27 Kasım 2020 Cuma

SEN KİMSİNİZ?

Yeğenim, bu seneki uzaktan eğitimin bir kısmını bizde yapıyor. Korkudan mesafe  koyalım birbirimize derken, her geldiğinde kalıyor bir daha gelememe korkusuyla.  Böyle böyle bayağı uzaktan eğitim sürecine veli kanadından da katılmış oldum.

Bugün öğleden sonraki derse ilk girenlerdendi.  Akşam 7'ye kadar süren çılgın bir programları var ve bu başka karın ağrısı konu! Derse girişte, öğretmen "Merhaba!" dedi. O da cevap olarak " Merhaba!". Sonra da ayarı yedi 8 yaşındaki çocuk:( " Merhaba öğretmenim demen gerekirdi. Hadi söyle!"  Çocuğun sesi içine kaçtı bunu duyunca, ezilip büzülüp söyledi.  

Kadının her derste çığlık çığlığa ders anlatması, hiç sohbet etmeden derse girişi, derse Matematik diye başlayıp son 5 dakikada Türkçe'ye dönmesi, azarları,  teneffüsten süre çalmaları, oyun oynatmaya söz verip 30 dakika boyunca yazısını bitirmeyeni  bekleyip dersi oyunsuz bitirmesi falan hanesine düştüğümüzeksi notlardı. Bugün zirvesini yaptı nezdimde. 

Durumu, kardeşime ilettiğimde, bana bugünkü twitter gündemini işgal  eden akademisyenden bahsetti. Hani şu, " Sevgiler" demeden önce " saygı" sunulmayı bekleyen Tansel bilmem ne oğlu! O derece ayar  oldum ki soyadını da unuttum:) 

Saygı ve sevgi tabii ki önemli ama bunu sevgisiz, saygısız, itici ve hatta hadsiz bir şekilde dikte edince şırınga edilmiş bir şekilde karşıdan bize akmıyor. Kazanılması, hak edilmesi gerekiyor, söke söke alınması değil! O yüzden eminim ki, yeğenim dahil bu sınıftaki  öğrencilerin hiçbiri arayıp sormayacak öğretmenlerini mezun olunca.  O  akademisyen de, yetişkin öğrencilerinin gözünde bugünkünden değerli olamayacak. Sevmeden sevgi, saygı göstermeden saygı beklemek zavallılık çünkü!!!