12 Eylül 2016 Pazartesi

" EN İYİ ARKADAŞIM SENSİN."

Bu akşam bunu Minnoş'tan duydum. Acayip bir mutluluk duydum. Sonra da kaygı.

Bir dahaki ay 4 olacak ufaklık ve yaşıtlarından sürekli görüştürüldüğü bir çocuk olmadı bugüne kadar. Kardeşim ve eşinin çalışma temposu, çocuklu ailelerle iş dışında sık bir araya gelme çabalarının olmayışı, bu yaşa kadar anne- babası işteyken bakım veren konumundaki annem ve babamın park dışında çocuklu bir çevre ve enerjilerinin olmayışı yetişkin dünyasında korunaklı bir dünya yarattı Minnoş'a. Ben bazen okula, benimle birlikte derse bile soktum idareden onayla ama onların da en küçüğü yine büyük kaçtı. Apartmandaki yaşıtları sayılabilecek çocuklar ise üç kardeşle kendi kendilerine büyüdü.  Ergen kuzeni dışında çocuk da yok ailede. Bizim kuzenler ve çocukları il dışında, onlarla çok sık görüşemiyor. Çevrede anne-babası dışında bizim sağlayacağımız bir çocuk grubu yok özetle.

Sırf yaşıtı olsun diye bir spor grubuna kattık, onda da kardeşim pes etti. Annelik tarzını eleştirdiğimizde de olmuyor, sussak da, sonuçta ben yaya olarak çift araçla kendim götüremeyeceğim için pes ettim
(Ehliyetim yok, o ayrı konu!).

Yani işin özü, ilişkimizin kalitesi açısından çok mıtluyum ama kaygılıyım da. Önümüzdeki hafta kreşe başlayacak ve ilk defa anneanne, dede, teyzeler, enişte ve ebeveyn zincirinin dışına çıkacak. Umarım örselenmez.

Herşeye rağmen yaşasın teyzelik :)

" EN İYİ ARKADAŞIM SENSİN."

Bu akşam bunu Minnoş'tan duydum. Acayip bir mutluluk duydum. Sonra da kaygı.

Bir dahaki ay 4 olacak ufaklık ve yaşıtlarından sürekli görüştürüldüğü bir çocuk olmadı bugüne kadar. Kardeşim ve eşinin çalışma temposu, çocuklu ailelerle iş dışında sık bir araya gelme çabalarının olmayışı, bu yaşa kadar anne- babası işteyken bakım veren konumundaki annem ve babamın park dışında çocuklu bir çevre ve enerjilerinin olmayışı yetişkin dünyasında korunaklı bir dünya yarattı Minnoş'a. Ben bazen okula, benimle birlikte derse bile soktum idareden onayla ama onların da en küçüğü yine büyük kaçtı. Apartmandaki yaşıtları sayılabilecek çocuklar ise üç kardeşle kendi kendilerine büyüdü.  Ergen kuzeni dışında çocuk da yok ailede. Bizim kuzenler ve çocukları il dışında, onlarla çok sık görüşemiyor. Çevrede anne-babası dışında bizim sağlayacağımız bir çocuk grubu yok özetle.

Sırf yaşıtı olsun diye bir spor grubuna kattık, onda da kardeşim pes etti. Annelik tarzını eleştirdiğimizde de olmuyor, sussak da, sonuçta ben yaya olarak çift araçla kendim götüremeyeceğim için pes ettim
(Ehliyetim yok, o ayrı konu!).

Yani işin özü, ilişkimizin kalitesi açısından çok mıtluyum ama kaygılıyım da. Önümüzdeki hafta kreşe başlayacak ve ilk defa anneanne, dede, teyzeler, enişte ve ebeveyn zincirinin dışına çıkacak. Umarım örselenmez.

Herşeye rağmen yaşasın teyzelik :)

BAYRAMLIK


Kötü haberlerin alınmadığı, sözde değil gerçekten bayram tadında günlerin yaşandığı bir bayram olsun. 12 Eylül'e denk gelse de, tarih tekerrür etmesin bugün. Tatili ve sevdikletimizi kavuştursun :) Karikatür tadında geçsin.



BAYRAMLIK


Kötü haberlerin alınmadığı, sözde değil gerçekten bayram tadında günlerin yaşandığı bir bayram olsun. 12 Eylül'e denk gelse de, tarih tekerrür etmesin bugün. Tatili ve sevdikletimizi kavuştursun :) Karikatür tadında geçsin.



4 Eylül 2016 Pazar

YAPMAYIP YIKARKEN...

Fotoğrafta gördüğünüz yıkıntı, ilkokul yıllarımı geçirdiğim okuldan geriye kalanlar :(

Babamın, kardeşlerimin ve aileden pek çok kişinin okuluydu. Yaş almış insanların sevdiği, değer verdiği, alıştığı şeyler zamanla ellerinden kayar gider ya, öyle bir burukluk çöktü içime. Kardeşim "Bilseydik Minnoş'a gösterirdik bizim okulumuz diye" deyince daha da fazla buruldum.

Yapmayıp yıkan, kuşaklar arası dağlar yaratan zihniyetimize yine kırgın ve kızgınım. İyiye odaklanmak ne zor buralarda!

YAPMAYIP YIKARKEN...

Fotoğrafta gördüğünüz yıkıntı, ilkokul yıllarımı geçirdiğim okuldan geriye kalanlar :(

Babamın, kardeşlerimin ve aileden pek çok kişinin okuluydu. Yaş almış insanların sevdiği, değer verdiği, alıştığı şeyler zamanla ellerinden kayar gider ya, öyle bir burukluk çöktü içime. Kardeşim "Bilseydik Minnoş'a gösterirdik bizim okulumuz diye" deyince daha da fazla buruldum.

Yapmayıp yıkan, kuşaklar arası dağlar yaratan zihniyetimize yine kırgın ve kızgınım. İyiye odaklanmak ne zor buralarda!

31 Ağustos 2016 Çarşamba

YAZ GEÇER*

Başlık Murathan Mungan'dan alıntı olsa da, buralarda yazdan kalan güzel günler yaşama ümidim kalsa da takvimlere göre (tabii miladi takvimlere) göre yazın son günü bugün.

Önce bunaltıcı bir sıcakla başlayıp sağanak yağışla devam eden gün, sonrasında yaza döndü yine. Sonbahar geleceğini bir ara hatırlattı yani.

Özetle, yaz geçer, seminer mevsimi gelir bizim buralara...

YAZ GEÇER*

Başlık Murathan Mungan'dan alıntı olsa da, buralarda yazdan kalan güzel günler yaşama ümidim kalsa da takvimlere göre (tabii miladi takvimlere) göre yazın son günü bugün.

Önce bunaltıcı bir sıcakla başlayıp sağanak yağışla devam eden gün, sonrasında yaza döndü yine. Sonbahar geleceğini bir ara hatırlattı yani.

Özetle, yaz geçer, seminer mevsimi gelir bizim buralara...

28 Ağustos 2016 Pazar

BİR BEBEĞİN ÖLÜMÜ YÜREK FERAHLATIR MI?

Bir bebeğin ölümü yürek ferahlatır mı?

Normal şartlarda bu soruya "evet" yanıtı veren insan, insan değildir değil mi? O kadar anormal ki artık yaşananlar, cinsel saldırıya uğrayan bebeciğin artık bu vahşilerle aynı havayı solumayacak olması bile yüreğimize su serpebiliyor. Travma ile başlayan hayat ne kadar normal olurduyu düşünmek zorunda kalmamak, sapığın ilk afla çıkıp yeniden dadanma ihtimalini es geçebilmek, vb. sonsuz olumsuz seçenek!

O kadar sıyırdı ki bu ülke kafayı, bir bebeğin ölümünden onun kurtuluşu olarak ferahlık duyabiliyoruz. Çoğul konuşmayayım peki, bende durum bu ve böyle düşünmekten ürküyorum utançla karışık.

BİR BEBEĞİN ÖLÜMÜ YÜREK FERAHLATIR MI?

Bir bebeğin ölümü yürek ferahlatır mı?

Normal şartlarda bu soruya "evet" yanıtı veren insan, insan değildir değil mi? O kadar anormal ki artık yaşananlar, cinsel saldırıya uğrayan bebeciğin artık bu vahşilerle aynı havayı solumayacak olması bile yüreğimize su serpebiliyor. Travma ile başlayan hayat ne kadar normal olurduyu düşünmek zorunda kalmamak, sapığın ilk afla çıkıp yeniden dadanma ihtimalini es geçebilmek, vb. sonsuz olumsuz seçenek!

O kadar sıyırdı ki bu ülke kafayı, bir bebeğin ölümünden onun kurtuluşu olarak ferahlık duyabiliyoruz. Çoğul konuşmayayım peki, bende durum bu ve böyle düşünmekten ürküyorum utançla karışık.