17 Ocak 2014 Cuma

BİRAND VE AŞİNA YÜZLERİN GİTMESİ


Doğum günleri, ölüm yıl dönümleri, bilmem ne teyze ile bilmem ne amcanın evlilik yıl dönümleri gibi tarihleri bir kez lafı geçmişse unutmayan bir hafızam var. Bunları hatırlamak için özel bir çaba sarf ettiğimden değil bu hatırlama faslı, fark etmeden hafızama kazıyıveriyorum. Çok kişiye özel günleri hatırlatıp durum kurtarmışlığım vardır ama benim için gerekli detaylara daha çok yer ayırabilsem, daha makbule geçer. Bir zaman sonra, durum öyle bir hal alıyor ki markete gitmişken ne alacağınızı unutacak duruma geliveriyorsunuz, hatırlanan özel günler de karın doyurmuyor. 

Sabah kalkıp daha gazete, TV olayına girmemişken birkaç gündür aklıma takılı olan Mehmet Ali Birand geliverdi. Geçen yıl, tam da bugün Mehmet Ali Birand'ın yaşamını kaybettiğini öğrenmiştik. Birkaç gün sonraki cenazesini, canlı yayında milyonlarla beraber ben de izlemiştim. Bu tür törenlerden kaçınmaya çalışan biri olduğum halde, ekrana takılıp kalmıştım. 

Yaptığı iş dolayısıyla tanıdığımız biri hayatını kaybedince, hüzün duyuyor olmamız hakkında konuşmuştuk tanıdıklarla. Birand örneğinde; her akşam belli bir saatte ekranda yerini alan, ekran başındaki izleyicisi ile sohbete girişen, gafları ile kendisi de dalga geçebilen bir adamın doğallığı yansıyordu, belki o yüzden gidişi daha aşikar oldu. Benim lisans yıllarımda, 32. Gün vesilesiyle kendisini görmüşlüğüm ve yayına başlamadan önce çalışanlarına bağırışını duyup sinir olmuşluğum da vardır kendisine o ayrı."Ekranda o kadar güler yüzlü görün, kameralar kapanınca en ufak bir hatada bağır, çağır!" diye düşünüp okuduğum alana korkarak bakmışlığım.Yine de, bu gözleme rağmen, bir şekilde evlerimize misafir olan bir ismin, orada bir daha olmayacak olması bende her seferinde hüzün yaratıyor, sanki hayatımızın bir dönemine ait anılar da onlarla beraber soluklaşıyor. 

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder