RENK etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
RENK etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster

7 Ağustos 2015 Cuma

OLUMLAMA

Ne zaman bloga yazmaya yeltensem, anneannemden, hissettiklerimden yazmaya, ülke genelinde yaşadığımız günlere dair yazmaya teşneyim. Hep ölüm, acı, mutsuzluk, özlem, hastalık, görevler, kötü insanlar yok neyse ki hayatta. Bunu hatırlamak, daha doğrusu kendime de hatırlatmak için yazıya dökmek istedim bu cümleleri.

GÜZEL ŞEYLER, İYİ İNSANLAR,  OLUMLU DÜŞÜNCELER, KÜÇÜK MUTLULUK ANLARI DA VAR HERŞEYE RAĞMEN. İYİ Kİ VAR!


OLUMLAMA

Ne zaman bloga yazmaya yeltensem, anneannemden, hissettiklerimden yazmaya, ülke genelinde yaşadığımız günlere dair yazmaya teşneyim. Hep ölüm, acı, mutsuzluk, özlem, hastalık, görevler, kötü insanlar yok neyse ki hayatta. Bunu hatırlamak, daha doğrusu kendime de hatırlatmak için yazıya dökmek istedim bu cümleleri.

GÜZEL ŞEYLER, İYİ İNSANLAR,  OLUMLU DÜŞÜNCELER, KÜÇÜK MUTLULUK ANLARI DA VAR HERŞEYE RAĞMEN. İYİ Kİ VAR!


19 Nisan 2015 Pazar

GÜVERCİNKA

Havaların güzelleştiğinin pek çok belirtisi var.  Ağaçların çiçeklenmesi, börtü böcek, vs. Benim için en belirgin alamet-i farika balkonun dört bir tarafına itinayla pisleten güvercinler:)

11 yıl önce doğudan Ankara'ya öğrenim durumu özründen tayinim çıkıp taşındığım zaman, dairemin balkonu aylarca boş kalmışlıkla karla karışık güvercin pisliği ve ölüsü ile kaplıydı da, önce mala falan satın alıp kendim temizlemeye girişmiş, midem kaldırmayinca parayla temizletmiştim. Havalar güzellesince de, sil baştan yeni kuluçka girişimleri ve pislenen balkon. Salon camına vurdukları gagalar...

Şimdi yine glu glu sesleri ve güvercin pislikleri dolu etraf. Tiksiniyorum bazen temizlerken. Yok, çamaşır suyundan kacarlar, CD takılınca gelmezler türü önlemlere de başvurmuyorum. Doğa bu, kendi döngüsünde dönüp duruyor, kendi rengini yaratıyor.

GÜVERCİNKA

Havaların güzelleştiğinin pek çok belirtisi var.  Ağaçların çiçeklenmesi, börtü böcek, vs. Benim için en belirgin alamet-i farika balkonun dört bir tarafına itinayla pisleten güvercinler:)

11 yıl önce doğudan Ankara'ya öğrenim durumu özründen tayinim çıkıp taşındığım zaman, dairemin balkonu aylarca boş kalmışlıkla karla karışık güvercin pisliği ve ölüsü ile kaplıydı da, önce mala falan satın alıp kendim temizlemeye girişmiş, midem kaldırmayinca parayla temizletmiştim. Havalar güzellesince de, sil baştan yeni kuluçka girişimleri ve pislenen balkon. Salon camına vurdukları gagalar...

Şimdi yine glu glu sesleri ve güvercin pislikleri dolu etraf. Tiksiniyorum bazen temizlerken. Yok, çamaşır suyundan kacarlar, CD takılınca gelmezler türü önlemlere de başvurmuyorum. Doğa bu, kendi döngüsünde dönüp duruyor, kendi rengini yaratıyor.

30 Mart 2014 Pazar

POZİTİF AYRIMCILIK

Apolitik olmakla suçlanan bir kuşağın çocuğu olarak, ulu orta politika konuşulmasından, fikirlerimizin birilerine dikta edilmesinden oldum olası hoşlanmam. Herkesin oy hakkını sandıkta kullanıp rengini bu şekilde belli etmesinden yanayım.

Malum, bugün ülkemizde yerel seçimler dolayısıyla hareketli saatler yaşanmakta. Ben de, yarın da okulların tatil olmasını fırsat bilip ailemin yanına kaçmak yerine burada kalıp sorumluluğumu yerine getirmeyi seçtim. sorumluluğun olmadığı yerde haktan da bahsedilemeyeceğine inanıyorum çünkü.

Bu kadar girizgahtan sonra sadede gelirsem, özellikle muhtar adayları hakkında afişlerini görmenin ötesinde bir fikrim yoktu ve yolda kafama takılanı uygulamaya karar verdim. "Bir muhtar adayını diğerlerinden farklı kılan ya yaşı, ya cinsiyetidir. Bunca yıl, her koltukta erkekleri gördük de ne oldu?! " diye düşünüp hemcinsimi kayırdım, tek kadın adaya pozitif ayrımcılık yapıverdim. Diğerlerinden daha üstün nitelikli birini sırf kadın diye seçmeye karşıyım ama öbür adaylar da, mahalleliye beyin ameliyatı yapacak değiller bu adaydan farklı olarak sayın okur. Kadın aday seçilirse, umarım kadın duyarlılığını kaybetmez ve "erkek gibi kadın" olmaz.

POZİTİF AYRIMCILIK

Apolitik olmakla suçlanan bir kuşağın çocuğu olarak, ulu orta politika konuşulmasından, fikirlerimizin birilerine dikta edilmesinden oldum olası hoşlanmam. Herkesin oy hakkını sandıkta kullanıp rengini bu şekilde belli etmesinden yanayım.

Malum, bugün ülkemizde yerel seçimler dolayısıyla hareketli saatler yaşanmakta. Ben de, yarın da okulların tatil olmasını fırsat bilip ailemin yanına kaçmak yerine burada kalıp sorumluluğumu yerine getirmeyi seçtim. sorumluluğun olmadığı yerde haktan da bahsedilemeyeceğine inanıyorum çünkü.

Bu kadar girizgahtan sonra sadede gelirsem, özellikle muhtar adayları hakkında afişlerini görmenin ötesinde bir fikrim yoktu ve yolda kafama takılanı uygulamaya karar verdim. "Bir muhtar adayını diğerlerinden farklı kılan ya yaşı, ya cinsiyetidir. Bunca yıl, her koltukta erkekleri gördük de ne oldu?! " diye düşünüp hemcinsimi kayırdım, tek kadın adaya pozitif ayrımcılık yapıverdim. Diğerlerinden daha üstün nitelikli birini sırf kadın diye seçmeye karşıyım ama öbür adaylar da, mahalleliye beyin ameliyatı yapacak değiller bu adaydan farklı olarak sayın okur. Kadın aday seçilirse, umarım kadın duyarlılığını kaybetmez ve "erkek gibi kadın" olmaz.

22 Aralık 2013 Pazar

RÜYADAKİ TAMLAMA: MOR RUGAN TOPUKLU AYAKKABI

Bir rüya gördüğünde bunu başkalarına anlatıp, "Hayırdır inşallah" demesini bekleyenlere, rüya tabiri kitabı alıp hatırladıkları her rüyanın ne anlama geldiğini araştıranlara garip bakmışımdır hep. Rüyaların bir kısmının geleceğe dair işaretler verdiğine, bir kısmının ise günlük hayatta bizi etkisi alan, sorun çıkaran ya da mutluluk veren olayların yansıması olduğuna inanırım. Aldığım eğitim icabı, Sigmund Freud'u da yok saymam ama pek çok insan gibi rüyaları hayatın merkezi yapmayı da benimsemem. 

Bugün nette dolaşırken, gördüğüm ayakkabı fotoları dün gece gördüğüm rüyayı hatırlattı. Sabah kalktığımda esamesi bile olmayan rüya, bir fotoğrafla gün yüzüne çıktı. Hayatı boyunca bir kaç kere topuklu ayakkabı giyen ben (o da zorunluluktan!), mürdüme çalan alçak topuk stiletto mor rugan bir ayakkabıyı  çok ucuza bulduğum için denedim rüyamda. "Pantolonun altına giysem nasıl olur?" diye de sorguladım ayrıca:). Sayfamın renginden de anlaşılacağı üzere moru severim (kendi seçimimizle moraralım!), mürdüm en sevdiğim tonlarındandır, önü kapalı ayakkabı giyerim ama rugan ve topuklu kısmından genelde uzak dururum. Arama motorlarına farklı başlıklar yazıp bunları araştıran birilerinin olup olmadığını araştırmayı da sevdiğimden  ve ilk kez rüyamdaki abukluğu meraktan "rüyada mor topuklu ayakkabı görmek" gibi abuk bir içerik yazıp araştırdım rüyamı. Kıssadan hisse, nereden nereye, asla yapmayacağım dediğimiz şeyleri de yapabiliyoruz bazen:)

RÜYADAKİ TAMLAMA: MOR RUGAN TOPUKLU AYAKKABI

Bir rüya gördüğünde bunu başkalarına anlatıp, "Hayırdır inşallah" demesini bekleyenlere, rüya tabiri kitabı alıp hatırladıkları her rüyanın ne anlama geldiğini araştıranlara garip bakmışımdır hep. Rüyaların bir kısmının geleceğe dair işaretler verdiğine, bir kısmının ise günlük hayatta bizi etkisi alan, sorun çıkaran ya da mutluluk veren olayların yansıması olduğuna inanırım. Aldığım eğitim icabı, Sigmund Freud'u da yok saymam ama pek çok insan gibi rüyaları hayatın merkezi yapmayı da benimsemem. 

Bugün nette dolaşırken, gördüğüm ayakkabı fotoları dün gece gördüğüm rüyayı hatırlattı. Sabah kalktığımda esamesi bile olmayan rüya, bir fotoğrafla gün yüzüne çıktı. Hayatı boyunca bir kaç kere topuklu ayakkabı giyen ben (o da zorunluluktan!), mürdüme çalan alçak topuk stiletto mor rugan bir ayakkabıyı  çok ucuza bulduğum için denedim rüyamda. "Pantolonun altına giysem nasıl olur?" diye de sorguladım ayrıca:). Sayfamın renginden de anlaşılacağı üzere moru severim (kendi seçimimizle moraralım!), mürdüm en sevdiğim tonlarındandır, önü kapalı ayakkabı giyerim ama rugan ve topuklu kısmından genelde uzak dururum. Arama motorlarına farklı başlıklar yazıp bunları araştıran birilerinin olup olmadığını araştırmayı da sevdiğimden  ve ilk kez rüyamdaki abukluğu meraktan "rüyada mor topuklu ayakkabı görmek" gibi abuk bir içerik yazıp araştırdım rüyamı. Kıssadan hisse, nereden nereye, asla yapmayacağım dediğimiz şeyleri de yapabiliyoruz bazen:)

17 Aralık 2013 Salı

RENKLERİN DİLİ:TÜRKÇE


Sararmak, kızarmak, kızarıp bozarmak, alı al moru mor olmak, morarmak, yeşillenmek, kırlaşmak, kül rengine dönmek, kararmak, karalar bağlamak, saçları beyazlamak, ak düşmek ... Durumuzu anlatırken ne kadar da çok- aklıma gelmeyenler de vardır mutlaka!- yararlanıyoruz renklerden. Sıfat olarak kullanmanın yanında fiillerimiz de renklenmiş durumda. Türkçe zaten renkli, lastikli, eğlenceli bir dil. Dilbilimciler tarafından da matematiksel kuralları olduğu ( "Ğ harfi ile başlayan sözcük yoktur" deniyorsa gerçekten yoktur, İngilizce gibi istisnalarla dolu değildir mesela!) için de mükemmel bir dil kabul edilir ayrıca. 
Başka yabancı dilleri öğrendiğinizde aksanınızdan yabancı olduğunuz anlaşılmayabilir ama Türkçe, her zaman kendine aşina olmayanı ele verir, yabancılığınızı yüzünüze vurur. Bu dile tam anlamıyla hakim olabilmek için nüansları (Yeni öneri, "ayrım" mıydı? "Nüans" kadar anlatmıyor derdimizi!) bilmek, dilin renklerine de  halim olmak gerekiyor. Aksi takdirde, renklerin diline, Türkçe'ye  yabancı kalmak işten değil.

DİPNOT/ DERİN NOT: BLOĞUMU DA FAVORİ RENGİMLE RENKLENDİRDİM, MORARDIM:)

RENKLERİN DİLİ:TÜRKÇE


Sararmak, kızarmak, kızarıp bozarmak, alı al moru mor olmak, morarmak, yeşillenmek, kırlaşmak, kül rengine dönmek, kararmak, karalar bağlamak, saçları beyazlamak, ak düşmek ... Durumuzu anlatırken ne kadar da çok- aklıma gelmeyenler de vardır mutlaka!- yararlanıyoruz renklerden. Sıfat olarak kullanmanın yanında fiillerimiz de renklenmiş durumda. Türkçe zaten renkli, lastikli, eğlenceli bir dil. Dilbilimciler tarafından da matematiksel kuralları olduğu ( "Ğ harfi ile başlayan sözcük yoktur" deniyorsa gerçekten yoktur, İngilizce gibi istisnalarla dolu değildir mesela!) için de mükemmel bir dil kabul edilir ayrıca. 
Başka yabancı dilleri öğrendiğinizde aksanınızdan yabancı olduğunuz anlaşılmayabilir ama Türkçe, her zaman kendine aşina olmayanı ele verir, yabancılığınızı yüzünüze vurur. Bu dile tam anlamıyla hakim olabilmek için nüansları (Yeni öneri, "ayrım" mıydı? "Nüans" kadar anlatmıyor derdimizi!) bilmek, dilin renklerine de  halim olmak gerekiyor. Aksi takdirde, renklerin diline, Türkçe'ye  yabancı kalmak işten değil.

DİPNOT/ DERİN NOT: BLOĞUMU DA FAVORİ RENGİMLE RENKLENDİRDİM, MORARDIM:)