İlk hamileliği düşükle sonuçlanmıştı. Üniversiteye yeni başlamış tek kardeşini lenfomadan 2 hafta içinde kaybettikten birkaç ay sonra ikinci kez hamile olduğunu öğrendi. Bu arada, özel okuldan istifa etti, devlete atandı. Bebek şansıyla gelmişti sanki. Yalnız, doktorum yaptığı hesaplara göre bebeğin doğumu dayısının ilk ölüm yıldönümü tarihine yakındı, belki birkaç gün, belki bir hafta ara.
Biraz normal doğum korkusundan, biraz da kardeşinin öldüğü gün doğum yapmaktan korktuğu için sezaryenle karar kıldı. 11 Ocak 2017 için gün alındı. 9 Ocak olmasın da, ne olursa olsundu zaten.
Sabah kalktı, eşi işe gittikten bir süre sonra camda bir karaltı fark etti. Eve girmeye çalışan hırsızla burun buruna geldi. Korkusundan suyu geldi ve acilen sezaryenle alındı. 9 Ocak 2017, saat 11.30'da C. dünyaya geldi, sadece dayısının öldüğü günde doğmakla kalmadı, doğduğu saat de onun ölüm saatiydi!
Yukarıda yazdıklarım, bir kitapta ya da filmde olsaydı, "Ne de abartmışlar, tesadüfün böylesi de olmaz ki, fazla zorlama!" gibi yorumları yapanlardan olurdum büyük ihtimalle.Geçen yıl kendi doğum günümden bir gün sonra bu ölüm haberini almıştık yolda. Arkamdan gelen otomobilin korunmasıyla kenara geçmeyi akıl edinebilmiştim. Tanışmadığım halde, genç bir ölüm çok etkilemişti beni.
Kardeşimin eşi, enişte diyemiyorum, benim de biyolojik olmayan kardeşim O., amca oldu. Yeğeni C., işte tam da, bu tesadüfle doğdu. Kuzenim de, anneannemin cenazesinde anne olacağını öğrenmişti. Bizim dışımızda gelişiyor hayatın akışı çoğu zaman. Bazen, kaderi zorlayıp akışını değiştirmeye çalışsak da, bir yere kadar yapabilmeye gücümüz var. Daha ötesi yok!