipucu bulmak zor değil sanırım. Bu kadar öngörülebilir olmak neye alamet bilmiyorum. Ya çok tekrara düşen, sıkıcı ve sınırları keskin biriyim ya da çevremdekiler iyi bir gözlemci ve beni tanıyan bir cevre edinebilmişim. Bardağa dolu kısmından bakalım değil mi?

Bu arada Buket Uzuner'den Toprak, sevimli notlarıyla farklı yer ve zamanlarda kardeşim ve arkadaşım tarafından hediye edildi:)

Size gelen hediyelerde  de ortak noktalar var mı?


ÖNGÖRÜLEBİLİRLİK

Kitap, fular ve kupa. 

Beni uzun süredir tanıyanların da, bu yeni okulda olduğu gibi yeni tanıyanların da kesişim kümesi bu üçlü. Hayatımın uzuuuun yıllara yayılan bir dilimimde yani yıllardır (mecburi okul yılbaşı çekilişleri hariç) bana hediye alanlar bu üçlüyü seçti genelde.

Deli gibi çay içtiğimden, belki fena bir okuyucu olmadığım izlenimi verdiğimden ve saat dışında sadece fular taktığımdan ipucu bulmak zor değil sanırım. Bu kadar öngörülebilir olmak neye alamet bilmiyorum. Ya çok tekrara düşen, sıkıcı ve sınırları keskin biriyim ya da çevremdekiler iyi bir gözlemci ve beni tanıyan bir cevre edinebilmişim. Bardağa dolu kısmından bakalım değil mi?

Bu arada Buket Uzuner'den Toprak, sevimli notlarıyla farklı yer ve zamanlarda kardeşim ve arkadaşım tarafından hediye edildi:)

Size gelen hediyelerde  de ortak noktalar var mı?


22 Nisan 2016 Cuma

GECİKMELİ MİM


Jardzy beni mimlediğinde tarihlerden 3 Mart'mış. Araya yorgun, yoğun, yolculuklu günler girince ertelendi bu yazı. Özür diliyor ve söz verdiğim gibi mimi Kitapsız Kedi'ye atfediyirum.

1.  YAKIN ÇEVRENİZDEKİ İNSANLARA BLOGUNUZDAN SÖZ EDİYOR MUSUNUZ?
Kimseye bahsetmedim ama yazdığım bir özgeçmişe ekleme gafletinde bulundum:) Kardeşlerim ve eşleri, hangi isimle blog yazabilecegimi tahlil etmeye giriştiler. Küçük kardeşim, herşeyini paylaştığını söyleyip benim ketumluğuma alındı hatta. Bu kadar ketum olmama da şaşırıldı ayrıca. Sonuç olarak hala anomimim:)

2. NEDEN BLOG YAZIYORSUNUZ?
 Aslında bazen cevap bulamadığım bir soru bu. "Madem günlük yazıyoruz, niye paylaşıyoruz?" kısmında takılı durumdayım. Günlüğünü saklayan ergenden herkese açık yayınlayan yetişkine geçiş! Sebep yazmayı sevmek dışında, birileri okusun ve beğensin değildir de nedir?

3. İLK YAZINIZ İLE SON YAZINIZ ARASINDA NE GİBİ FARKLAR VAR?
İlk yazılarıma baktığımda kişisel ayrıntılardan çok durum ve olaylara yönelik yorumlarım yazı konularıymış, bunu görüyorum. Sonrakilerde tezle ilgili serzenişler, ailevi detaylar da yer almaya başladı blogumda. İlk tarz daha korunaklı idi itiraf edeyim.

4.  BLOG YAZMAK NORMAL YAŞANTINIZA  NE KATTI?
Blog yazmak, sosyal medyadan çok hazzetmeyen biri olarak tanımadığım insanların biyografilerini okuma hazzı verdi en net ifadeyle. Tanımadığım insanlarla paylaşımda bulunduğum bir mecra olduğundan doğrudan etkisi, neyi ne kadar yazmalıdan öteye gitmiyor.

5. YAKIN ARKADAŞLARINIZA BLOG YAZMAYI ÖNERİR MİSİNİZ?
Sağaltan, iyileştiren ve geçmiş yazıları okurken kişisel arşive dokunmayı sağlayan  bir uğraş bence blog yazmak. Bir arkadaşıma saçma sapan arkadaşlık sitelerindende birileriyle tanışma girişiminden sonra önermiştim.

6. HANGİ KAYNAKLARDAN İLHAM ALIYORSUNUZ?
Aslında hayatın getirdikleri ve cebimde biriktirdiklerim dışında hiçbir şeyden.

7.  DİĞER BLOG SAHİPLERİYLE İYİ İLETİŞİM KURUYOR MUSUNUZ?
Yapılan yorumlara en kısa zamanda yanıt vermek, yorumları yanıtlamayı es geçmemek, başka bloglara yorum bırakmak dışında bir etkileşimde bulunmadım bu güne değin. Bu haliyle de yormuyor beni. Belki bir araya gelen bloggerlar için daha tatmin edicidir bu süreç ama bende henüz bir eylem yok.

8. RAHATSIZ OLDUĞUNUZ KONULAR VAR MI?
Samimiyete takmış durumdayım. Gerçek olanı kendi süzgecinden geçirip yazmaya varım. Hikaye yazdığı halde bunu belirtmeyenlereyse gıcığım.
Bir de yaşı hiç büyümeyen tiplere, sürekli reklam yayınlayanlara, tek derdi moda ve makyaj olanlara da mesafeli durasım var :)


GECİKMELİ MİM


Jardzy beni mimlediğinde tarihlerden 3 Mart'mış. Araya yorgun, yoğun, yolculuklu günler girince ertelendi bu yazı. Özür diliyor ve söz verdiğim gibi mimi Kitapsız Kedi'ye atfediyirum.

1.  YAKIN ÇEVRENİZDEKİ İNSANLARA BLOGUNUZDAN SÖZ EDİYOR MUSUNUZ?
Kimseye bahsetmedim ama yazdığım bir özgeçmişe ekleme gafletinde bulundum:) Kardeşlerim ve eşleri, hangi isimle blog yazabilecegimi tahlil etmeye giriştiler. Küçük kardeşim, herşeyini paylaştığını söyleyip benim ketumluğuma alındı hatta. Bu kadar ketum olmama da şaşırıldı ayrıca. Sonuç olarak hala anomimim:)

2. NEDEN BLOG YAZIYORSUNUZ?
 Aslında bazen cevap bulamadığım bir soru bu. "Madem günlük yazıyoruz, niye paylaşıyoruz?" kısmında takılı durumdayım. Günlüğünü saklayan ergenden herkese açık yayınlayan yetişkine geçiş! Sebep yazmayı sevmek dışında, birileri okusun ve beğensin değildir de nedir?

3. İLK YAZINIZ İLE SON YAZINIZ ARASINDA NE GİBİ FARKLAR VAR?
İlk yazılarıma baktığımda kişisel ayrıntılardan çok durum ve olaylara yönelik yorumlarım yazı konularıymış, bunu görüyorum. Sonrakilerde tezle ilgili serzenişler, ailevi detaylar da yer almaya başladı blogumda. İlk tarz daha korunaklı idi itiraf edeyim.

4.  BLOG YAZMAK NORMAL YAŞANTINIZA  NE KATTI?
Blog yazmak, sosyal medyadan çok hazzetmeyen biri olarak tanımadığım insanların biyografilerini okuma hazzı verdi en net ifadeyle. Tanımadığım insanlarla paylaşımda bulunduğum bir mecra olduğundan doğrudan etkisi, neyi ne kadar yazmalıdan öteye gitmiyor.

5. YAKIN ARKADAŞLARINIZA BLOG YAZMAYI ÖNERİR MİSİNİZ?
Sağaltan, iyileştiren ve geçmiş yazıları okurken kişisel arşive dokunmayı sağlayan  bir uğraş bence blog yazmak. Bir arkadaşıma saçma sapan arkadaşlık sitelerindende birileriyle tanışma girişiminden sonra önermiştim.

6. HANGİ KAYNAKLARDAN İLHAM ALIYORSUNUZ?
Aslında hayatın getirdikleri ve cebimde biriktirdiklerim dışında hiçbir şeyden.

7.  DİĞER BLOG SAHİPLERİYLE İYİ İLETİŞİM KURUYOR MUSUNUZ?
Yapılan yorumlara en kısa zamanda yanıt vermek, yorumları yanıtlamayı es geçmemek, başka bloglara yorum bırakmak dışında bir etkileşimde bulunmadım bu güne değin. Bu haliyle de yormuyor beni. Belki bir araya gelen bloggerlar için daha tatmin edicidir bu süreç ama bende henüz bir eylem yok.

8. RAHATSIZ OLDUĞUNUZ KONULAR VAR MI?
Samimiyete takmış durumdayım. Gerçek olanı kendi süzgecinden geçirip yazmaya varım. Hikaye yazdığı halde bunu belirtmeyenlereyse gıcığım.
Bir de yaşı hiç büyümeyen tiplere, sürekli reklam yayınlayanlara, tek derdi moda ve makyaj olanlara da mesafeli durasım var :)


8 Nisan 2016 Cuma

ÖNCE SAĞLIK

Fiziksel ve ruhsal sağlığın yerindeyse, herhangi birinin sorunu, dünyanın gidişatı, ülkede olup bitenler, çalışma ortamı gıybetleri ve daha neler neler...

Bunların hepsi gündemimiz olabiliyor. Dünden beni ev bir nevi hastane, o yüzden bu gündemden sıyrılıp ne yazsam boş.

Yeğenim ve ben yine alerji- astım krizi yaşadık, kardeşim böbrek taşı sancısı çekiyor ve taş düşürmeye çalışıyor, babam katarakt ameliyatı randevusu aldı derken....

 Yine de komik bir şekilde, nihayet minnoşun keyfi yerinde diye sevinçliyiz. Hastane yerine eve geçilebildi diye de. 

Herkese sağlık diliyorum. 

ÖNCE SAĞLIK

Fiziksel ve ruhsal sağlığın yerindeyse, herhangi birinin sorunu, dünyanın gidişatı, ülkede olup bitenler, çalışma ortamı gıybetleri ve daha neler neler...

Bunların hepsi gündemimiz olabiliyor. Dünden beni ev bir nevi hastane, o yüzden bu gündemden sıyrılıp ne yazsam boş.

Yeğenim ve ben yine alerji- astım krizi yaşadık, kardeşim böbrek taşı sancısı çekiyor ve taş düşürmeye çalışıyor, babam katarakt ameliyatı randevusu aldı derken....

 Yine de komik bir şekilde, nihayet minnoşun keyfi yerinde diye sevinçliyiz. Hastane yerine eve geçilebildi diye de. 

Herkese sağlık diliyorum. 

26 Mart 2016 Cumartesi

BİR İLERİ, BİR GERİ...

Bir ileri, bir geri. Bir ileri, bir geri. Bir ileri, bir geri...

Daha biz çocukken, "Bu yıl son, artık yaz saati uygulaması yapılmayacak." açıklamaları yapılırdı. Kaç iktidar, kaç yıl geçti. Durum değişmedi.

Ülkenin hali gibi bir ileri, bir geri...
Size de öyle gelmedi mi?

Yarın sınav görevim var, ayrı bir gerginim. Yoksa bana mı öyle geldi ülke ve saat ilişkisi???

BİR İLERİ, BİR GERİ...

Bir ileri, bir geri. Bir ileri, bir geri. Bir ileri, bir geri...

Daha biz çocukken, "Bu yıl son, artık yaz saati uygulaması yapılmayacak." açıklamaları yapılırdı. Kaç iktidar, kaç yıl geçti. Durum değişmedi.

Ülkenin hali gibi bir ileri, bir geri...
Size de öyle gelmedi mi?

Yarın sınav görevim var, ayrı bir gerginim. Yoksa bana mı öyle geldi ülke ve saat ilişkisi???

19 Mart 2016 Cumartesi

ÖLMEYEN BÜYÜYOR

Anne tarafımda yaygın bir söz vardır: " Ölmeyen büyüyor."

Bugün anneannemin doğum günü. O olmadan ilk doğum günü aslında! Sayfama not düşmek istedim.

ÖLMEYEN BÜYÜYOR

Anne tarafımda yaygın bir söz vardır: " Ölmeyen büyüyor."

Bugün anneannemin doğum günü. O olmadan ilk doğum günü aslında! Sayfama not düşmek istedim.

12 Mart 2016 Cumartesi

UNUTAMADIKLARIM

İstanbul'da yaşarken evime giren hırsız girmişti. Tüm ısrarlarıma rağmen tahta kapıyı çelik kapıyla değiştirmeyen ev sahibi, apartman kapısını hep açık bırakan komşu bozuntuları, o gün dolmuşa kadar takıp ettiğini fark ettiğim adam ve acar (!) emniyet güçleri! Aradan tam dokuz yıl geçti ve hiçbirinizi unutmadım, unutamadım!

Aslında elim uzun zaman sonra değmişken Jardzy'nin mimine geç de olsa cevap yazacaktım ama anılar tırmaladı beynimi. Borcum olsun bu sefer.


UNUTAMADIKLARIM

İstanbul'da yaşarken evime giren hırsız girmişti. Tüm ısrarlarıma rağmen tahta kapıyı çelik kapıyla değiştirmeyen ev sahibi, apartman kapısını hep açık bırakan komşu bozuntuları, o gün dolmuşa kadar takıp ettiğini fark ettiğim adam ve acar (!) emniyet güçleri! Aradan tam dokuz yıl geçti ve hiçbirinizi unutmadım, unutamadım!

Aslında elim uzun zaman sonra değmişken Jardzy'nin mimine geç de olsa cevap yazacaktım ama anılar tırmaladı beynimi. Borcum olsun bu sefer.


26 Şubat 2016 Cuma

KENDİNE ENGEL OLMAK

"Görüşmek üzere:)"
Doktora alt gruplarından tanıdığım, ölçeğimi yurtdışı bir yayınında kullanmak isteyen M.'den aldığım bir mesajdı bugün. İlk defa almadım elbette ama yazan görme engelli olunca sonundaki gülücük bir başka anlamlı oldu. 

Kendisiyle barışık, espri anlayışı geniş, engellerine rağmen yılmayan insanları seviyorum. Hepimizin görünen ya da görünmeyen engelleri var. Fiziksel engeli olmadığı halde kendisine psikolojik engeller yaratıp hep olumsuza odaklı, başkasına sıra gelmeden kendi ayağına çelme takan, ileride bir gün doğru koşullarda gerçekleştirebileceği bir hayali bile sonsuza öteleyen o kadar çok örnek var ki! O yüzden onlardan olmamak aşılması gereken en önemli engellerden biri gibi geliyor bana. Ha gayret!

KENDİNE ENGEL OLMAK

"Görüşmek üzere:)"
Doktora alt gruplarından tanıdığım, ölçeğimi yurtdışı bir yayınında kullanmak isteyen M.'den aldığım bir mesajdı bugün. İlk defa almadım elbette ama yazan görme engelli olunca sonundaki gülücük bir başka anlamlı oldu. 

Kendisiyle barışık, espri anlayışı geniş, engellerine rağmen yılmayan insanları seviyorum. Hepimizin görünen ya da görünmeyen engelleri var. Fiziksel engeli olmadığı halde kendisine psikolojik engeller yaratıp hep olumsuza odaklı, başkasına sıra gelmeden kendi ayağına çelme takan, ileride bir gün doğru koşullarda gerçekleştirebileceği bir hayali bile sonsuza öteleyen o kadar çok örnek var ki! O yüzden onlardan olmamak aşılması gereken en önemli engellerden biri gibi geliyor bana. Ha gayret!

19 Şubat 2016 Cuma

RESMİN GÖRÜNMEYEN KISMI

Okuldaki öğretmenlerden birinin ablası sivil memur olarak askeriyede çalışıyormuş. Ankara'da bombalı saldırının olduğu yerde hem de. Bize medya aracılığıyla aktarılandan çok daha fazla sivilin, kreş çıkışı çocuklarını almaya gelenlerin ve çocukların da sayıya dahil edilmediğini söyledi bugün.

İstediğin kadar resmi yasak koy, bir şekilde canı yanan insanlar birbirinden ve olaydan haberdar ediyor başkalarını da!

Resmi kanallar resmin istedikleri kısmını görmemizi istese de, gerçekler böyle görünür olabiliyor. Kimden koruyorlarsa bizi, acaba kendilerinden mi???

RESMİN GÖRÜNMEYEN KISMI

Okuldaki öğretmenlerden birinin ablası sivil memur olarak askeriyede çalışıyormuş. Ankara'da bombalı saldırının olduğu yerde hem de. Bize medya aracılığıyla aktarılandan çok daha fazla sivilin, kreş çıkışı çocuklarını almaya gelenlerin ve çocukların da sayıya dahil edilmediğini söyledi bugün.

İstediğin kadar resmi yasak koy, bir şekilde canı yanan insanlar birbirinden ve olaydan haberdar ediyor başkalarını da!

Resmi kanallar resmin istedikleri kısmını görmemizi istese de, gerçekler böyle görünür olabiliyor. Kimden koruyorlarsa bizi, acaba kendilerinden mi???

9 Şubat 2016 Salı

BİLİNÇALTIM

Sabah kaçırılmış çocukların yakınlarıyla tanıştığım ama asıl teması farklı bir rüya ile uyandım. Tüm rüya kaçırılmış çocuklarla ilgili olmadığından kabus denemez ama nahoş bir tat bıraktı uykumda.

Uyandıktan sonra, bilinçaltı üstüne kafa yordum çünkü benim yüreğim çok kaldırmasa da, bizimkilerin bazen kahvaltı sırasında Müge Anlı izlediklerini hatırladım. En son, ortadan gizemli bir şekilde yok olan, suyun dibinde ve karada günlerdir aranmalarına rağmen bulunamayan iki komşu çocukla ilgili konusmustuk. Hiçbir çocuğa ölümü yakıştıramasam da, herhangi bir yetişkinin kaçırıp eziyet etme ihtimalindense ölselerdi içim ferahlarmış gibi gelmişti ve bunu dile getirmiştim.

Gerçekten, sevdiklerimizi ölümle kaybetmek, insan eliyle eziyet edilmesinden, organ mafyası, dilenci çetesi, sapık ve benzeri canlı türlerinin eline geçmesinden daha güvenli geldi o an ve söyledim. Söyledim ama yüreğim, dilim kadar net karar veremedi böyle bir konuda ve bilinçaltına ittim konuyu. Daha doğrusu itmişim!

BİLİNÇALTIM

Sabah kaçırılmış çocukların yakınlarıyla tanıştığım ama asıl teması farklı bir rüya ile uyandım. Tüm rüya kaçırılmış çocuklarla ilgili olmadığından kabus denemez ama nahoş bir tat bıraktı uykumda.

Uyandıktan sonra, bilinçaltı üstüne kafa yordum çünkü benim yüreğim çok kaldırmasa da, bizimkilerin bazen kahvaltı sırasında Müge Anlı izlediklerini hatırladım. En son, ortadan gizemli bir şekilde yok olan, suyun dibinde ve karada günlerdir aranmalarına rağmen bulunamayan iki komşu çocukla ilgili konusmustuk. Hiçbir çocuğa ölümü yakıştıramasam da, herhangi bir yetişkinin kaçırıp eziyet etme ihtimalindense ölselerdi içim ferahlarmış gibi gelmişti ve bunu dile getirmiştim.

Gerçekten, sevdiklerimizi ölümle kaybetmek, insan eliyle eziyet edilmesinden, organ mafyası, dilenci çetesi, sapık ve benzeri canlı türlerinin eline geçmesinden daha güvenli geldi o an ve söyledim. Söyledim ama yüreğim, dilim kadar net karar veremedi böyle bir konuda ve bilinçaltına ittim konuyu. Daha doğrusu itmişim!

5 Şubat 2016 Cuma

KIRLENT KOLEKSİYONU

Bu ülkede, ayıplı mal satan, eksik hizmet ya da servis sunan hangi firma tek bir hamlede kusurunu örtmüştür bilmiyorum. Tüketici olarak oraya buraya e- posta, şikayet dilekçesi, Tüketici Hakları Mahkemesi'ne başvurma konusunda göz dağı verme gibi türlü deneyimlerim var. Normalde sessiz sedasız buldukları ben, iş hak aramaya gelince tam bir canavara dönüşüyorum:) Muhatap ben olsam da, olmasam da!

Son maceramız, bir sürü programa sponsor olan İder Mobilya'yla yaşandı. Kardeşim eşyalarının büyük bir kısmını alıp memnun kalmıştı. Bizimkilere de oturma grubu aldık hediye olarak. Annemin yıllar süren kararsızlığı son bulsun diye de, bilindik bir adrese gittik aslında. Her alışverişte hep başka bir seçenekte aklı kalan bir annem var benim. Bu çok ayrı bir yazı hatta bir tefrika konusu, o ayrı:)

Neyse. Ağustos'ta parasını peşin aldıkları malı, zaten bir ay sonra teslim etme politikalarını kabul ettik baştan ama bizimki o tarihte de gelmedi. Haber bile verilmedi üstelik. Geldiğinde de, kırlentler yanlış desende geldi. Aradan birkaç ay geçti, bir kısmı doğru desenli elimize ulaştı, tekli koltuklarınki gelmedi. Her aradığımızda " Siz aramasaydınız, biz sizi arayacaktık, yarın elinize ulaşacak" dendi.

Artık annem, arkadaşlarından daha çok onlarla iletişim kurmaya başladığı anda devreye girdim. Önce sitede bulduğum adrese e- posta döşedim, sistem hata verdi, yine yazdım. Bundan sonra sloganınız " PEŞİN ÖDEME, TAKSİT TAKSİT HİZMET" olsun falan diye ukalalık da yaptım. Genel müdürlüğü aradım. Olayın eksik kırlent değil, üslup sorunu olduğunu belirttim. Hatta bekletip bayii aradılar.

Ve sonuç ne mi.oldu? Yanlış gelen iki kırlent daha:) Koleksiyonumuza ekliyoruz. Son özür telefonunu biz aramadan bayii etti. Müdürlük kulak çekmiş, mahçup olmuşlar bize. Bu kırlentleri de güle güle kullanmamızı, yenilerinin elimize ulaşacağını da eklediler. Azimle bekliyoruz:)

Fazla kırlente ihtiyacınız olursa haberim olsun:)

KIRLENT KOLEKSİYONU

Bu ülkede, ayıplı mal satan, eksik hizmet ya da servis sunan hangi firma tek bir hamlede kusurunu örtmüştür bilmiyorum. Tüketici olarak oraya buraya e- posta, şikayet dilekçesi, Tüketici Hakları Mahkemesi'ne başvurma konusunda göz dağı verme gibi türlü deneyimlerim var. Normalde sessiz sedasız buldukları ben, iş hak aramaya gelince tam bir canavara dönüşüyorum:) Muhatap ben olsam da, olmasam da!

Son maceramız, bir sürü programa sponsor olan İder Mobilya'yla yaşandı. Kardeşim eşyalarının büyük bir kısmını alıp memnun kalmıştı. Bizimkilere de oturma grubu aldık hediye olarak. Annemin yıllar süren kararsızlığı son bulsun diye de, bilindik bir adrese gittik aslında. Her alışverişte hep başka bir seçenekte aklı kalan bir annem var benim. Bu çok ayrı bir yazı hatta bir tefrika konusu, o ayrı:)

Neyse. Ağustos'ta parasını peşin aldıkları malı, zaten bir ay sonra teslim etme politikalarını kabul ettik baştan ama bizimki o tarihte de gelmedi. Haber bile verilmedi üstelik. Geldiğinde de, kırlentler yanlış desende geldi. Aradan birkaç ay geçti, bir kısmı doğru desenli elimize ulaştı, tekli koltuklarınki gelmedi. Her aradığımızda " Siz aramasaydınız, biz sizi arayacaktık, yarın elinize ulaşacak" dendi.

Artık annem, arkadaşlarından daha çok onlarla iletişim kurmaya başladığı anda devreye girdim. Önce sitede bulduğum adrese e- posta döşedim, sistem hata verdi, yine yazdım. Bundan sonra sloganınız " PEŞİN ÖDEME, TAKSİT TAKSİT HİZMET" olsun falan diye ukalalık da yaptım. Genel müdürlüğü aradım. Olayın eksik kırlent değil, üslup sorunu olduğunu belirttim. Hatta bekletip bayii aradılar.

Ve sonuç ne mi.oldu? Yanlış gelen iki kırlent daha:) Koleksiyonumuza ekliyoruz. Son özür telefonunu biz aramadan bayii etti. Müdürlük kulak çekmiş, mahçup olmuşlar bize. Bu kırlentleri de güle güle kullanmamızı, yenilerinin elimize ulaşacağını da eklediler. Azimle bekliyoruz:)

Fazla kırlente ihtiyacınız olursa haberim olsun:)

25 Ocak 2016 Pazartesi

SELFİTİS

Selfitis kelimesini daha önce duyanınız var mı bilmiyorum. Ben duymamıştım. Her takıntı ve saplantıya bir isim verildiği gibi sürekli özçekim yapıp paylaşmak da bir rahatsızlık olarak görülmüş ve bir isim konulmuş buna da. 

 Habire hastaneden baygın bakışlı, serum şişeli, yatar vaziyette fotoğraflar paylaşan yakınlarımı görünce bir baktım alanyazına (bildiğimiz literatür ama artık bilimsel ortamda kullanımına çok izin verilmiyor , elim alışsın bari:)  İleri derecesi bile varmış selfitisin. Korkarım yakında doğum videoları da kahve- kitap- battaniye üçlüsü gibi yaygınlaşır ya da kuzenimin öngördüğü gibi tuvalet sonrası "Rahatlamış hissediyor" yorumlu fotoğraflar!

SELFİTİS

Selfitis kelimesini daha önce duyanınız var mı bilmiyorum. Ben duymamıştım. Her takıntı ve saplantıya bir isim verildiği gibi sürekli özçekim yapıp paylaşmak da bir rahatsızlık olarak görülmüş ve bir isim konulmuş buna da. 

 Habire hastaneden baygın bakışlı, serum şişeli, yatar vaziyette fotoğraflar paylaşan yakınlarımı görünce bir baktım alanyazına (bildiğimiz literatür ama artık bilimsel ortamda kullanımına çok izin verilmiyor , elim alışsın bari:)  İleri derecesi bile varmış selfitisin. Korkarım yakında doğum videoları da kahve- kitap- battaniye üçlüsü gibi yaygınlaşır ya da kuzenimin öngördüğü gibi tuvalet sonrası "Rahatlamış hissediyor" yorumlu fotoğraflar!

8 Ocak 2016 Cuma

DÖNÜŞÜM

Dün gece, alerjiden tıkalı bir burunla uykum kaçmış bir şekilde saat üç civarı uyudum. Sanki uykumu çok almışım gibi 05:50'de uyandım. Yıllar sonra doğduğum saat civarında:)

Evet, bugün doğum günüm benim. Ergenken yaşındayken kutlanmasını istemeyip ev halkıyla tartışmışlığım var, şimdiyse oturup kutlama mesajlarına cevap veriyorum. Büyüyor, dönüşüyoruz. Bazı konularda kabuğumuz ne çatlıyor, ne kırılıyor, bazı konularda esnemekten bir hal oluyoruz. Galiba yaşamak, yaş almak böyle birşey.

DÖNÜŞÜM

Dün gece, alerjiden tıkalı bir burunla uykum kaçmış bir şekilde saat üç civarı uyudum. Sanki uykumu çok almışım gibi 05:50'de uyandım. Yıllar sonra doğduğum saat civarında:)

Evet, bugün doğum günüm benim. Ergenken yaşındayken kutlanmasını istemeyip ev halkıyla tartışmışlığım var, şimdiyse oturup kutlama mesajlarına cevap veriyorum. Büyüyor, dönüşüyoruz. Bazı konularda kabuğumuz ne çatlıyor, ne kırılıyor, bazı konularda esnemekten bir hal oluyoruz. Galiba yaşamak, yaş almak böyle birşey.

6 Ocak 2016 Çarşamba

AKILLI TAHTA, AKILSIZ SİSTEM

Kar tatilinde idareciler izinli değildi, okula takılması gereken akıllı tahtalar takılmış o sırada. Eski okulumda olduğu gibi İnternet bağlantısız olarak hem de.

Nete bağlanmayan akıllı tahta, eğer flash bellek de takamıyorsanız beyaz tahta işlevi görüyor sadece. Müdür yardımcısı beni çok şaşırtan bir şekilde, virüs girer korkusuyla USB kullanımından çekindiğini, tahtaların kendisine zimmetlendiğini söyledi. Anlayacağınız, yıllar önce bir odaya kapatılıp çürümeye bırakılan bilgisayarın kaderi gibi olacak bu tahtaların sonu da! Her zamanki gibi, bu eğitim sisteminde altyapı olmadan icraat yapılmaya çalışılınca durum bu oluyor maalesef!

AKILLI TAHTA, AKILSIZ SİSTEM

Kar tatilinde idareciler izinli değildi, okula takılması gereken akıllı tahtalar takılmış o sırada. Eski okulumda olduğu gibi İnternet bağlantısız olarak hem de.

Nete bağlanmayan akıllı tahta, eğer flash bellek de takamıyorsanız beyaz tahta işlevi görüyor sadece. Müdür yardımcısı beni çok şaşırtan bir şekilde, virüs girer korkusuyla USB kullanımından çekindiğini, tahtaların kendisine zimmetlendiğini söyledi. Anlayacağınız, yıllar önce bir odaya kapatılıp çürümeye bırakılan bilgisayarın kaderi gibi olacak bu tahtaların sonu da! Her zamanki gibi, bu eğitim sisteminde altyapı olmadan icraat yapılmaya çalışılınca durum bu oluyor maalesef!

4 Ocak 2016 Pazartesi

SON YARIM YILIN MUHASEBESİ

Bugün taşınalı tam altı ay olmuş. Biraz önce dank etti! Kar tatilinden dolayı beş gündür aylaklık ederken, yarının da tatil olduğu anons edilmişken ve çay keyfi yaparken... İnce bellide değil fotoğrafımda göreceğiniz üzere. Boy boy kupayla:)

Nasıl geçtiğini düşündüm sonra... Bazen çok sıkıldım cidden. Uzun zaman sonra küçük şehirde yaşamak, yalnız yaşamamak ve en çok da yıllar sonra ergen dünyasından çocuk dünyasına girmek,  branş öğretmeni olarak sınıf öğretmenlerinin arasında olmak!

Artılarını da yaşadım.
Tatillerde eve gelmek için bilet peşine düşmemek, özlem duymamak, evle ilgili angarya sorumluluklardan sıyrılmak, para biriktirebilmek ve en çok da Minnoş! Her sabah, sesini duyduğumda, o beni hala okulda sansa da, uykum olsa da kalkmak ve onunla vakit geçirmek değdiğine ikna ediyor beni.

Tez biter de, kurum değiştirirsem az sürecek bu macera ama bazen kafamsaki terazi tam oturmuyor. Bakalım yaşayıp göreceğiz.


SON YARIM YILIN MUHASEBESİ

Bugün taşınalı tam altı ay olmuş. Biraz önce dank etti! Kar tatilinden dolayı beş gündür aylaklık ederken, yarının da tatil olduğu anons edilmişken ve çay keyfi yaparken... İnce bellide değil fotoğrafımda göreceğiniz üzere. Boy boy kupayla:)

Nasıl geçtiğini düşündüm sonra... Bazen çok sıkıldım cidden. Uzun zaman sonra küçük şehirde yaşamak, yalnız yaşamamak ve en çok da yıllar sonra ergen dünyasından çocuk dünyasına girmek,  branş öğretmeni olarak sınıf öğretmenlerinin arasında olmak!

Artılarını da yaşadım.
Tatillerde eve gelmek için bilet peşine düşmemek, özlem duymamak, evle ilgili angarya sorumluluklardan sıyrılmak, para biriktirebilmek ve en çok da Minnoş! Her sabah, sesini duyduğumda, o beni hala okulda sansa da, uykum olsa da kalkmak ve onunla vakit geçirmek değdiğine ikna ediyor beni.

Tez biter de, kurum değiştirirsem az sürecek bu macera ama bazen kafamsaki terazi tam oturmuyor. Bakalım yaşayıp göreceğiz.


3 Ocak 2016 Pazar

BEYAZ ÇORAP SADECE BEYAZ BİR ÇORAP DEGİLDİR:)

Beyaz yakalı ve mavi yakalılardan sonra BEYAZ ÇORAPLILARımız da oldu. "Ne iş?" diye sorarsanız, MHP'nin Facebok aracılığı ile yaptığı eylemmiş bu. Beyaz çorap, partinin seçmen tabanını temsil ediyormuş ve parti içinde tespih gibi beyaz çorabın da küçümsenmesi seçmenin başka partilere kaçmasına neden olmuş. 
Olayın siyasi boyutunu umursamasam da, beyaz çorabın sadece beyaz çorap olmadığını, koskoca (!) bir zihniyeti temsil ettiğini idrak etmiş bulunuyorum. 

Bütün renkler hızla kirlenirken birinciliği beyaza verdiklerini unutmasalar da, sık sık değiştirseler o çorapları diye dilemekten de krndimi alıkoyamıyorum:)

BEYAZ ÇORAP SADECE BEYAZ BİR ÇORAP DEGİLDİR:)

Beyaz yakalı ve mavi yakalılardan sonra BEYAZ ÇORAPLILARımız da oldu. "Ne iş?" diye sorarsanız, MHP'nin Facebok aracılığı ile yaptığı eylemmiş bu. Beyaz çorap, partinin seçmen tabanını temsil ediyormuş ve parti içinde tespih gibi beyaz çorabın da küçümsenmesi seçmenin başka partilere kaçmasına neden olmuş. 
Olayın siyasi boyutunu umursamasam da, beyaz çorabın sadece beyaz çorap olmadığını, koskoca (!) bir zihniyeti temsil ettiğini idrak etmiş bulunuyorum. 

Bütün renkler hızla kirlenirken birinciliği beyaza verdiklerini unutmasalar da, sık sık değiştirseler o çorapları diye dilemekten de krndimi alıkoyamıyorum:)

1 Ocak 2016 Cuma

DOĞUM GÜNÜ SOSLU YENİ YIL ÇÖZÜLÜMÜ

Öncelikle yeni yıl tüm güzelliklerle karşılasın herkesi.

31 Aralık'tansa 1 Ocak daha değerli bizim ailede. Bugün babamın doğum günü çünkü. Plaka ile aynı yaşta bugün itibariyle:)

Beraber nice yıllara geçirmeyi dilerken, en sevdiklerimi daha az didikleyip kırmamaya çalıştığım, daha az fevri olduğum bir yıl diliyorum kendi adıma. Nazını çekene yüklenme, değil mi?

Evdeki iki keçiden (Oğlak) biri olarak, babamın yarısı kadar sakin biri olabilsem başarıdır.



DOĞUM GÜNÜ SOSLU YENİ YIL ÇÖZÜLÜMÜ

Öncelikle yeni yıl tüm güzelliklerle karşılasın herkesi.

31 Aralık'tansa 1 Ocak daha değerli bizim ailede. Bugün babamın doğum günü çünkü. Plaka ile aynı yaşta bugün itibariyle:)

Beraber nice yıllara geçirmeyi dilerken, en sevdiklerimi daha az didikleyip kırmamaya çalıştığım, daha az fevri olduğum bir yıl diliyorum kendi adıma. Nazını çekene yüklenme, değil mi?

Evdeki iki keçiden (Oğlak) biri olarak, babamın yarısı kadar sakin biri olabilsem başarıdır.