11 Aralık 2017 Pazartesi

DUMUR


Konu: Can/ Can't
Diyalog şu şekilde:
Öğrenci 1: Ben araba kullanabilirim. Gerçekten!
Öğretmen: Kullanamazsın, kullanmamalısın. 18 yaşından küçüksün.
Öğrenci 1: Babam kucağına alıp kullandırıyor.
Öğrenci 2: Ben de ana caddede, boş arazide de sürüyorum babamla.
Öğretmen: Söylediğiniz iyi oldu, polise şikayet edeyim babanızı! ( Hafiften yumuşak ama ciddi bir ses tonuyla)

Sonra, olayın vehameti hakkında konuşmalar, tehlikeye vurgular, nafile çabalar... Sınıf öğretmeni ile konuşunca, velinin hırt olduğu ve okula sinirli bir şekilde geleceği, boşver önerisi...

Aynı sınıfta bugün:
Öğrenci 1: Annem izin vermemişti ama dedem hırkasını gösterdi, altındaki kurusıkıyı almamı söyledi, düğünde attım. Annem de yanımdaydı.
Öğrenci 2: Ben de Trabzon'da attım.

Bir yandan çocuk saflığına, boşboğaz oluşlarına, paylaşacak kadar güven duymalarına inceden ve içten içe bir gülümseme, öte yandan veliye ifrit olma, şiddet duygularının kabarması, isyan etme isteği...

İşimizin öğretimden çok daha önce eğitim olduğunu düşünüyorum, bu yüzden bazen dersi bölse de, birşey anlatma çabası olana da fırsat vermeye çalışıyorum. Belli ki paylaşmak istiyor.

Bu yazdıklarım, iki hafta üst üste ilkokul 4. sınıf öğrencilerinin anlattıkları. Okulda ne kadar eğrilirse eğitilsin, evde ihmal, istismar, cehalet diz boyu olunca olan çocuğa, sonra da dolaylı ya da onun kullandığı arabayla ezilen, attığı silahla vurulan bir masuma oluyor. Veliyi çağırıp konuşmak da çözüm olamıyor çoğu zaman çünkü davranışının doğru olduğuna o sizi ikna etme derdinde. Hani öğretmene not verecek ya veliler, işte çocuğuna bunları yapan da veli!



Hiç yorum yok:

Yorum Gönder