8 Ekim 2014 Çarşamba

SONA ERMEYEN YAZI


Yarın teyzemin 4. ölüm yıl dönümü. Ciddi anlamda yetişkinken kaybettiğim ilk yakınımın. En son lise ve üniversitede aile büyüklerimizi kaybetmiştik, yine çok acıydı ama bu başka. Teyzemi çok özlememin dışında, deli gibi ebeveynini kaybetmekten korkan benim için onları kaybetme ihtimalini habire hatırlattığı için belki de. 

Hayattaki zor anlarımda aile fertlerimin yüzlerini gözümün önünden bir film şeridi gibi geçirip güç toplarım. Çocukken başladığım bir alışkanlık bu. O film şeridinden bir karenin kopması, fikir olarak bile katlanmakta güçlük çektiğim bir durum. Ne olursa olsun, "Ailem hayatta ya!" deyip katlanabilirmişim gibi gelir bu yüzden. Bu koşullu bir tahammül gücü, bu nedenle çok kırılgan, bunun da farkındayım. Çok küçükken bile hep birlikte ölmek için dualar ederdim, büyüyünce bencilce olduğunu fark edip vazgeçtim bu duadan, daha önce ölen olmayı ister oldum. Ölüm acısı, yaptıklarımdan / yapamadıklarımdan doğan vicdan azabı, özlem gibi ölümün getirdiği olumsuzluklardan kaçmak için...






2 yorum:

  1. Teker teker eksileceğiz Kalem Nasırı, yine şanslıyız onca sene, biz yetişkin olana dek bizim yanımızda oldukları için. Minicik çocuklar annesiz babasız büyüyor, bence zor anlarında iyi ki hayattalar diyeceğine, iyi ki hayatıma girmişler, karşıma çıkmışlar de, daha olumlu bir motivasyon bence..

    YanıtlaSil
  2. İyi ki varlar, bunu hiç aklımdan çıkarmıyorum, çıkarmayacağım. Teşekkür ederim.

    YanıtlaSil