Sabah kaçırılmış çocukların yakınlarıyla tanıştığım ama asıl teması farklı bir rüya ile uyandım. Tüm rüya kaçırılmış çocuklarla ilgili olmadığından kabus denemez ama nahoş bir tat bıraktı uykumda.
Uyandıktan sonra, bilinçaltı üstüne kafa yordum çünkü benim yüreğim çok kaldırmasa da, bizimkilerin bazen kahvaltı sırasında Müge Anlı izlediklerini hatırladım. En son, ortadan gizemli bir şekilde yok olan, suyun dibinde ve karada günlerdir aranmalarına rağmen bulunamayan iki komşu çocukla ilgili konusmustuk. Hiçbir çocuğa ölümü yakıştıramasam da, herhangi bir yetişkinin kaçırıp eziyet etme ihtimalindense ölselerdi içim ferahlarmış gibi gelmişti ve bunu dile getirmiştim.
Gerçekten, sevdiklerimizi ölümle kaybetmek, insan eliyle eziyet edilmesinden, organ mafyası, dilenci çetesi, sapık ve benzeri canlı türlerinin eline geçmesinden daha güvenli geldi o an ve söyledim. Söyledim ama yüreğim, dilim kadar net karar veremedi böyle bir konuda ve bilinçaltına ittim konuyu. Daha doğrusu itmişim!
Sevdiğin birini kaybetmek çok zor, ölüm olunca en azından ne olduğunu biliyorsun ama kayıp çok fena.. Cumartesi anneleri vardı bilmem hala varlar mı, ben o kadınlara çok acırdım, ne olduğunu bilmiyorsun.. Bilmediğin şey aklından sana çok daha büyük felaketler kurduruyor bazen, insan beyni çok karmaşık ve korkunç..
YanıtlaSilAynı duyguları ve kaygıları taşıyorum. Dünya öyle bir halde ki, habire felaket senaryosu kuruyoruz!
SilBrrrrr
YanıtlaSilBrrrr:)
Sil