26 Mayıs 2015 Salı

KİSA KİSA

Uzun zamandır yazmamışım bloga. Rutin tez, hocaların tatil havasına girmesi, bitişin yeni öğretim yılı başına sarkması, akıllı tahta semineri, not girişleri, vs.

Arada perşembeden eve gitme ve pazar gecesi dönüş. Minnoş'un sürekli özlemle kolumu, bacağımı öpmeleri:) Bir sürü şey sıkışmışken evde olmak iyi geldi yine. Tayin dönemi de geldi bu arada. 

Anneannemde şimdi de pankreas kanseri şüphesi söz konusu. Zonguldak'ta tetkiklerden sonra netleştirecek durumu. Tabii, özellikle annemi teselli etmek zor. Yaşı kaç olursa olsun, olumsuzluklar yakınlarımızı teğet geçsin, ölümsüzlük ilk bize denk gelsin istiyor insanoğlu içten içe.Umarım iyi haberlerini alırız.


KİSA KİSA

Uzun zamandır yazmamışım bloga. Rutin tez, hocaların tatil havasına girmesi, bitişin yeni öğretim yılı başına sarkması, akıllı tahta semineri, not girişleri, vs.

Arada perşembeden eve gitme ve pazar gecesi dönüş. Minnoş'un sürekli özlemle kolumu, bacağımı öpmeleri:) Bir sürü şey sıkışmışken evde olmak iyi geldi yine. Tayin dönemi de geldi bu arada. 

Anneannemde şimdi de pankreas kanseri şüphesi söz konusu. Zonguldak'ta tetkiklerden sonra netleştirecek durumu. Tabii, özellikle annemi teselli etmek zor. Yaşı kaç olursa olsun, olumsuzluklar yakınlarımızı teğet geçsin, ölümsüzlük ilk bize denk gelsin istiyor insanoğlu içten içe.Umarım iyi haberlerini alırız.


11 Mayıs 2015 Pazartesi

ANI YAKALAMAK

Bu aralar çok konuşur ve şahit olur durumda olduğumuz bir şey var: Her anı fotoğraflayıp an kaydetme sapkınlığı. Sapkınlık diyorum çünkü herhangi bir gösteriyi adam akıllı izlemek ve anın keyfini çıkarmak yerine şipşak fotoğraflamak neyin kaygısı anlamak zor. 

Farkındayım eski zamanlardaki şık şıkıdım giyinip herhangi bir gösteri izleme döneminde olmadığınızın. Bu dönemler, o zamanlardan farklı olacak tabii ama daha baştan uyarı yapılmasına rağmen nedir kaçamak kaçamak telefonları çıkarıp flaş patlatmak?! Opera ve bale seyircisi seçkindir falan diye kandırmacaya da gerek yok. Daha geçen gün önümüzde oturan genç, sahneye sadece foto ve kamera çekimi için baktı üç saat içinde. Sözde, para verip bir sanatsal etkinliğe katıldı ama sorsak tek sahneyi hatırlamaz.Abartısız durum bu! Ama bütün bunlara rağmen çektiklerini sosyal medyaya yüklemekten geri kalmadı. O an orada, "şimdi ve burada"yı yaşamaktan uzak, sadece fiziken olmanın, ona buna sözüm ona sanatsever görünmenin ne anlamı var? Git evinde otur, Survivor izle, olmayan karizman çizilmez be adam!

ANI YAKALAMAK

Bu aralar çok konuşur ve şahit olur durumda olduğumuz bir şey var: Her anı fotoğraflayıp an kaydetme sapkınlığı. Sapkınlık diyorum çünkü herhangi bir gösteriyi adam akıllı izlemek ve anın keyfini çıkarmak yerine şipşak fotoğraflamak neyin kaygısı anlamak zor. 

Farkındayım eski zamanlardaki şık şıkıdım giyinip herhangi bir gösteri izleme döneminde olmadığınızın. Bu dönemler, o zamanlardan farklı olacak tabii ama daha baştan uyarı yapılmasına rağmen nedir kaçamak kaçamak telefonları çıkarıp flaş patlatmak?! Opera ve bale seyircisi seçkindir falan diye kandırmacaya da gerek yok. Daha geçen gün önümüzde oturan genç, sahneye sadece foto ve kamera çekimi için baktı üç saat içinde. Sözde, para verip bir sanatsal etkinliğe katıldı ama sorsak tek sahneyi hatırlamaz.Abartısız durum bu! Ama bütün bunlara rağmen çektiklerini sosyal medyaya yüklemekten geri kalmadı. O an orada, "şimdi ve burada"yı yaşamaktan uzak, sadece fiziken olmanın, ona buna sözüm ona sanatsever görünmenin ne anlamı var? Git evinde otur, Survivor izle, olmayan karizman çizilmez be adam!

10 Mayıs 2015 Pazar

COŞKUSUZ KUTLAMA

Anne olan, olmak isteyen, olmamayı tercih eden ve annesi olan her kadının yani içinde anneye dair cümle barındıran herkesin günü kutlu olsun. Adettem ya kutlamak, öyle olsun! 

Annesine tüm yıl kan kusturan, yıl boyu görüşmeyenler için bir vesile olacaksa olsun bugün, yoksa zaten hediye almak, arayıp sormak, görüşmek için bahaneye ihtiyaç duymayanlara yılın diğer günlerine ek bir özel gün bugün. 
Bu yüzden, henüz tren kaçmadan, onlar hayattayken bir vesileye ihtiyaç duymadan iletişimi güzelleştirmenin yolları bulunmalı her iki taraf için de. Aksi takdirde vicdanlar iyi anne ve çocuk olabildiğimize dair sorgulamalarla dolar, tabii o becerimiz varsa!

Annesi hala hayatta ve mesafelere rağmen yakınında olan şanslardanım. Sivri dilime rağmen bu böyle:) Hatta ve neyse ki onun da annesi, anneannem de hayatta. Bugün birlikteler hatta:) Annesini çok küçükken kaybetmiş, üstüne anne olarak evlat acısı da yaşamış olan anneannemle. Alzheimer başlangıcı teşhisi konulduğunu iki gün önce öğrendiğim ve hatırladığı son anneler günü bu olmamasını umduğum annesiyle yani. O yüzden bir garibim bugün. 

NOT: Afişteki orijinal adı Still Alice olan, J. Moore'a En İyi Kadın Oyuncu Oscarı kazandıran film Alzheimerin bir türü olan genetik Alzheimer ile ilgili. Geçenlerde izlemiştim. 

COŞKUSUZ KUTLAMA

Anne olan, olmak isteyen, olmamayı tercih eden ve annesi olan her kadının yani içinde anneye dair cümle barındıran herkesin günü kutlu olsun. Adettem ya kutlamak, öyle olsun! 

Annesine tüm yıl kan kusturan, yıl boyu görüşmeyenler için bir vesile olacaksa olsun bugün, yoksa zaten hediye almak, arayıp sormak, görüşmek için bahaneye ihtiyaç duymayanlara yılın diğer günlerine ek bir özel gün bugün. 
Bu yüzden, henüz tren kaçmadan, onlar hayattayken bir vesileye ihtiyaç duymadan iletişimi güzelleştirmenin yolları bulunmalı her iki taraf için de. Aksi takdirde vicdanlar iyi anne ve çocuk olabildiğimize dair sorgulamalarla dolar, tabii o becerimiz varsa!

Annesi hala hayatta ve mesafelere rağmen yakınında olan şanslardanım. Sivri dilime rağmen bu böyle:) Hatta ve neyse ki onun da annesi, anneannem de hayatta. Bugün birlikteler hatta:) Annesini çok küçükken kaybetmiş, üstüne anne olarak evlat acısı da yaşamış olan anneannemle. Alzheimer başlangıcı teşhisi konulduğunu iki gün önce öğrendiğim ve hatırladığı son anneler günü bu olmamasını umduğum annesiyle yani. O yüzden bir garibim bugün. 

NOT: Afişteki orijinal adı Still Alice olan, J. Moore'a En İyi Kadın Oyuncu Oscarı kazandıran film Alzheimerin bir türü olan genetik Alzheimer ile ilgili. Geçenlerde izlemiştim. 

8 Mayıs 2015 Cuma

HAREKETLİ GÜNLER

Bugun hava azıcık puslu olsa da, bahar tam gelemeden yaz da dilini çıkardı buralarda. Ortamda da bir şenlik görülmeye değer!

Görülmeye değer gerçekten. Hem de kelimenin tam anlamıyla! Bir yandan Opera ve Bale Günleri, bir yandan Film Festivali. Haftalar öncesinden gidip gitmeye gönüllü olanların biletini de aldığım, operaların ilki (Puritani) Çarşamba günüydü, yarın sıra balede. Film festivali sona ermeden tek bir film (Güeros) izleyebildim okul çıkışı. 

Bir yandan tezde analizler, bulgular ve tartışma kısımları, bir yandan okulda sınav analizleri, yarın veli toplantısı ve hatta kışın evlerine kapanan arkadaşlarımın dışarı çıkma planları, bebek görmeye gitmeler. Acayip hareketli günler yine. Organize olmayı başarınca hepsi oluyor. Olup olamadığımı bu hafta sonu tezle* ilgili bitirmem gereken işleri yapıp yapmamam belirleyecek.

 *Geçen hafta veri setindeki aksiliklere (Murphy!) rağmen yaptım bir şeyler gönderdim. İçime daha çok sinen bir şeyler yazabilmek için bu hafta yüz yüze görüşmemizi ertelememizi istedim tez hocamdan. Çok özel bir tez yazdığımı, iyi niyet ve çabamı bildiğini yazmış:)Gerçekten minnettarım. Her öğrenci bu gaza ihtiyaç duyuyor zaman zaman. Açık iletişimle ilişkimiz bu kıvama geldi. Daha önceki maceralarımızı biliyorsunuz:)

HAREKETLİ GÜNLER

Bugun hava azıcık puslu olsa da, bahar tam gelemeden yaz da dilini çıkardı buralarda. Ortamda da bir şenlik görülmeye değer!

Görülmeye değer gerçekten. Hem de kelimenin tam anlamıyla! Bir yandan Opera ve Bale Günleri, bir yandan Film Festivali. Haftalar öncesinden gidip gitmeye gönüllü olanların biletini de aldığım, operaların ilki (Puritani) Çarşamba günüydü, yarın sıra balede. Film festivali sona ermeden tek bir film (Güeros) izleyebildim okul çıkışı. 

Bir yandan tezde analizler, bulgular ve tartışma kısımları, bir yandan okulda sınav analizleri, yarın veli toplantısı ve hatta kışın evlerine kapanan arkadaşlarımın dışarı çıkma planları, bebek görmeye gitmeler. Acayip hareketli günler yine. Organize olmayı başarınca hepsi oluyor. Olup olamadığımı bu hafta sonu tezle* ilgili bitirmem gereken işleri yapıp yapmamam belirleyecek.

 *Geçen hafta veri setindeki aksiliklere (Murphy!) rağmen yaptım bir şeyler gönderdim. İçime daha çok sinen bir şeyler yazabilmek için bu hafta yüz yüze görüşmemizi ertelememizi istedim tez hocamdan. Çok özel bir tez yazdığımı, iyi niyet ve çabamı bildiğini yazmış:)Gerçekten minnettarım. Her öğrenci bu gaza ihtiyaç duyuyor zaman zaman. Açık iletişimle ilişkimiz bu kıvama geldi. Daha önceki maceralarımızı biliyorsunuz:)

29 Nisan 2015 Çarşamba

KULİSLER

Çarşambaları toplam 10 saat derse giriyorum, dolayısıyla öğle paydosu hariç molasız gün daha başlarken yorgun ve bıkkın olabiliyorum. Daha sabah okula vardığımda, aynı zamanda çocuklarının tepemde boza pişirdiği ve bu nedenle bana mahçup olduğunu da söyleyen üst kat komşum olan müdür yardımcımız, arada görüşmek istediğini söyledi. Arada boşluğun yok ya, çok önemliyse söyleyebileceğini ilettim. Bir gizem, bir gizem, sormayın! Sonra odasında konuşmak istedi.

Neyse, gittim bir ara. Kendi odasi doluydu, müdürün odasına geçtik. Aklımda bir sorun olduğuna dair fikirler oluşmaya başladı. Karşılıklı oturduk. Araştırmalarına göre sendikalı olmadığımı gördüğünü, Eğitim Bir-Sen'e (hükümet yanlısı sendika olur kendileri!) üye  olmayı düşünüp düşünmeyecegimi sordu. Adama tüm sendikaların politika yaptıklarına inandığımı, Tabibler Odası gibi bir birlik olsa ona katılabileceğimi söyledim.

10 günlüğüne üye olup ayrılsam olmaz mı diye sordu hu kez. Açık iletişim yanlısıyım ya, bir sendikaya üye olmayı düşünseydim bile son seçeneğinin bu olacağını söyleyiverdim. Bu durumlarda kıvıramiyorum ben. O lafı söyledim, hala arkamdan düşünüp düşünmeyecegimi sordu. O kadar önemli ki kelle hesabı, kişilerin ne düşündüğü ve değer yargıları önemli değil. Sırf sendikalara olan inançsızlığımdan nöbetten yırtmak adına bile bir sendikaya üye olmadım. Oturup düşünebilseler "Bu mazoşist mi hala nöbet tutuyor?" diye kulis yapmaya kalkmazlar ama yok!

KULİSLER

Çarşambaları toplam 10 saat derse giriyorum, dolayısıyla öğle paydosu hariç molasız gün daha başlarken yorgun ve bıkkın olabiliyorum. Daha sabah okula vardığımda, aynı zamanda çocuklarının tepemde boza pişirdiği ve bu nedenle bana mahçup olduğunu da söyleyen üst kat komşum olan müdür yardımcımız, arada görüşmek istediğini söyledi. Arada boşluğun yok ya, çok önemliyse söyleyebileceğini ilettim. Bir gizem, bir gizem, sormayın! Sonra odasında konuşmak istedi.

Neyse, gittim bir ara. Kendi odasi doluydu, müdürün odasına geçtik. Aklımda bir sorun olduğuna dair fikirler oluşmaya başladı. Karşılıklı oturduk. Araştırmalarına göre sendikalı olmadığımı gördüğünü, Eğitim Bir-Sen'e (hükümet yanlısı sendika olur kendileri!) üye  olmayı düşünüp düşünmeyecegimi sordu. Adama tüm sendikaların politika yaptıklarına inandığımı, Tabibler Odası gibi bir birlik olsa ona katılabileceğimi söyledim.

10 günlüğüne üye olup ayrılsam olmaz mı diye sordu hu kez. Açık iletişim yanlısıyım ya, bir sendikaya üye olmayı düşünseydim bile son seçeneğinin bu olacağını söyleyiverdim. Bu durumlarda kıvıramiyorum ben. O lafı söyledim, hala arkamdan düşünüp düşünmeyecegimi sordu. O kadar önemli ki kelle hesabı, kişilerin ne düşündüğü ve değer yargıları önemli değil. Sırf sendikalara olan inançsızlığımdan nöbetten yırtmak adına bile bir sendikaya üye olmadım. Oturup düşünebilseler "Bu mazoşist mi hala nöbet tutuyor?" diye kulis yapmaya kalkmazlar ama yok!