TÜRKİYE etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
TÜRKİYE etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster

9 Şubat 2016 Salı

BİLİNÇALTIM

Sabah kaçırılmış çocukların yakınlarıyla tanıştığım ama asıl teması farklı bir rüya ile uyandım. Tüm rüya kaçırılmış çocuklarla ilgili olmadığından kabus denemez ama nahoş bir tat bıraktı uykumda.

Uyandıktan sonra, bilinçaltı üstüne kafa yordum çünkü benim yüreğim çok kaldırmasa da, bizimkilerin bazen kahvaltı sırasında Müge Anlı izlediklerini hatırladım. En son, ortadan gizemli bir şekilde yok olan, suyun dibinde ve karada günlerdir aranmalarına rağmen bulunamayan iki komşu çocukla ilgili konusmustuk. Hiçbir çocuğa ölümü yakıştıramasam da, herhangi bir yetişkinin kaçırıp eziyet etme ihtimalindense ölselerdi içim ferahlarmış gibi gelmişti ve bunu dile getirmiştim.

Gerçekten, sevdiklerimizi ölümle kaybetmek, insan eliyle eziyet edilmesinden, organ mafyası, dilenci çetesi, sapık ve benzeri canlı türlerinin eline geçmesinden daha güvenli geldi o an ve söyledim. Söyledim ama yüreğim, dilim kadar net karar veremedi böyle bir konuda ve bilinçaltına ittim konuyu. Daha doğrusu itmişim!

BİLİNÇALTIM

Sabah kaçırılmış çocukların yakınlarıyla tanıştığım ama asıl teması farklı bir rüya ile uyandım. Tüm rüya kaçırılmış çocuklarla ilgili olmadığından kabus denemez ama nahoş bir tat bıraktı uykumda.

Uyandıktan sonra, bilinçaltı üstüne kafa yordum çünkü benim yüreğim çok kaldırmasa da, bizimkilerin bazen kahvaltı sırasında Müge Anlı izlediklerini hatırladım. En son, ortadan gizemli bir şekilde yok olan, suyun dibinde ve karada günlerdir aranmalarına rağmen bulunamayan iki komşu çocukla ilgili konusmustuk. Hiçbir çocuğa ölümü yakıştıramasam da, herhangi bir yetişkinin kaçırıp eziyet etme ihtimalindense ölselerdi içim ferahlarmış gibi gelmişti ve bunu dile getirmiştim.

Gerçekten, sevdiklerimizi ölümle kaybetmek, insan eliyle eziyet edilmesinden, organ mafyası, dilenci çetesi, sapık ve benzeri canlı türlerinin eline geçmesinden daha güvenli geldi o an ve söyledim. Söyledim ama yüreğim, dilim kadar net karar veremedi böyle bir konuda ve bilinçaltına ittim konuyu. Daha doğrusu itmişim!

5 Şubat 2016 Cuma

KIRLENT KOLEKSİYONU

Bu ülkede, ayıplı mal satan, eksik hizmet ya da servis sunan hangi firma tek bir hamlede kusurunu örtmüştür bilmiyorum. Tüketici olarak oraya buraya e- posta, şikayet dilekçesi, Tüketici Hakları Mahkemesi'ne başvurma konusunda göz dağı verme gibi türlü deneyimlerim var. Normalde sessiz sedasız buldukları ben, iş hak aramaya gelince tam bir canavara dönüşüyorum:) Muhatap ben olsam da, olmasam da!

Son maceramız, bir sürü programa sponsor olan İder Mobilya'yla yaşandı. Kardeşim eşyalarının büyük bir kısmını alıp memnun kalmıştı. Bizimkilere de oturma grubu aldık hediye olarak. Annemin yıllar süren kararsızlığı son bulsun diye de, bilindik bir adrese gittik aslında. Her alışverişte hep başka bir seçenekte aklı kalan bir annem var benim. Bu çok ayrı bir yazı hatta bir tefrika konusu, o ayrı:)

Neyse. Ağustos'ta parasını peşin aldıkları malı, zaten bir ay sonra teslim etme politikalarını kabul ettik baştan ama bizimki o tarihte de gelmedi. Haber bile verilmedi üstelik. Geldiğinde de, kırlentler yanlış desende geldi. Aradan birkaç ay geçti, bir kısmı doğru desenli elimize ulaştı, tekli koltuklarınki gelmedi. Her aradığımızda " Siz aramasaydınız, biz sizi arayacaktık, yarın elinize ulaşacak" dendi.

Artık annem, arkadaşlarından daha çok onlarla iletişim kurmaya başladığı anda devreye girdim. Önce sitede bulduğum adrese e- posta döşedim, sistem hata verdi, yine yazdım. Bundan sonra sloganınız " PEŞİN ÖDEME, TAKSİT TAKSİT HİZMET" olsun falan diye ukalalık da yaptım. Genel müdürlüğü aradım. Olayın eksik kırlent değil, üslup sorunu olduğunu belirttim. Hatta bekletip bayii aradılar.

Ve sonuç ne mi.oldu? Yanlış gelen iki kırlent daha:) Koleksiyonumuza ekliyoruz. Son özür telefonunu biz aramadan bayii etti. Müdürlük kulak çekmiş, mahçup olmuşlar bize. Bu kırlentleri de güle güle kullanmamızı, yenilerinin elimize ulaşacağını da eklediler. Azimle bekliyoruz:)

Fazla kırlente ihtiyacınız olursa haberim olsun:)

KIRLENT KOLEKSİYONU

Bu ülkede, ayıplı mal satan, eksik hizmet ya da servis sunan hangi firma tek bir hamlede kusurunu örtmüştür bilmiyorum. Tüketici olarak oraya buraya e- posta, şikayet dilekçesi, Tüketici Hakları Mahkemesi'ne başvurma konusunda göz dağı verme gibi türlü deneyimlerim var. Normalde sessiz sedasız buldukları ben, iş hak aramaya gelince tam bir canavara dönüşüyorum:) Muhatap ben olsam da, olmasam da!

Son maceramız, bir sürü programa sponsor olan İder Mobilya'yla yaşandı. Kardeşim eşyalarının büyük bir kısmını alıp memnun kalmıştı. Bizimkilere de oturma grubu aldık hediye olarak. Annemin yıllar süren kararsızlığı son bulsun diye de, bilindik bir adrese gittik aslında. Her alışverişte hep başka bir seçenekte aklı kalan bir annem var benim. Bu çok ayrı bir yazı hatta bir tefrika konusu, o ayrı:)

Neyse. Ağustos'ta parasını peşin aldıkları malı, zaten bir ay sonra teslim etme politikalarını kabul ettik baştan ama bizimki o tarihte de gelmedi. Haber bile verilmedi üstelik. Geldiğinde de, kırlentler yanlış desende geldi. Aradan birkaç ay geçti, bir kısmı doğru desenli elimize ulaştı, tekli koltuklarınki gelmedi. Her aradığımızda " Siz aramasaydınız, biz sizi arayacaktık, yarın elinize ulaşacak" dendi.

Artık annem, arkadaşlarından daha çok onlarla iletişim kurmaya başladığı anda devreye girdim. Önce sitede bulduğum adrese e- posta döşedim, sistem hata verdi, yine yazdım. Bundan sonra sloganınız " PEŞİN ÖDEME, TAKSİT TAKSİT HİZMET" olsun falan diye ukalalık da yaptım. Genel müdürlüğü aradım. Olayın eksik kırlent değil, üslup sorunu olduğunu belirttim. Hatta bekletip bayii aradılar.

Ve sonuç ne mi.oldu? Yanlış gelen iki kırlent daha:) Koleksiyonumuza ekliyoruz. Son özür telefonunu biz aramadan bayii etti. Müdürlük kulak çekmiş, mahçup olmuşlar bize. Bu kırlentleri de güle güle kullanmamızı, yenilerinin elimize ulaşacağını da eklediler. Azimle bekliyoruz:)

Fazla kırlente ihtiyacınız olursa haberim olsun:)

6 Ocak 2016 Çarşamba

AKILLI TAHTA, AKILSIZ SİSTEM

Kar tatilinde idareciler izinli değildi, okula takılması gereken akıllı tahtalar takılmış o sırada. Eski okulumda olduğu gibi İnternet bağlantısız olarak hem de.

Nete bağlanmayan akıllı tahta, eğer flash bellek de takamıyorsanız beyaz tahta işlevi görüyor sadece. Müdür yardımcısı beni çok şaşırtan bir şekilde, virüs girer korkusuyla USB kullanımından çekindiğini, tahtaların kendisine zimmetlendiğini söyledi. Anlayacağınız, yıllar önce bir odaya kapatılıp çürümeye bırakılan bilgisayarın kaderi gibi olacak bu tahtaların sonu da! Her zamanki gibi, bu eğitim sisteminde altyapı olmadan icraat yapılmaya çalışılınca durum bu oluyor maalesef!

AKILLI TAHTA, AKILSIZ SİSTEM

Kar tatilinde idareciler izinli değildi, okula takılması gereken akıllı tahtalar takılmış o sırada. Eski okulumda olduğu gibi İnternet bağlantısız olarak hem de.

Nete bağlanmayan akıllı tahta, eğer flash bellek de takamıyorsanız beyaz tahta işlevi görüyor sadece. Müdür yardımcısı beni çok şaşırtan bir şekilde, virüs girer korkusuyla USB kullanımından çekindiğini, tahtaların kendisine zimmetlendiğini söyledi. Anlayacağınız, yıllar önce bir odaya kapatılıp çürümeye bırakılan bilgisayarın kaderi gibi olacak bu tahtaların sonu da! Her zamanki gibi, bu eğitim sisteminde altyapı olmadan icraat yapılmaya çalışılınca durum bu oluyor maalesef!

3 Ocak 2016 Pazar

BEYAZ ÇORAP SADECE BEYAZ BİR ÇORAP DEGİLDİR:)

Beyaz yakalı ve mavi yakalılardan sonra BEYAZ ÇORAPLILARımız da oldu. "Ne iş?" diye sorarsanız, MHP'nin Facebok aracılığı ile yaptığı eylemmiş bu. Beyaz çorap, partinin seçmen tabanını temsil ediyormuş ve parti içinde tespih gibi beyaz çorabın da küçümsenmesi seçmenin başka partilere kaçmasına neden olmuş. 
Olayın siyasi boyutunu umursamasam da, beyaz çorabın sadece beyaz çorap olmadığını, koskoca (!) bir zihniyeti temsil ettiğini idrak etmiş bulunuyorum. 

Bütün renkler hızla kirlenirken birinciliği beyaza verdiklerini unutmasalar da, sık sık değiştirseler o çorapları diye dilemekten de krndimi alıkoyamıyorum:)

BEYAZ ÇORAP SADECE BEYAZ BİR ÇORAP DEGİLDİR:)

Beyaz yakalı ve mavi yakalılardan sonra BEYAZ ÇORAPLILARımız da oldu. "Ne iş?" diye sorarsanız, MHP'nin Facebok aracılığı ile yaptığı eylemmiş bu. Beyaz çorap, partinin seçmen tabanını temsil ediyormuş ve parti içinde tespih gibi beyaz çorabın da küçümsenmesi seçmenin başka partilere kaçmasına neden olmuş. 
Olayın siyasi boyutunu umursamasam da, beyaz çorabın sadece beyaz çorap olmadığını, koskoca (!) bir zihniyeti temsil ettiğini idrak etmiş bulunuyorum. 

Bütün renkler hızla kirlenirken birinciliği beyaza verdiklerini unutmasalar da, sık sık değiştirseler o çorapları diye dilemekten de krndimi alıkoyamıyorum:)

24 Aralık 2015 Perşembe

ACININ TERAZİSİ

" Bir blog yazarının bebeğinin ölümüne üzülüp doğudakilere üzülmemek" temalı bir laf sokmuş millete sözlük yazarlarından biri kendince. Sözlükleri zaman zaman okuduğumdan bahsetmiştim, her telden görüşü sunduğu için, biraz da ergen kafasını anlayabilmek için okuyorum yıllardır. Hadsizliğine, dengesizliğine hatta çoğu zaman saçmalığına rağmen. 

Ama!!!!!

Yukarıdaki yorum gibi kimin neye ne kadar üzüleceğine karar verme yetkisini kendinde bulanlar zıvanadan çıkarıyor beni. Batıdaysa ölsün, doğudaysa yaşasın, bizdense alkış, ötekiyse taş ve daha neler neler...

Acının bir terazisi mi var ki elinizde, insanların merhamet duygusuna bile değer biçebiliyorsunuz?

ACININ TERAZİSİ

" Bir blog yazarının bebeğinin ölümüne üzülüp doğudakilere üzülmemek" temalı bir laf sokmuş millete sözlük yazarlarından biri kendince. Sözlükleri zaman zaman okuduğumdan bahsetmiştim, her telden görüşü sunduğu için, biraz da ergen kafasını anlayabilmek için okuyorum yıllardır. Hadsizliğine, dengesizliğine hatta çoğu zaman saçmalığına rağmen. 

Ama!!!!!

Yukarıdaki yorum gibi kimin neye ne kadar üzüleceğine karar verme yetkisini kendinde bulanlar zıvanadan çıkarıyor beni. Batıdaysa ölsün, doğudaysa yaşasın, bizdense alkış, ötekiyse taş ve daha neler neler...

Acının bir terazisi mi var ki elinizde, insanların merhamet duygusuna bile değer biçebiliyorsunuz?

6 Kasım 2015 Cuma

İSMİYLE MÜSEMMA (!)

Soyadı Kapkaç ya da Kaypak olan avukat olur mu??? 

Okumayı öğrendim öğreneli muzdarip olduğum tabela okuma hastalığım(!) sayesinde olduğunu öğrendim. İnsan, soyadına göre meslek seçemez ama bazı soyadları da baştan ofsayt. Hangi ata, hangi ruh haline göre seçmiş ya da nüfus memuru mu kazık atmış onlara bilemedim:)


İSMİYLE MÜSEMMA (!)

Soyadı Kapkaç ya da Kaypak olan avukat olur mu??? 

Okumayı öğrendim öğreneli muzdarip olduğum tabela okuma hastalığım(!) sayesinde olduğunu öğrendim. İnsan, soyadına göre meslek seçemez ama bazı soyadları da baştan ofsayt. Hangi ata, hangi ruh haline göre seçmiş ya da nüfus memuru mu kazık atmış onlara bilemedim:)


31 Ekim 2015 Cumartesi

BÜYÜLÜ GERÇEKÇİLİK

Edebiyatta büyülü gerçekçilik akımını sever misiniz? Yüzyıllık Yalnızlık, Acı Çikolata gibi çok iyi örnekleri okuduysanız sevmişsinizdir muhtemelen.

Ben bu akımı çok heyecanlı ve keyifli bulanlardanım. Sanki gerçek tek başına daha sert, tokat gibi çarpan ama yine de kabullenilmesi gerekenken, büyülü gerçekçilik işin içine masalsı bir tat katıyor. Gerçekler tabii ki kabullenilmeli, zorsa da başa çıkılmaya çalışılmalı ama masallar da hayatı kolaylaştırıyor bence. 

Özellikle yarının seçim sonuçları aklıma düştükçe, masal anlatmayan, martaval okumayan ama masalsı bir gelecek sunan kazansın istiyorum. Hayal bu ya!




BÜYÜLÜ GERÇEKÇİLİK

Edebiyatta büyülü gerçekçilik akımını sever misiniz? Yüzyıllık Yalnızlık, Acı Çikolata gibi çok iyi örnekleri okuduysanız sevmişsinizdir muhtemelen.

Ben bu akımı çok heyecanlı ve keyifli bulanlardanım. Sanki gerçek tek başına daha sert, tokat gibi çarpan ama yine de kabullenilmesi gerekenken, büyülü gerçekçilik işin içine masalsı bir tat katıyor. Gerçekler tabii ki kabullenilmeli, zorsa da başa çıkılmaya çalışılmalı ama masallar da hayatı kolaylaştırıyor bence. 

Özellikle yarının seçim sonuçları aklıma düştükçe, masal anlatmayan, martaval okumayan ama masalsı bir gelecek sunan kazansın istiyorum. Hayal bu ya!




18 Ekim 2015 Pazar

AĞIRLIK

Yazdan beri tavsamış bir halde blog yazdığımın farkındayım. Ne zaman yazmaya karar versem erteliyor, sonra da vazgeçiyorum. Çoğu blog yazarında da aynı şeyi gözlemliyorum bu ara. Daha uzun aralıklarla, daha depresif yorumlarla dolu yazılar konduruyoruz sayfalarımıza.

"Ülkenin genel hali" deyip genelleme yapmak,  fazla mı olur, az bile mi kalır bilmiyorum. Bu hafta kardeşim kalp krizinden gencecik bir arkadaşını, arkadaşım da kanserden babasını kaybetti. Özelde de ölüm haberi almaktan yoruldum. Yılın ikinci yarısı ağır geldi sanki!

AĞIRLIK

Yazdan beri tavsamış bir halde blog yazdığımın farkındayım. Ne zaman yazmaya karar versem erteliyor, sonra da vazgeçiyorum. Çoğu blog yazarında da aynı şeyi gözlemliyorum bu ara. Daha uzun aralıklarla, daha depresif yorumlarla dolu yazılar konduruyoruz sayfalarımıza.

"Ülkenin genel hali" deyip genelleme yapmak,  fazla mı olur, az bile mi kalır bilmiyorum. Bu hafta kardeşim kalp krizinden gencecik bir arkadaşını, arkadaşım da kanserden babasını kaybetti. Özelde de ölüm haberi almaktan yoruldum. Yılın ikinci yarısı ağır geldi sanki!

13 Eylül 2015 Pazar

EL ELE

Küçükken "Zonguldaklıyım" dediğimizde, "Aslen nerelisin?" diye 
sorulması garip gelirdi. Artık anlıyorum. Büyüdükçe anladım daha 
doğrusu. Doğu Karadeniz'den, Doğu'dan bir sürü göç almış bu 
şehirde "Nerelisin?" sorusunun cevabı herkes için aynıydı, herkes 
Zonguldaklıydı çünkü! Nereden geldiklerini unutmadan ama 
yaşadığı topraklardan utanmadan!

Darısı tüm ülkenin başına. Anlayana!





EL ELE

Küçükken "Zonguldaklıyım" dediğimizde, "Aslen nerelisin?" diye 
sorulması garip gelirdi. Artık anlıyorum. Büyüdükçe anladım daha 
doğrusu. Doğu Karadeniz'den, Doğu'dan bir sürü göç almış bu 
şehirde "Nerelisin?" sorusunun cevabı herkes için aynıydı, herkes 
Zonguldaklıydı çünkü! Nereden geldiklerini unutmadan ama 
yaşadığı topraklardan utanmadan!

Darısı tüm ülkenin başına. Anlayana!





11 Temmuz 2015 Cumartesi

YAŞAYAN ÖLÜLER

Milletçe yaşayan insanları ölü diye duyurma hastalığımız var galiba. Yıllarca Kemal Sunal'ın öldüğüne dair söylentiler çıkar, adamcağız yaşadığına ikna etmek için demeç verirdi. Öldü, artık söylentiye gerek kalmadı, rahatladı bu söylentileri çıkaran hasta ruhlar!

Şimdi de, komedyen, şarkıcı, sunucu, vs. Oğuzhan Koç'u öldürmüşler. Adamcağız ispat telaşında. Kağıt üzerinde yaşadığı halde resmi makamlarca yaşamıyor görünen bir sürü insanın olduğu bir ülkede, sıradan galiba bunlar. Hala şaşırıyorsam, belki bende bir anormallik var!

YAŞAYAN ÖLÜLER

Milletçe yaşayan insanları ölü diye duyurma hastalığımız var galiba. Yıllarca Kemal Sunal'ın öldüğüne dair söylentiler çıkar, adamcağız yaşadığına ikna etmek için demeç verirdi. Öldü, artık söylentiye gerek kalmadı, rahatladı bu söylentileri çıkaran hasta ruhlar!

Şimdi de, komedyen, şarkıcı, sunucu, vs. Oğuzhan Koç'u öldürmüşler. Adamcağız ispat telaşında. Kağıt üzerinde yaşadığı halde resmi makamlarca yaşamıyor görünen bir sürü insanın olduğu bir ülkede, sıradan galiba bunlar. Hala şaşırıyorsam, belki bende bir anormallik var!