29 Kasım 2015 Pazar

UFFF YİNE TEZ!

    Haftalardır bilgisayarımı açmıyordum. Telefondan blog yazısı yazmaktan da bir türlü keyif alamadım çünkü fotoğraf ekleme, kes- kopyala işlerini beceremiyorum bu meretten. Eeee telefondan yazınca da kuru kuru oluyor haliyle. 

     Bilgisayarı tezi hatırlattığı için açamadığımı fark ettim az önce:) Malum ben 24 Eylül'de sabahın köründe tez danışmanıma göndermiştim tezi , burada bahsetmiştim, okumasını bekler haldeyim. Bu yıl bitmeden savunmaya girmemizi o da istiyormuş ama vakit sıkıntısı varmış! Bende de sabır sıkıntısı var!!!  O okuyacak, ben düzelteceğim, diğer hocalar okuyacak... Kendisi Anabilim Dalı Başkanı ve çok yoğun. Farkındayım ama beklemek de sinirlerimi bozuyor elimde olmadan.

    Aralık geldi çattı! İçim kabardı. Pimi çekilmiş bomba misali geziyorum etrafta. Bu hafta TEOG nedeniyle milletin yurtdışı tatiline gidebileceği bir tatil sürem oldu, onda bile kımıldamadım yerimden. Beklemekten gergin bir halde tükettim günleri. Yazmadan önce bu kadar gerildiğimin farkında bile değildim ama doldum. O okuduktan sonra bana düzeltmelik ne kadar iş çıkacağını bilmemenin gerginliği bu. Okuduklarını beğendiğini söylemişti en son ama o kadar detaycı ki daha önce bahsettiğim gibi 3 tez öğrencisi kaçırmışlığı var. Hatta biri son 3 sayfa düzeltmede bırakmış. Neyse...

       Yazıp rahatladım. Ev halkı sıkıldı aynı şeyleri duymaktan. Burada bir de sizin kafanızı (okuduğunuza göre öncelikle gözünüzü:) şişireyim dedim. 

UFFF YİNE TEZ!

    Haftalardır bilgisayarımı açmıyordum. Telefondan blog yazısı yazmaktan da bir türlü keyif alamadım çünkü fotoğraf ekleme, kes- kopyala işlerini beceremiyorum bu meretten. Eeee telefondan yazınca da kuru kuru oluyor haliyle. 

     Bilgisayarı tezi hatırlattığı için açamadığımı fark ettim az önce:) Malum ben 24 Eylül'de sabahın köründe tez danışmanıma göndermiştim tezi , burada bahsetmiştim, okumasını bekler haldeyim. Bu yıl bitmeden savunmaya girmemizi o da istiyormuş ama vakit sıkıntısı varmış! Bende de sabır sıkıntısı var!!!  O okuyacak, ben düzelteceğim, diğer hocalar okuyacak... Kendisi Anabilim Dalı Başkanı ve çok yoğun. Farkındayım ama beklemek de sinirlerimi bozuyor elimde olmadan.

    Aralık geldi çattı! İçim kabardı. Pimi çekilmiş bomba misali geziyorum etrafta. Bu hafta TEOG nedeniyle milletin yurtdışı tatiline gidebileceği bir tatil sürem oldu, onda bile kımıldamadım yerimden. Beklemekten gergin bir halde tükettim günleri. Yazmadan önce bu kadar gerildiğimin farkında bile değildim ama doldum. O okuduktan sonra bana düzeltmelik ne kadar iş çıkacağını bilmemenin gerginliği bu. Okuduklarını beğendiğini söylemişti en son ama o kadar detaycı ki daha önce bahsettiğim gibi 3 tez öğrencisi kaçırmışlığı var. Hatta biri son 3 sayfa düzeltmede bırakmış. Neyse...

       Yazıp rahatladım. Ev halkı sıkıldı aynı şeyleri duymaktan. Burada bir de sizin kafanızı (okuduğunuza göre öncelikle gözünüzü:) şişireyim dedim. 

6 Kasım 2015 Cuma

İSMİYLE MÜSEMMA (!)

Soyadı Kapkaç ya da Kaypak olan avukat olur mu??? 

Okumayı öğrendim öğreneli muzdarip olduğum tabela okuma hastalığım(!) sayesinde olduğunu öğrendim. İnsan, soyadına göre meslek seçemez ama bazı soyadları da baştan ofsayt. Hangi ata, hangi ruh haline göre seçmiş ya da nüfus memuru mu kazık atmış onlara bilemedim:)


İSMİYLE MÜSEMMA (!)

Soyadı Kapkaç ya da Kaypak olan avukat olur mu??? 

Okumayı öğrendim öğreneli muzdarip olduğum tabela okuma hastalığım(!) sayesinde olduğunu öğrendim. İnsan, soyadına göre meslek seçemez ama bazı soyadları da baştan ofsayt. Hangi ata, hangi ruh haline göre seçmiş ya da nüfus memuru mu kazık atmış onlara bilemedim:)


31 Ekim 2015 Cumartesi

BÜYÜLÜ GERÇEKÇİLİK

Edebiyatta büyülü gerçekçilik akımını sever misiniz? Yüzyıllık Yalnızlık, Acı Çikolata gibi çok iyi örnekleri okuduysanız sevmişsinizdir muhtemelen.

Ben bu akımı çok heyecanlı ve keyifli bulanlardanım. Sanki gerçek tek başına daha sert, tokat gibi çarpan ama yine de kabullenilmesi gerekenken, büyülü gerçekçilik işin içine masalsı bir tat katıyor. Gerçekler tabii ki kabullenilmeli, zorsa da başa çıkılmaya çalışılmalı ama masallar da hayatı kolaylaştırıyor bence. 

Özellikle yarının seçim sonuçları aklıma düştükçe, masal anlatmayan, martaval okumayan ama masalsı bir gelecek sunan kazansın istiyorum. Hayal bu ya!




BÜYÜLÜ GERÇEKÇİLİK

Edebiyatta büyülü gerçekçilik akımını sever misiniz? Yüzyıllık Yalnızlık, Acı Çikolata gibi çok iyi örnekleri okuduysanız sevmişsinizdir muhtemelen.

Ben bu akımı çok heyecanlı ve keyifli bulanlardanım. Sanki gerçek tek başına daha sert, tokat gibi çarpan ama yine de kabullenilmesi gerekenken, büyülü gerçekçilik işin içine masalsı bir tat katıyor. Gerçekler tabii ki kabullenilmeli, zorsa da başa çıkılmaya çalışılmalı ama masallar da hayatı kolaylaştırıyor bence. 

Özellikle yarının seçim sonuçları aklıma düştükçe, masal anlatmayan, martaval okumayan ama masalsı bir gelecek sunan kazansın istiyorum. Hayal bu ya!




24 Ekim 2015 Cumartesi

GELECEK PLANLARI

Bugün itibariyle üç yıldır teyzeyim ve son üç yıldır "Minnoş şu kadar olduğunda, yaşarsam şu yaşta olacağım." cümleleri kuruyorum:)

Uzun yaşamak yerine istediğim gibi yaşamak anlamlı gelmiştir hep. O hayatımıza girdi gireli daha ileri gelecek zaman hayalleri kurduğumu fark ettim. Bir çocuk büyüdükçe, yetişkinler de dönüşüyormuş, bunu  anladım.

GELECEK PLANLARI

Bugün itibariyle üç yıldır teyzeyim ve son üç yıldır "Minnoş şu kadar olduğunda, yaşarsam şu yaşta olacağım." cümleleri kuruyorum:)

Uzun yaşamak yerine istediğim gibi yaşamak anlamlı gelmiştir hep. O hayatımıza girdi gireli daha ileri gelecek zaman hayalleri kurduğumu fark ettim. Bir çocuk büyüdükçe, yetişkinler de dönüşüyormuş, bunu  anladım.

18 Ekim 2015 Pazar

AĞIRLIK

Yazdan beri tavsamış bir halde blog yazdığımın farkındayım. Ne zaman yazmaya karar versem erteliyor, sonra da vazgeçiyorum. Çoğu blog yazarında da aynı şeyi gözlemliyorum bu ara. Daha uzun aralıklarla, daha depresif yorumlarla dolu yazılar konduruyoruz sayfalarımıza.

"Ülkenin genel hali" deyip genelleme yapmak,  fazla mı olur, az bile mi kalır bilmiyorum. Bu hafta kardeşim kalp krizinden gencecik bir arkadaşını, arkadaşım da kanserden babasını kaybetti. Özelde de ölüm haberi almaktan yoruldum. Yılın ikinci yarısı ağır geldi sanki!

AĞIRLIK

Yazdan beri tavsamış bir halde blog yazdığımın farkındayım. Ne zaman yazmaya karar versem erteliyor, sonra da vazgeçiyorum. Çoğu blog yazarında da aynı şeyi gözlemliyorum bu ara. Daha uzun aralıklarla, daha depresif yorumlarla dolu yazılar konduruyoruz sayfalarımıza.

"Ülkenin genel hali" deyip genelleme yapmak,  fazla mı olur, az bile mi kalır bilmiyorum. Bu hafta kardeşim kalp krizinden gencecik bir arkadaşını, arkadaşım da kanserden babasını kaybetti. Özelde de ölüm haberi almaktan yoruldum. Yılın ikinci yarısı ağır geldi sanki!