Malum not verme mevsimi geldi de geçti. Kurul toplantısına kadar sağlam sinirlerle kalmış, herhangi bir sınıf öğretmenine, veliye falan kafa göz dalmamış olarak bugünlere gelebilmenin haklı gururunu taşıyorum an itibariyle :)
Notların verildiği e- okul sistemi geçen hafta veliye kapalıydı, karnenin bir anlamı olacak ve sürprizini bizim zamanımızdaki gibi koruyacak diye sevinmiştik okulda. Karneler eskiden olduğu gibi resmi belge değil artık ve tüm öğrenci ve veliler zaten ne ile karşılaşacaklarını biliyorlar e- okul yüzünden. Standart bir sınıf öğretmeni ve veli de ilk olarak branş öğretmeninin verdiği nota takılıyor haliyle. Sınıf öğretmeni, her çocuk geçer not alana kadar sınav tekrarı yapıp bol keseden not dağıttığı, tüm öğrencilerinin takdire layık olduğuna safça inandığı, tüm yıl dert yanıp otizm tanısını kendi kendine koyduğu ve hatta bir kaynaştırma raporu almak için çırpındığı okuma-yazma bilmeyen çocuğun bile yabancı dile yabancı kalmayacağına "hakim önünde şahitliği geçmeyen sınıfçı kafası"yla inanabildiği için şoke olmuş durumda ( Okul öncesi öğretmenleri ve sınıf öğretmenleri ile ilgili böyle bir kanı var, şehir efsanesi mi gerçek mi bilen yok ama çocuk gibi düşünüp öyle davranmaları nedeniyle mahkemede şahit olamayacakları yaygın bir kanı). Veli ise, tüm yıl boyunca çantasını taşıdığı, ders programını yaptığı, okulda tüm dersler bitene kadar beklediği (Abartmıyorum, oturup tüm gün, gün yapar gibi yiyip içip sohbetle bekliyor bazıları okulda), ödevlerini yapıp yapmadığına bakmadığı, defter boş mu dolu mu bilmediği cin gibi akıllı (!) yavrusunun nasıl olup da sınıf öğretmeninin verdiği harika notları İngilizce'den alamadığını görüp dehşete düşüyor.
Şimdi sınıf öğretmeni ve veli için Facebook durum güncellemesi yaptığıma göre, geldik "Ne düşünüyorsun Kalem Nasırı?" kısmına. Geçen yıl, "Kimsenin notuna karışmıyorum, kimse de bana karışmasın!" propogandam kafası çalışan ve sağduyu sahibi tümü üstünde etkili olmuş görünüyor. Kendi aralarındaki muhabbetlerde "İngilizce farklı bir ders, dile yetenek de lazım." gibi konuşmalara da şahit oldum ya, daha ne olsun! İdare de, sınıf öğretmenlerinin şişirme notlarının altı çizildiğinde onaylıyor, çocuklara ders içi katılım notunu cömertçe verdigimi bile düşünüyor. Çocuğu istekli ve ilgili veli de notlara ses çıkarmıyor. Bir de bu yıl, Din K.ve A.B. dersinde de durum İngilizce'deki gibi olunca branş öğretmeni farkını ayırt edebiliyor. Bahsettiğim fark, çocuğu ders özelinde, yazılı sınavlar kadar ders içi durumu dışında değerlendirme. Yani bir sınıf öğretmeni, bir dersi vasat olsa da diğer derslerin hatrına o ders notuna kıyak geçse de bizde durum öyle olmuyor, aslında olamıyor da çünkü zaten tek dersin öğretmeniyiz ve bütünü kurtarma saplantımız yok.
Fazla uzun oldu farkındayım, branş ve sınıf öğretmeni ayrımı da herkese genellenemez ama tüm bu hengamenin asıl sebebinin not baremi oldugunu düşünüyorum. Bilmeyenler için, bizdeki not sistemi 4. sınıfa kadar Geliştirilmeli, İyi ve Çok iyi şeklinde bir sınıflandırma. Derste varlık gösterememiş bir çocuğa "İyi" verdiğinizde, işlerin yolunda olduğu anlamı çıkıyor haliyle. " Geliştirilmeli" ise, çocuğun hem başarısız, hem de ilgisiz, sınıf içi düzeni bozan, verilen görevleri yapmayan biri olduğu izlenimi veriyor. Veli eğer çok cahilse, onun için notlar davranıştan daha değerliyse"İyi"yi gerçek sanıp ipleri boşluyor her anlamda. Oysa, " Orta" diye bir not olsa bizim zamanımızdaki gibi, gerçekten düzgün bir değerlendirme mümkün olacak herkes için. O yüzden "Orta"mız olmayınca ortamız olamıyor tepkilerde de!