Dün akşamın köründe yaptığımız toplantı, gündem maddelerinin ağır ağır okunması ile ruhumuzu teslim etmeye ramak kala bitiverdi. Sükunet içinde, iyi dilek ve temennilerle değildi bu bitiş. Bir curcuna,
bir kıyamet, bir apar topar bitiş oldu.
Öğrencilerden birinin türbanla okula gelmeye başlaması, bunu bir öğretmen arkadaşımızın aktarması, öğrencilerin türbanlı arkadaşlarına bir şey demeyen okul idaresine dilekçe yazıp okula makyajla gelip gelemeyeceğini sorması, yönetmelikçe yasak olmasına rağmen bir müsteşarın "Rahatsız olan dilekçe yazar, öğrenci türbanla okula gelebilir." dediğinin iletilmesi pimi çekiverdi. Öğretmenlerden biri (!), "Şapka kanunu var, herkes şapka taksın, öğretmenler de makyaj yapmasın o zaman." gibi farklı, abes ve yüksek perdeden bağırıp çağırmaya başladı. Konunun türban tartışması olmadığını, öğrencinin yönetmelikte yer almayan bir kılık-kıyafet ile okula gelmesine karşı olunduğunu anlayamayacak kadar duyargalarını kapatan bu adam; bağırmaya başlayınca müdür apar topar toplantıyı kapatıverdi.
Dışarıda hala yüksek sesli bir tartışma yaşanmaktaydı en son. Toplum içinde konuşma adabı olmayan bir yetişkinin, öğretmen olması, bir sürü çocuğa, ergene, gence örnek teşkil etmesi ne acı. Söyleneni anlamayan çünkü dinlemeyi bilmeyen, baştan haklı olduğunu, her tartışmanın kavga ile sonuçlanması gerektiğini zanneden, bağırıp çağırmanın haklılık göstergesi olduğunu zanneden bir adamın, ne kadar örnek olabileceği tartışılır. Kişisel olarak şu ana kadar bir sorun yaşamamış olsak da, bu manzaradan sonra saygı duymak mümkün değil bu tavra. Öğretim başka, eğitim başka şeyler. Diploma cahilliği alıyormuş sadece.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder