TÜRKİYE etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
TÜRKİYE etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster

23 Ekim 2016 Pazar

İÇİMİZDEKİ ÇOCUK

Sadece üzülmek, isyan etmek ya da bilumum olumsuz duygu ve düşünceye boğulmak bu kez de bir işe yaramayacak. Caydırıcı cezalar ve uygun tedaviler devreye konmadığı sürece, bir gün Manisa başka bir gün farklı bir köşeden almaya devam.edeceğiz istismar ve cinayet haberlerini.

İncinen her çocukla beraber, geleceğe umutla bakan içimizdeki çocuklar da kırılıp dökülmeye ve sonunda ne yazık ki ölmeye mahkum :(


İÇİMİZDEKİ ÇOCUK

Sadece üzülmek, isyan etmek ya da bilumum olumsuz duygu ve düşünceye boğulmak bu kez de bir işe yaramayacak. Caydırıcı cezalar ve uygun tedaviler devreye konmadığı sürece, bir gün Manisa başka bir gün farklı bir köşeden almaya devam.edeceğiz istismar ve cinayet haberlerini.

İncinen her çocukla beraber, geleceğe umutla bakan içimizdeki çocuklar da kırılıp dökülmeye ve sonunda ne yazık ki ölmeye mahkum :(


21 Eylül 2016 Çarşamba

OKUL.BAHÇESİNDE GEZİNİRKEN...

Ayhan Sicimoğlu, kalabalık olduğumuza dikkat çekmiş, ülkece daha az ürer ve daha nitelikli insan gücüne sahip olursak AB üyesi olabileceğimizden dem vurmuş, Sabah gazetesi köşe yazarı Yüksel Aytuğ da bunu Gaf Kürsüsü'ne koymuş.

Bu ülkenin yüzde bilmem kaçı aptal, çobanla oyum eşit olmasın vs. belki sert ve biraz elitist söylemler ama çooook uzun zaman öğrenciydim ve uzun sayılabilecek bir zamandır da öğretmen olarak maalesef ben de her gelen kuşağın sözleşmişcesine bir öncekini arattığına şahit oluyorum. Amaç sadece diploma vermek olunca, dünün ilkokul mezunu bugünün lise mezunundan çok şey biliyor. Bugünkü onca teknolojiye rağmen, ansiklopedi kuşağı araştırmaya daha yatkınmış sanki bu nesilden.

 Sürekli çocuğunun hiperaktif olduğunu söyleyen, tanı konulduğu halde ilaç kullanmadığını ekleyen veli dolu etrafımda. Hiperaktivite, büyüyünce pıtırak gibi açılacak zehir gibi beyinlerin önündeki tek engel onlara kalırsa. Oysa, uzman olmayan bir gözün bile anlayabileceği donuk zeka çocuklar, uzmanlara göreyse eğitilebilir ya da öğretilebilir geri zekalı kategorisinde.

Bugün bahçede nöbetçiydim ve bir yandan oynayan çocukları, davranışlarını, tepkilerini, konuşmalarını daha çok gözlemleme şansım oldu. Toplu sosyal labaratuvar bir nevi. Daha 2. sınıftaki çocuğuna 1. sınıftaki kardeşini emanet eden, sabahçı cocuğu akşam 18.30'a kadar okulda kardeş bekleme görevi veren ebeveynler vardı. "Biz doğuralım, nasılsa çocuklar birbirini büyütür. " kafası.  Batıdaki ve merkez bir okulda durum böyle, düşünün ötesini!

Fazla ahkam kestim, farkındayım ama canım sıkılıyor eğitimin içinin boşalmasına, cehaletin prim yapmasına, öğrenme güçlüğü olan çocuğa yapılan normal dayatmasına da!

OKUL.BAHÇESİNDE GEZİNİRKEN...

Ayhan Sicimoğlu, kalabalık olduğumuza dikkat çekmiş, ülkece daha az ürer ve daha nitelikli insan gücüne sahip olursak AB üyesi olabileceğimizden dem vurmuş, Sabah gazetesi köşe yazarı Yüksel Aytuğ da bunu Gaf Kürsüsü'ne koymuş.

Bu ülkenin yüzde bilmem kaçı aptal, çobanla oyum eşit olmasın vs. belki sert ve biraz elitist söylemler ama çooook uzun zaman öğrenciydim ve uzun sayılabilecek bir zamandır da öğretmen olarak maalesef ben de her gelen kuşağın sözleşmişcesine bir öncekini arattığına şahit oluyorum. Amaç sadece diploma vermek olunca, dünün ilkokul mezunu bugünün lise mezunundan çok şey biliyor. Bugünkü onca teknolojiye rağmen, ansiklopedi kuşağı araştırmaya daha yatkınmış sanki bu nesilden.

 Sürekli çocuğunun hiperaktif olduğunu söyleyen, tanı konulduğu halde ilaç kullanmadığını ekleyen veli dolu etrafımda. Hiperaktivite, büyüyünce pıtırak gibi açılacak zehir gibi beyinlerin önündeki tek engel onlara kalırsa. Oysa, uzman olmayan bir gözün bile anlayabileceği donuk zeka çocuklar, uzmanlara göreyse eğitilebilir ya da öğretilebilir geri zekalı kategorisinde.

Bugün bahçede nöbetçiydim ve bir yandan oynayan çocukları, davranışlarını, tepkilerini, konuşmalarını daha çok gözlemleme şansım oldu. Toplu sosyal labaratuvar bir nevi. Daha 2. sınıftaki çocuğuna 1. sınıftaki kardeşini emanet eden, sabahçı cocuğu akşam 18.30'a kadar okulda kardeş bekleme görevi veren ebeveynler vardı. "Biz doğuralım, nasılsa çocuklar birbirini büyütür. " kafası.  Batıdaki ve merkez bir okulda durum böyle, düşünün ötesini!

Fazla ahkam kestim, farkındayım ama canım sıkılıyor eğitimin içinin boşalmasına, cehaletin prim yapmasına, öğrenme güçlüğü olan çocuğa yapılan normal dayatmasına da!

17 Eylül 2016 Cumartesi

ÖLÜ SÖVÜCÜLER

Tarık Akan öldükten sonra yine bir grup ortaya çıktı zaman zaman hortlayan, bazen sesi soluğu çıkmayan. Yaşar Nuri Öztürk, Levent Kırca, Vedat Türkali gibi isimler de onların gözüyle zındık, kafir, inançsız, ateist, dinsiz yani kendileri ile aynı pencereden bakmayan herkes gibi kara listede.

Cennetin anahtarını çoktan elinde sanan, " O cennetlik, o kesin cehennemlik" diye insanları kategorize eden, bunu din uğruna yaptığını savunup aymazca şirk koşan cahil takımı, bağnazlar bunlar. Kendı dünyası için de, aynı havayı solumak zorunda kalanlar için de dehşet ve ibret verici varlıkları.

Ürküyorum, iğreniyorum ve acıyorum!


ÖLÜ SÖVÜCÜLER

Tarık Akan öldükten sonra yine bir grup ortaya çıktı zaman zaman hortlayan, bazen sesi soluğu çıkmayan. Yaşar Nuri Öztürk, Levent Kırca, Vedat Türkali gibi isimler de onların gözüyle zındık, kafir, inançsız, ateist, dinsiz yani kendileri ile aynı pencereden bakmayan herkes gibi kara listede.

Cennetin anahtarını çoktan elinde sanan, " O cennetlik, o kesin cehennemlik" diye insanları kategorize eden, bunu din uğruna yaptığını savunup aymazca şirk koşan cahil takımı, bağnazlar bunlar. Kendı dünyası için de, aynı havayı solumak zorunda kalanlar için de dehşet ve ibret verici varlıkları.

Ürküyorum, iğreniyorum ve acıyorum!


14 Eylül 2016 Çarşamba

AT İZİ, İT İZİ

Politika yazmayı, yapmayı, izlemeyi, dinlemeyi sevmem ama bu ülkede kaçmayı başar, yok mümkün değil!

Eylül başında ihraç listeleri yayınlanmaya başlandı. Üniversiteler ve MEB ilgi alanım malum, baktım meraktan. Eleme kriterlerinde bir yamukluk var sanki. Gerçekten adı listede olan, işinden atılan, adı karalanan nasıl aklanır ya da aklanır mı şüpheliyim. Çevremde tanıdıklarını listede görüp dehşete düşenler var, kayyum sonrası işe alındığı halde koleji kapatılıp lisansı iptal olan da var mesela.

Listede, İstanbul'da görev yaparken bir süre aynı okulda çalıştığım bir öğretmen var ki, şaşkınım. Aynı dönemde Anadolu Lisesi öğretmeni olmak sınava tabii idi ve ikimiz de kazanıp atladığımız okullarda norm fazlası olmuştuk gitmeden. Sonra bize yeni bir okul seçme şansı verildi hata onlarda olduğu için ve puanlara dayalı tercih yaptık. Benim puanım ondan 1 puan fazla olduğu için onun da istediği okula ben gittim. Hatta orayı tercih etmememi dilemişti. 

İşin komiği ve garibi, 3 İngilizce kadrosu boş olan Kağıthane Anadolu Lisesi'ne hiçbirimiz atanmadık çünkü orası torpilli görevlerdirme öğretmenlere ayrılmıştı, kadrolu almamışlardı. Zaten sonra tüm Anadolu türü okullara sınavsız herkes atadı bu hükümet ve bildiğiniz gibi bir Anadolu Lisesi'nde değilim şu an. Zaten en fazla Anadolu Teknik Lisesi oldu sınavımın faydası. 

Neyse konuyu dağıtmadan öze geleyim. Şimdi bu öğretmenin güçlü bağlantıları olsa önce benim önüme geçmez miydi? Sendikalı bile değilim ve arkam da yok. Ya gerçekten bağlantısı yok ya da o kadar güçlü değiller. Kafam karıştı benim, at izleri de it izlerine karıştı galiba bu süreçte. Galiba fazla galiba!

AT İZİ, İT İZİ

Politika yazmayı, yapmayı, izlemeyi, dinlemeyi sevmem ama bu ülkede kaçmayı başar, yok mümkün değil!

Eylül başında ihraç listeleri yayınlanmaya başlandı. Üniversiteler ve MEB ilgi alanım malum, baktım meraktan. Eleme kriterlerinde bir yamukluk var sanki. Gerçekten adı listede olan, işinden atılan, adı karalanan nasıl aklanır ya da aklanır mı şüpheliyim. Çevremde tanıdıklarını listede görüp dehşete düşenler var, kayyum sonrası işe alındığı halde koleji kapatılıp lisansı iptal olan da var mesela.

Listede, İstanbul'da görev yaparken bir süre aynı okulda çalıştığım bir öğretmen var ki, şaşkınım. Aynı dönemde Anadolu Lisesi öğretmeni olmak sınava tabii idi ve ikimiz de kazanıp atladığımız okullarda norm fazlası olmuştuk gitmeden. Sonra bize yeni bir okul seçme şansı verildi hata onlarda olduğu için ve puanlara dayalı tercih yaptık. Benim puanım ondan 1 puan fazla olduğu için onun da istediği okula ben gittim. Hatta orayı tercih etmememi dilemişti. 

İşin komiği ve garibi, 3 İngilizce kadrosu boş olan Kağıthane Anadolu Lisesi'ne hiçbirimiz atanmadık çünkü orası torpilli görevlerdirme öğretmenlere ayrılmıştı, kadrolu almamışlardı. Zaten sonra tüm Anadolu türü okullara sınavsız herkes atadı bu hükümet ve bildiğiniz gibi bir Anadolu Lisesi'nde değilim şu an. Zaten en fazla Anadolu Teknik Lisesi oldu sınavımın faydası. 

Neyse konuyu dağıtmadan öze geleyim. Şimdi bu öğretmenin güçlü bağlantıları olsa önce benim önüme geçmez miydi? Sendikalı bile değilim ve arkam da yok. Ya gerçekten bağlantısı yok ya da o kadar güçlü değiller. Kafam karıştı benim, at izleri de it izlerine karıştı galiba bu süreçte. Galiba fazla galiba!

4 Eylül 2016 Pazar

YAPMAYIP YIKARKEN...

Fotoğrafta gördüğünüz yıkıntı, ilkokul yıllarımı geçirdiğim okuldan geriye kalanlar :(

Babamın, kardeşlerimin ve aileden pek çok kişinin okuluydu. Yaş almış insanların sevdiği, değer verdiği, alıştığı şeyler zamanla ellerinden kayar gider ya, öyle bir burukluk çöktü içime. Kardeşim "Bilseydik Minnoş'a gösterirdik bizim okulumuz diye" deyince daha da fazla buruldum.

Yapmayıp yıkan, kuşaklar arası dağlar yaratan zihniyetimize yine kırgın ve kızgınım. İyiye odaklanmak ne zor buralarda!

YAPMAYIP YIKARKEN...

Fotoğrafta gördüğünüz yıkıntı, ilkokul yıllarımı geçirdiğim okuldan geriye kalanlar :(

Babamın, kardeşlerimin ve aileden pek çok kişinin okuluydu. Yaş almış insanların sevdiği, değer verdiği, alıştığı şeyler zamanla ellerinden kayar gider ya, öyle bir burukluk çöktü içime. Kardeşim "Bilseydik Minnoş'a gösterirdik bizim okulumuz diye" deyince daha da fazla buruldum.

Yapmayıp yıkan, kuşaklar arası dağlar yaratan zihniyetimize yine kırgın ve kızgınım. İyiye odaklanmak ne zor buralarda!

28 Ağustos 2016 Pazar

BİR BEBEĞİN ÖLÜMÜ YÜREK FERAHLATIR MI?

Bir bebeğin ölümü yürek ferahlatır mı?

Normal şartlarda bu soruya "evet" yanıtı veren insan, insan değildir değil mi? O kadar anormal ki artık yaşananlar, cinsel saldırıya uğrayan bebeciğin artık bu vahşilerle aynı havayı solumayacak olması bile yüreğimize su serpebiliyor. Travma ile başlayan hayat ne kadar normal olurduyu düşünmek zorunda kalmamak, sapığın ilk afla çıkıp yeniden dadanma ihtimalini es geçebilmek, vb. sonsuz olumsuz seçenek!

O kadar sıyırdı ki bu ülke kafayı, bir bebeğin ölümünden onun kurtuluşu olarak ferahlık duyabiliyoruz. Çoğul konuşmayayım peki, bende durum bu ve böyle düşünmekten ürküyorum utançla karışık.

BİR BEBEĞİN ÖLÜMÜ YÜREK FERAHLATIR MI?

Bir bebeğin ölümü yürek ferahlatır mı?

Normal şartlarda bu soruya "evet" yanıtı veren insan, insan değildir değil mi? O kadar anormal ki artık yaşananlar, cinsel saldırıya uğrayan bebeciğin artık bu vahşilerle aynı havayı solumayacak olması bile yüreğimize su serpebiliyor. Travma ile başlayan hayat ne kadar normal olurduyu düşünmek zorunda kalmamak, sapığın ilk afla çıkıp yeniden dadanma ihtimalini es geçebilmek, vb. sonsuz olumsuz seçenek!

O kadar sıyırdı ki bu ülke kafayı, bir bebeğin ölümünden onun kurtuluşu olarak ferahlık duyabiliyoruz. Çoğul konuşmayayım peki, bende durum bu ve böyle düşünmekten ürküyorum utançla karışık.

22 Temmuz 2016 Cuma

KARA DELİK

"Oraya mı kaçsam, buraya mı?", " Bu ülkede yaşanmaz, gitmeli!" gibi söylemlerde bulunmak sinirime dokunuyor benim. İnsanların gelecek için, çocuklar için, ülke için endişelenmesi için çok haklı gerekçeleri var ama kaçıp gitmek, buraları istemediğin zihniyetlere bırakmak, kendimi kurtarayım yeter diye düşünmek fazla bencillik değil mi?

İşte Münih de bugün bir yara aldı, geçen Nice'in aldığı gibi. O zaman bugünden itibaren onlar da mı kaçacak delik arayacak?

Sessiz durmamak, düzenin adamı olmamak ya da yapabilecek her ne varsa...

Kaçmaktan bahsediyorsak, insanlık değişmedikçe hangi deliğe kaçsak halimiz değişmeyecek. Uzayda bir kara delik bulup sığınmak dışında insanın gazabından kaçacak bir başka delik yok!!!

KARA DELİK

"Oraya mı kaçsam, buraya mı?", " Bu ülkede yaşanmaz, gitmeli!" gibi söylemlerde bulunmak sinirime dokunuyor benim. İnsanların gelecek için, çocuklar için, ülke için endişelenmesi için çok haklı gerekçeleri var ama kaçıp gitmek, buraları istemediğin zihniyetlere bırakmak, kendimi kurtarayım yeter diye düşünmek fazla bencillik değil mi?

İşte Münih de bugün bir yara aldı, geçen Nice'in aldığı gibi. O zaman bugünden itibaren onlar da mı kaçacak delik arayacak?

Sessiz durmamak, düzenin adamı olmamak ya da yapabilecek her ne varsa...

Kaçmaktan bahsediyorsak, insanlık değişmedikçe hangi deliğe kaçsak halimiz değişmeyecek. Uzayda bir kara delik bulup sığınmak dışında insanın gazabından kaçacak bir başka delik yok!!!

16 Temmuz 2016 Cumartesi

ÇEMBER

Dün gece, hayatlarında birkaç darbe yaşamış ebeveynimden farklı bir ruh hali içinde oldum haberi ilk duyduğumda. Aklımdan bir an için " Gitsinler de nasıl olursa olsun!" geçti yalan yok. Demokrasi, bu yolla gitmesin tabii, herkes sandıkla gidecekse gitsin.

1980 darbesine İstanbul'da doktor muayenesine gitmiş, buraya geri dönmeye çalışırken yakalanmışız. Yaş itibariyle hatırlamadığım ama darbe ile ilgili tek anım bu benim. Sokağa çıkma yasağı, eve dönememek, dün trafikte kalanlar gibi dönebileceğinden emin olamamak, evde ekmek kalıp kalmadığına takılmak gibi insani boyut bence vahim olan. Yoksa, bu girişimi kimler çıkardı, düzmece miydi, madem demokrasiyi savunmaya gittin meydana cihada gidermiş gibi ezan okumak niye, üst üste dizi tekrarı yayınlayan hükümet kanalı Atv neden habere geçmek için bu kadar çok bekledi, bu olaydan da kahramanlık destanı çıkaracak mı yine baştaki gibi soruların yanıtları, gündelik yaşam dertleri arasında boğulmaya mahkum.

Çemberin içinde de, dışında da olamayan, üstüne basmaktan korkanları da gösteriyor bu gibi olaylar.  Her patlama haberi sonrasında korkup kendini eve hapsetmeyi seçen bir arkadaşıma İstanbul'da olup olmadığını sordum,, bir gece önce yoldaydı çünkü. Cevap, "Buradan yazışmayalım." oldu. Kişisel yazışmalar bile ürkek, başına bir şey gelir paranoyasıyla sarılmış. Bu girişime ya da bu hükümetin icraatlerine karşı genel olarak  yapılan bu, sus, sin ve bekle!

ÇEMBER

Dün gece, hayatlarında birkaç darbe yaşamış ebeveynimden farklı bir ruh hali içinde oldum haberi ilk duyduğumda. Aklımdan bir an için " Gitsinler de nasıl olursa olsun!" geçti yalan yok. Demokrasi, bu yolla gitmesin tabii, herkes sandıkla gidecekse gitsin.

1980 darbesine İstanbul'da doktor muayenesine gitmiş, buraya geri dönmeye çalışırken yakalanmışız. Yaş itibariyle hatırlamadığım ama darbe ile ilgili tek anım bu benim. Sokağa çıkma yasağı, eve dönememek, dün trafikte kalanlar gibi dönebileceğinden emin olamamak, evde ekmek kalıp kalmadığına takılmak gibi insani boyut bence vahim olan. Yoksa, bu girişimi kimler çıkardı, düzmece miydi, madem demokrasiyi savunmaya gittin meydana cihada gidermiş gibi ezan okumak niye, üst üste dizi tekrarı yayınlayan hükümet kanalı Atv neden habere geçmek için bu kadar çok bekledi, bu olaydan da kahramanlık destanı çıkaracak mı yine baştaki gibi soruların yanıtları, gündelik yaşam dertleri arasında boğulmaya mahkum.

Çemberin içinde de, dışında da olamayan, üstüne basmaktan korkanları da gösteriyor bu gibi olaylar.  Her patlama haberi sonrasında korkup kendini eve hapsetmeyi seçen bir arkadaşıma İstanbul'da olup olmadığını sordum,, bir gece önce yoldaydı çünkü. Cevap, "Buradan yazışmayalım." oldu. Kişisel yazışmalar bile ürkek, başına bir şey gelir paranoyasıyla sarılmış. Bu girişime ya da bu hükümetin icraatlerine karşı genel olarak  yapılan bu, sus, sin ve bekle!

26 Mart 2016 Cumartesi

BİR İLERİ, BİR GERİ...

Bir ileri, bir geri. Bir ileri, bir geri. Bir ileri, bir geri...

Daha biz çocukken, "Bu yıl son, artık yaz saati uygulaması yapılmayacak." açıklamaları yapılırdı. Kaç iktidar, kaç yıl geçti. Durum değişmedi.

Ülkenin hali gibi bir ileri, bir geri...
Size de öyle gelmedi mi?

Yarın sınav görevim var, ayrı bir gerginim. Yoksa bana mı öyle geldi ülke ve saat ilişkisi???

BİR İLERİ, BİR GERİ...

Bir ileri, bir geri. Bir ileri, bir geri. Bir ileri, bir geri...

Daha biz çocukken, "Bu yıl son, artık yaz saati uygulaması yapılmayacak." açıklamaları yapılırdı. Kaç iktidar, kaç yıl geçti. Durum değişmedi.

Ülkenin hali gibi bir ileri, bir geri...
Size de öyle gelmedi mi?

Yarın sınav görevim var, ayrı bir gerginim. Yoksa bana mı öyle geldi ülke ve saat ilişkisi???

19 Şubat 2016 Cuma

RESMİN GÖRÜNMEYEN KISMI

Okuldaki öğretmenlerden birinin ablası sivil memur olarak askeriyede çalışıyormuş. Ankara'da bombalı saldırının olduğu yerde hem de. Bize medya aracılığıyla aktarılandan çok daha fazla sivilin, kreş çıkışı çocuklarını almaya gelenlerin ve çocukların da sayıya dahil edilmediğini söyledi bugün.

İstediğin kadar resmi yasak koy, bir şekilde canı yanan insanlar birbirinden ve olaydan haberdar ediyor başkalarını da!

Resmi kanallar resmin istedikleri kısmını görmemizi istese de, gerçekler böyle görünür olabiliyor. Kimden koruyorlarsa bizi, acaba kendilerinden mi???

RESMİN GÖRÜNMEYEN KISMI

Okuldaki öğretmenlerden birinin ablası sivil memur olarak askeriyede çalışıyormuş. Ankara'da bombalı saldırının olduğu yerde hem de. Bize medya aracılığıyla aktarılandan çok daha fazla sivilin, kreş çıkışı çocuklarını almaya gelenlerin ve çocukların da sayıya dahil edilmediğini söyledi bugün.

İstediğin kadar resmi yasak koy, bir şekilde canı yanan insanlar birbirinden ve olaydan haberdar ediyor başkalarını da!

Resmi kanallar resmin istedikleri kısmını görmemizi istese de, gerçekler böyle görünür olabiliyor. Kimden koruyorlarsa bizi, acaba kendilerinden mi???