29 Ocak 2020 Çarşamba

0KUL AÇILSA DA DİNLENSEM DEDİRTEN TATİL

"Okul açılsa da dinlensem!" Ağzımdan bu laf bile çıktı bu tatilde.Çalışmak ve sosyalleşmek gündemimi değiştiriyor çünkü!

11 gündür hastaneye gitmek dışında evden çıkamadım. Önce biraz dönemin yorgunluğunu atmak, kitap-çay keyfi, tv karşısında mala bağlama falan gönüllü ev hayatıydı. Yeğenim okul kapanmadan gripti, onunla da plan yapamayınca gönüllü ev hapsi çok dokunmadı. Annem nefes alsın diye babama ben eşlik ettim. Annemle aynı anda dışarıda olabilmemiz, babamın iyi ve dışarıda olmasına bağlı genelde.

Geçen hafta ortasından itibaren babamın atlattığı enfeksiyona yine yakalanması, nötropeni denilen ateşli halini yaşaması yüzünden akşam girilip gece çıkılan acil, lökosit artırıcı iğneler, Koah için serum ve oksijen takviyesi gibi son 2 yılın rutinini yaşadık.

Sırf evrak işlerini anlamsızca sevdiğim için tuttuğum dosya ve gerekli gereksiz detayları hatırlayan hafızam, doktorlara hasta epikfrizi veren, hastalıkla ilgili detayları bilmesi şart bulunan aile bireyi konumuna soktu beni. Kardeşimin eşine göre, Sağlık Bakanı! Öyle ki, herkesin unuttuğu bir şeyleri benim unutmam "Neden?", "Nasıl?" sorgulamalarına bile neden oluyor :(

Neyse, babamın ateşi düşüp kan değerleri normale döndü ama hastane macerası sonunda küçük kardeşim enfeksiyon kaptı, eşi de doktor muayenesinde ona refakat ederken nasibini aldı. Yeğenimden de annesine geçti grip ve grip evde yatarak geçer mottosuyla inatla doktora gitmeyen kardeşim yüzünden çocuk da eve mahkum kaldı. Günler sonra bugün ikna olup gidiyor doktora.

11 günün sonunda, nihayet yeğenimle buluşabildik bu sayede. Onunlayken gündemimiz değişti :)

4 Ocak 2020 Cumartesi

2020'YE AĞIR GİRİŞ

1 Ocak babamın doğum günü. O gün, yeni yıla girişten daha anlamlı ailemiz için haliyle. 31 Aralık gecesi, ertesi gün herkese tatil diye daha rahat bir araya gelip kutlayabildik.

İyi ki de öyle yapmışız! Tam da 1 Ocak'ta 1956-57'den beri arkadaşı olan M. Amca'yı kaybetti çünkü. Hem de kanserden. Adamcağız, babamı ziyaret ededururken kendisine mide kanseri teşhisi konmuştu daha birkaç ay önce. Daha tedavisi başlamadan, "Saçım dökülürse kızarım." demişti bize geldiğinde ve benim yabanilik etmeyip sohbete katıldığım bir anda. Çok dokunmuştu o laf bana.
 Sürece hazır değildi. Midesi normal gıdaları almayınca mama denilen destek gıdaları da tatlı diye yememiş mesela. En son ayak damarları yoluyla beslenmeye çalışılıyordu.

Çok vakit geçirmesek de, babamla yakınlığı, dedemi andırması, ortak hastalık falan yakın hissettiriyordu kendisini bana. Bir de, kendi doğum gününden 1 gün sonra öldüğünü öğrendim, daha da buruldum.

Yeni yılda en çok sağlık ve kayıpsız olmayı dilemiştim oysa. Böyle başladı, böyle bitmesin!