PENCERE etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
PENCERE etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster

20 Şubat 2014 Perşembe

İYİ DİLEK VE TEMENNİLER



Bu aralar, daha önce de bahsettiğim gibi ölçeğime gelen yanıt sayısını her gün merakla takip ediyorum. Bilgisayarımı açtığımda yaptığım ilk işlerden biri Google Drive'ı açıp yanıtlara bakmak. Sayı arttıkça bendeki heyecan ve sevincin bu derece olabileceğini bilmezdim. İnsan kendisi ile ilgili yeni şeyler öğreniyormuş (Bak. Kendimize Açılan Pencere).

Ölçeği hazırlarken, sistemin elverdiği şekilde tek bir sayfaya sığdırmaya çalıştım. Bu esnada, çok da bilinçli olmayan bir şekilde bir metin kutucuğunu da sayfa sonuna eklemiş bulundum. Ölçeği gönderdiğim ilk günden beri bazı katılımcılar, bu kutucuğa kendi görüşlerini yazmış durumdalar. Ölçeğe yönelik motive edici, destekleyici, öneriler ileten bir sürü mesajım var hiç tanımadığım insanlardan. Ölçeği açtığımda, en heyecanla baktığım kısımlardan biri, istatistiki veri olarak gelen demografik bilgiler kadar bu kısım. Zahmet edip, zaman ayırıp ölçeği doldurdukları yetmiyormuş gibi bir de görüş yazmaları inanılmaz değerli benim için. E-postaları sistemde tekrar bana dönmediği için, isim belirtmeyenlere teşekkür etme fırsatım olamıyor ama içten içe çok teşekkür ediyorum. Buraya da yazayım istedim.

İYİ DİLEK VE TEMENNİLER



Bu aralar, daha önce de bahsettiğim gibi ölçeğime gelen yanıt sayısını her gün merakla takip ediyorum. Bilgisayarımı açtığımda yaptığım ilk işlerden biri Google Drive'ı açıp yanıtlara bakmak. Sayı arttıkça bendeki heyecan ve sevincin bu derece olabileceğini bilmezdim. İnsan kendisi ile ilgili yeni şeyler öğreniyormuş (Bak. Kendimize Açılan Pencere).

Ölçeği hazırlarken, sistemin elverdiği şekilde tek bir sayfaya sığdırmaya çalıştım. Bu esnada, çok da bilinçli olmayan bir şekilde bir metin kutucuğunu da sayfa sonuna eklemiş bulundum. Ölçeği gönderdiğim ilk günden beri bazı katılımcılar, bu kutucuğa kendi görüşlerini yazmış durumdalar. Ölçeğe yönelik motive edici, destekleyici, öneriler ileten bir sürü mesajım var hiç tanımadığım insanlardan. Ölçeği açtığımda, en heyecanla baktığım kısımlardan biri, istatistiki veri olarak gelen demografik bilgiler kadar bu kısım. Zahmet edip, zaman ayırıp ölçeği doldurdukları yetmiyormuş gibi bir de görüş yazmaları inanılmaz değerli benim için. E-postaları sistemde tekrar bana dönmediği için, isim belirtmeyenlere teşekkür etme fırsatım olamıyor ama içten içe çok teşekkür ediyorum. Buraya da yazayım istedim.

14 Şubat 2014 Cuma

YOLCULUK VE DEĞİŞEN RUH HALİM

Yolcu olma hallerim değişkendir benim. Gitmek istediğim bir yere, özlediklerimin ve sevdiklerimin yanına gidiyorsam pamuk şekeri kıvamında biri oluveriyorum ya da kendimi öyle hafif hissediyorum. Gerçi, pamuk şekerin içine bile keyif verici maddeler koyup okul önlerinde sattıklarını duyduğum günden beri, pamuk şekerinden bile çekinir oldum o ayrı! Neyse konuyu dağıtmayayım, isteğe bağlı yolculuklarımda, yanımdaki yolcunun gereksiz sohbet girişimlerine bile tahammül gösterir, sorularını kısa cevaplarla geçiştirmemeye çalışırım. Yol boyunca, kitap okumak da yolculuğun artılarından olur, yanıma kar kalır. 
Aynı ben, zorunluluktan yola çıkmışsam yanımdaki yolcunun fazladan kapladığı her santimin hesabını yapar, bana bulaşmasın diye cama bakar, kesik kesik cevaplar veririm. Yolculuk bitmek bilmez, uzadıkça uzar. Aynı yoldan geçen dönüş arabalarına imrenen gözlerle bakarım. Vasıta ve yolcu aynı olsa da, güzergah değişince ruh halim, ortama uyum sağlama eşiğim birden değişiveriyor. Alerjik bünyem bile daha fazla tepki veriyor farklı güzergahlara. Öksürme ve hapşırma nöbetlerim nüksediyor, klima sanki bir başka üfürüyor. Sözün özü, değişken ruh halinden muzdarip terzi, kendi söküğünü dikemiyor. Hayata farklı bir pencereden bakıyor ayrı güzergahlarda.


YOLCULUK VE DEĞİŞEN RUH HALİM

Yolcu olma hallerim değişkendir benim. Gitmek istediğim bir yere, özlediklerimin ve sevdiklerimin yanına gidiyorsam pamuk şekeri kıvamında biri oluveriyorum ya da kendimi öyle hafif hissediyorum. Gerçi, pamuk şekerin içine bile keyif verici maddeler koyup okul önlerinde sattıklarını duyduğum günden beri, pamuk şekerinden bile çekinir oldum o ayrı! Neyse konuyu dağıtmayayım, isteğe bağlı yolculuklarımda, yanımdaki yolcunun gereksiz sohbet girişimlerine bile tahammül gösterir, sorularını kısa cevaplarla geçiştirmemeye çalışırım. Yol boyunca, kitap okumak da yolculuğun artılarından olur, yanıma kar kalır. 
Aynı ben, zorunluluktan yola çıkmışsam yanımdaki yolcunun fazladan kapladığı her santimin hesabını yapar, bana bulaşmasın diye cama bakar, kesik kesik cevaplar veririm. Yolculuk bitmek bilmez, uzadıkça uzar. Aynı yoldan geçen dönüş arabalarına imrenen gözlerle bakarım. Vasıta ve yolcu aynı olsa da, güzergah değişince ruh halim, ortama uyum sağlama eşiğim birden değişiveriyor. Alerjik bünyem bile daha fazla tepki veriyor farklı güzergahlara. Öksürme ve hapşırma nöbetlerim nüksediyor, klima sanki bir başka üfürüyor. Sözün özü, değişken ruh halinden muzdarip terzi, kendi söküğünü dikemiyor. Hayata farklı bir pencereden bakıyor ayrı güzergahlarda.


5 Ocak 2014 Pazar

KENDİMİZE AÇILAN PENCERE


Lisans ve lisansüstü eğitim açısından disiplinler arası bir öğrenim sürecim olsa da, eğitimlerin ortak başlıklarından biri, "Kendini Tanıma Penceresi" idi. Hatta, bilimsel hazırlık evremde bu konu ile ilgili sorulmuş soruya lisans bilgilerimle cevap verebilmiştim. Doğum günüm yaklaştığından mıdır nedir, bu aralar bu pencere aklıma yeniden düştü. 

Bahsettiğim pencere, sadece sınavdan puan almaya yarayan bir pencere değil. Johari'nin Penceresi adı ile de anılan pencere, dört bölmeden oluşuyor. Yukarıdaki şekil çok daha net anlatacaktır ama özetle, 
                         -Kendimizle ilgili bildiklerimiz ama başkalarının haberdar olmadıkları
                         - Hem bizim hem de başkalarının bizimle ilgili bildikleri
                        - Başkalarının bizimle ilgili bildikleri ama bizim için muamma olan yönlerimiz
                          -Hem kendimiz hem de başkaları için sır olan yönlerimiz, bu pencereyi oluşturuyor. İşin ilginci, her birey "biricik" olduğundan pencerenin bölmeleri de, her birey için farklı boyutlarda olabiliyor. Bu hayali pencereyi, bir kağıda kendimiz için çizip, üstünde kalem oynatıp düşünmek, etrafımızdakilere bizimle ilgili keşiflerini sormaya başlamak (çevremizdekilerin söz ve davranışlarından bu güne kadar bizimle ilgili keşfettiklerini çözemediysek!),"bilinmeyen alan"ımızın ne kadar geniş olduğunu sorgulamak bulmaca tadında deneyimler olabilir. 


KENDİMİZE AÇILAN PENCERE


Lisans ve lisansüstü eğitim açısından disiplinler arası bir öğrenim sürecim olsa da, eğitimlerin ortak başlıklarından biri, "Kendini Tanıma Penceresi" idi. Hatta, bilimsel hazırlık evremde bu konu ile ilgili sorulmuş soruya lisans bilgilerimle cevap verebilmiştim. Doğum günüm yaklaştığından mıdır nedir, bu aralar bu pencere aklıma yeniden düştü. 

Bahsettiğim pencere, sadece sınavdan puan almaya yarayan bir pencere değil. Johari'nin Penceresi adı ile de anılan pencere, dört bölmeden oluşuyor. Yukarıdaki şekil çok daha net anlatacaktır ama özetle, 
                         -Kendimizle ilgili bildiklerimiz ama başkalarının haberdar olmadıkları
                         - Hem bizim hem de başkalarının bizimle ilgili bildikleri
                        - Başkalarının bizimle ilgili bildikleri ama bizim için muamma olan yönlerimiz
                          -Hem kendimiz hem de başkaları için sır olan yönlerimiz, bu pencereyi oluşturuyor. İşin ilginci, her birey "biricik" olduğundan pencerenin bölmeleri de, her birey için farklı boyutlarda olabiliyor. Bu hayali pencereyi, bir kağıda kendimiz için çizip, üstünde kalem oynatıp düşünmek, etrafımızdakilere bizimle ilgili keşiflerini sormaya başlamak (çevremizdekilerin söz ve davranışlarından bu güne kadar bizimle ilgili keşfettiklerini çözemediysek!),"bilinmeyen alan"ımızın ne kadar geniş olduğunu sorgulamak bulmaca tadında deneyimler olabilir. 


20 Aralık 2013 Cuma

AYNI OLAY VE İKİ AYRI PENCERE

Ülke gündemi, son bir kaç gündür siyasi açıdan daha da hareketli malumunuz. Her zaman gündemin sıkça değiştiği, bir öncekine alışamadan önümüze taze haberlerin sunulmasına milletçe alışkınız.

Olayların ortaya çıkışı, geçmişi, geleceği vesaire zaten takip eden, okuyan, izleyen herkesin konuştuğu, yazdığı şeyler. Ben ortada bir haber bombası olduğunda, bunun medyaya yansıma tarzını takip etmeye bayılıyorum. O partiye sempati duyan gazete ve televizyonların, diğer partiye yönelik yaptığı haberleri ve tam tersini takip etmek çok heyecanlı geliyor bana. Ortada tek gerçek varken, olayı farklı tarafların nasıl kendilerine yonttuklarını, haberlerde kullanılan resimler/görüntüler aynı olsa da altlarının farklı doldurulmasını keyifle ve merakla takip ediyorum. Bu şekilde, satır aralarını doldurup resmin bütününe daha çok hakim olabilirim gibi geliyor. Bir yandan da, medyanın güvenilmez yüzünü ve olaylara tek taraflı bakmanın nasıl yanıltıcı olabileceğini de görüyorum.

Yukarıda bahsettiğim olayın her iki yüzünü öğrenme ilkesini, iş ve arkadaş çevremde de uygulamanın yararlarını gördüm şimdiye kadar. Her iki taraf arasında sorun varsa ya da biri bir başkası hakkında konuşuyorsa; konuşamadıkları, anlaşamadıkları noktalar olayı tek tek anlattıklarında daha net ortaya çıkıyor ve resmin bütününü görme şansı, bazen arabuluculuk yapma ve her zaman gerçeği tam olarak öğrenme şansı veriyor.

AYNI OLAY VE İKİ AYRI PENCERE

Ülke gündemi, son bir kaç gündür siyasi açıdan daha da hareketli malumunuz. Her zaman gündemin sıkça değiştiği, bir öncekine alışamadan önümüze taze haberlerin sunulmasına milletçe alışkınız.

Olayların ortaya çıkışı, geçmişi, geleceği vesaire zaten takip eden, okuyan, izleyen herkesin konuştuğu, yazdığı şeyler. Ben ortada bir haber bombası olduğunda, bunun medyaya yansıma tarzını takip etmeye bayılıyorum. O partiye sempati duyan gazete ve televizyonların, diğer partiye yönelik yaptığı haberleri ve tam tersini takip etmek çok heyecanlı geliyor bana. Ortada tek gerçek varken, olayı farklı tarafların nasıl kendilerine yonttuklarını, haberlerde kullanılan resimler/görüntüler aynı olsa da altlarının farklı doldurulmasını keyifle ve merakla takip ediyorum. Bu şekilde, satır aralarını doldurup resmin bütününe daha çok hakim olabilirim gibi geliyor. Bir yandan da, medyanın güvenilmez yüzünü ve olaylara tek taraflı bakmanın nasıl yanıltıcı olabileceğini de görüyorum.

Yukarıda bahsettiğim olayın her iki yüzünü öğrenme ilkesini, iş ve arkadaş çevremde de uygulamanın yararlarını gördüm şimdiye kadar. Her iki taraf arasında sorun varsa ya da biri bir başkası hakkında konuşuyorsa; konuşamadıkları, anlaşamadıkları noktalar olayı tek tek anlattıklarında daha net ortaya çıkıyor ve resmin bütününü görme şansı, bazen arabuluculuk yapma ve her zaman gerçeği tam olarak öğrenme şansı veriyor.