Münevver Karabulut'un katili C:G.'nin (adını açık yazsam sayfam kirlenecek gibi geliyor!), hapishanede intihar ettiği haberleri var bugünkü gazetelerde. Tek başına yattığı hücresinden başka bir yere geçip sabaha karşı kendisini boğduğu yazılmış. Ne kadar doğru, gerçekten kendisi mi yaptı emin değilim. Üniversitede yan dal psikoloji okumamın yanında asıl alanım iletişim benim. Yazılıp çizilenleri, resmin hangi kısmını göstermek istiyorlarsa onu gördüğümüzü bilerek okuyorum, izliyorum bu yüzden. İçini bilince daha bir temkinli olma ihtiyacı duyuyor insan!
Ölüm nedeni ne olursa olsun, sonuç bir katilin ölümü. Böyle durumlarda içsel bir sorgulama yaşıyorum ben. İçin için yüreğime su serpilirken, ölenin bir insan olduğu da- bu durumda olduğu gibi insanca davranmayan biri olsa da- dank ediveriyor birden. Münevver'in ailesinin ve kamu vicdanının feraha ermesi gibi bir düşüncenin yanı sıra ölenin ailesinin durumu geliveriyor aklıma. Bir yandan da, karşısındakinin ölüm şeklini olduğu gibi kendi ölüm şeklini de seçme lüksüne sahip çıkmak isteyen bir zavallı olduğunu düşünüyorum. Aldığı 24 yıllık cezanın çok az kısmını yatacağını bildiği halde bu fikre katlanamayan bir zavallıyı.
Bu beni kötü bir insan yapar mı bilmiyorum ama canilerin, katillerin, tecavüzcülerin herkes için adil olan sona yani ölüme bu kadar kolay sığınmalarını hiç adil bulmuyorum. Yüreğime su serpilse de bu böyle!
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder