Bugün haftalık rutin tez görüşmem için üniversiteye gittiğimde, hocamın beni ders yapamayacağımızı haberdar etmediği gerçeğiyle yüzleştim. O, e-posta aracılığıyla yazışırken görüşme yapamayacağımızı satır arasında belirttiğini düşünüyordu, bense böyle bir ima sezmemiştim. Uzun lafın kısası, tez görüşmesi yerine hocamın lisans öğrencileri ile Topluma Hizmet Uygulamaları dersi kapsamında hazırladığı panele katıldım, okula boşu boşuna giymemiş oldum yani.
Panel, Alzheimer üzerineydi ve panelistler, bir psikolog, bir PDR lisans öğrencisi, şehirdeki Alzheimer Derneği sorumlusu bir profesör ve babası bu hastalıkla mücadele eden bir hasta yakını idi.
Alzeimer'ın, 2050'de 70-75 milyon kişinin baş belası olacağı, Türkiye'nin risk altındaki 4. ülke olduğu, kadınların ömrü daha uzun olduğu için erkeklerden daha fazla bu hastalığa yakalandıkları, küçük unutkanlıkları geçiştirmeMEmiz gerektiği, "beynimizi şaşırtmak" gerektiği (rutinin dışına çıkmak, bir enstrüman çalmaya başlamak, bir dil öğrenmek, hep çözdüğümüz ve ezberlediğimiz bulmacalar yerine sudoku gibi bizi zorlayanlara yönelmek gibi), her 5 yıllık ömür artışında Alzheimer riskinin de 2 kat arttığı (65 yaşta %10 ise 70 yaşta %20 gibi), yaşlıların sürekli yer değiştirmelerinin hastalığı tetiklediği ( 1 ay bir çocukta, diğer ay öbüründe kalmak gibi), toplumumuzda insanların sırf "Bir anne-babasına bakamadı" türünden bir mahalle baskısı ile Alzheimer olan yakınlarına bakma baskısı altında olup iyi bakım veren Alzheimer ile ilgili kurumlardan kaçındıkları gibi çarpıcı gerçeklerle yüzleştik öğretim üyeleri, öğrenciler ve yakınları Alzheimer olan dinleyeciler olarak bizler.
Günün en can alıcı kısımlarından biri, daha ilk dakikada panelist hasta yakınının gözyaşlarını tutamadan konuşmaya çalışmasıydı. Bir diğeri ise, psikoloğun 9 yaşındaki kızı ile dün gece yaşadığı diyaloğu anlatmasıydı. Annesinin bu hastalık ile ilgili okuduğu kitaba göz atmış ve bir hastanın çocuğunun adını unuttuğunu öğrenmiş, annesine dönüp başlıktaki soruyu sormuş. Anne de, günün birinde Alzheimer olursa onun adını unutabileceğini ama yüreğinde mutlaka onunla ilgili anıların kalacağını anlatmış, ağlamışlar.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder