30 Aralık 2013 Pazartesi

BİR ŞEHİRDEN KURTULMAK


On yıl önce bugün, görev icabı atandığım ve yüksek lisans kazanmam sayesinde 15 aylığına ikametgahım olan soğuk, kurak ve insanlarını da kendisi kadar uzak bulduğum şehirden kurtuldum. Kelimenin tam anlamıyla "kurtulmak" çünkü ailenize, tüm sevdiklerinize ve o güne kadar değer verdiğiniz her şeye uzak kalmanıza neden olan bir yerden ayrılmak acayip bir ferahlama ve özgürlük hissi veriyor insana. Başka bir şehirde yaşam kurma tecrübesine uzak olmasam da, seçim bana ait olmayınca zor gelmişti alışmak, sevmek hatta kanıksamak. 

Zorunlu hizmet denen ve maalesef bu ülkede bir kuşağın başına gelip, öbür kuşağın affa uğradığı yanar döner zeminde bana da denk gelen terane yüzünden oradaydım, yıllar boyunca da kalmam söz konusu olabilirdi ama neyse ki "okumak" burada da kurtarıcı oldu.

Orada kaldığım dönemde, oradan kopup gitme arzumu paylaşan, aynı zorunluluktan orada bulunan iki yakın arkadaşımla hala devam ediyor ilişkimiz. Erkeklerin asker arkadaşlığı olarak yaşadığı tecrübeyi, biz de orada yaşadık çünkü. Kalmak istemediğiniz ama kalmak durumunda olduğunuz, tüm yakınlarınıza 24 saat mesafede olduğunuz, "........ değil de "Mars'a atansaydım, daha kolay adapte olurdum" dediğiniz bir yerde gerçek arkadaş bulmak çok değerli çünkü. 

Aradan bunca zaman geçmesine rağmen, hala 30 Aralık benim için aynı TİK'lerin son iki yılda yarattığı gibi erken gelen yeni yıl, bir bayram sayılır (Yeni yıl, çok da önem verdiğim bir kavram olduğundan değil, bir şeyler için milat olduğu için kullandığım bir tanım. Benim için önemli olan 1 Ocak = Babamın doğum günü). İlk yıllar, o şehrin adını hava durumlarında bile görmeye katlanamayan ben şimdi o kadar yoğun bir nefret hissetmiyorum ama hala kültür turu rotamda yer almaz!

İstediğimiz yer ve zamanda, istediğimiz insanlarla olabilmek ne kadar değerli! 


Hiç yorum yok:

Yorum Gönder