Dün gece, hayatlarında birkaç darbe yaşamış ebeveynimden farklı bir ruh hali içinde oldum haberi ilk duyduğumda. Aklımdan bir an için " Gitsinler de nasıl olursa olsun!" geçti yalan yok. Demokrasi, bu yolla gitmesin tabii, herkes sandıkla gidecekse gitsin.
1980 darbesine İstanbul'da doktor muayenesine gitmiş, buraya geri dönmeye çalışırken yakalanmışız. Yaş itibariyle hatırlamadığım ama darbe ile ilgili tek anım bu benim. Sokağa çıkma yasağı, eve dönememek, dün trafikte kalanlar gibi dönebileceğinden emin olamamak, evde ekmek kalıp kalmadığına takılmak gibi insani boyut bence vahim olan. Yoksa, bu girişimi kimler çıkardı, düzmece miydi, madem demokrasiyi savunmaya gittin meydana cihada gidermiş gibi ezan okumak niye, üst üste dizi tekrarı yayınlayan hükümet kanalı Atv neden habere geçmek için bu kadar çok bekledi, bu olaydan da kahramanlık destanı çıkaracak mı yine baştaki gibi soruların yanıtları, gündelik yaşam dertleri arasında boğulmaya mahkum.
Çemberin içinde de, dışında da olamayan, üstüne basmaktan korkanları da gösteriyor bu gibi olaylar. Her patlama haberi sonrasında korkup kendini eve hapsetmeyi seçen bir arkadaşıma İstanbul'da olup olmadığını sordum,, bir gece önce yoldaydı çünkü. Cevap, "Buradan yazışmayalım." oldu. Kişisel yazışmalar bile ürkek, başına bir şey gelir paranoyasıyla sarılmış. Bu girişime ya da bu hükümetin icraatlerine karşı genel olarak yapılan bu, sus, sin ve bekle!
E bu bizim milli karakterimiz, aman evladım sen karışma, aman perdemi çekeyim başıma bi iş gelmesin.. İşte sonu bu olacaktı, neye şaşırdılar ki? Tepki verdiler mi ki şimdi tepki bekliyorlar? Koyun sürüsü hepsi. Bir millet nasıl hak ediyorsa öyle yönetilir.
YanıtlaSilSosyal ya da askeri darbe olmasın ama bu düzen de böyle sürmesin. Darbesini bile inandırıcı bulmakta zorlandığımız bir düzen bu, bu kadar güvensizlik olur mu ama oluyor. Susmayı seçen de aynı meyveden nasipleniyor!
Sil