EĞİTİM-ÖĞRETİM İŞLERİ etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
EĞİTİM-ÖĞRETİM İŞLERİ etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster

18 Kasım 2016 Cuma

KONGRE VE İLK BEYAZ TEL

Son 1.5 aylık gündemim Antep. Daha doğrusu, kongreye bildiri gönderdik, panel önerisi  geldi. O gün bugündür, kabul alacak mı, bilet fiyatları artmadan belli olacak mı, panelist ücreti de bildirili katılımcı ile aynı mı gibi o kadar çok soruya takılı durumdayım ki bunalttım bizimkileri. Habire otel araştırması, kabin bagajı boyutları vs. onları saymıyorum bile.

Panelin adını ve ünvanımı yanlış yazmaları da ayrı. Normalde, akademik çalışmaları yolluk ve yevmiye bazında desteklemesi gerekiyor MEB'in. Bununla ilgili genelgeyi de ekleyip bir dilekçe yazdım, kabul mektubu ve bildiriyi de ekleyerek.Koskoca (!) İl MEM Müdür Yard. konudan bihaber çıktı. Bir sorunsal daha.

Konuyu BİMER'e yazdım, doktoralı ögretmenleri bir e-posta grubunda birleştiren bir üst düzey yöneticiye durumu anlattım, adam doğrudan ilgili konuyu anlamayan personelin adını istedi. Derdim kişileri şikayet etnek değil kurumdaki bilgi eksikliği  yazdım sinirlenip. "Hemen pes etmeyin, geleceğimizsiniz."yazmış ,ne alaka ise. Ben bu kurumla müsteşarlık düzeyinde bile iletişim kuramıyorum anlayacağız.

Geçen sürenin özeti, babamın saçımda beyaz bir tel bulması.Genetik olarak saçları geç beyazlayan bir sülaleyiz, bu ilk beyaz telin stresten mi, yaşlılık alametinden mi sayılacağını zaman gösterecek ama dünyada ne dertler varken çözülebilecek olanlar için dertlenmemeyi ögrenneliyim.

KONGRE VE İLK BEYAZ TEL

Son 1.5 aylık gündemim Antep. Daha doğrusu, kongreye bildiri gönderdik, panel önerisi  geldi. O gün bugündür, kabul alacak mı, bilet fiyatları artmadan belli olacak mı, panelist ücreti de bildirili katılımcı ile aynı mı gibi o kadar çok soruya takılı durumdayım ki bunalttım bizimkileri. Habire otel araştırması, kabin bagajı boyutları vs. onları saymıyorum bile.

Panelin adını ve ünvanımı yanlış yazmaları da ayrı. Normalde, akademik çalışmaları yolluk ve yevmiye bazında desteklemesi gerekiyor MEB'in. Bununla ilgili genelgeyi de ekleyip bir dilekçe yazdım, kabul mektubu ve bildiriyi de ekleyerek.Koskoca (!) İl MEM Müdür Yard. konudan bihaber çıktı. Bir sorunsal daha.

Konuyu BİMER'e yazdım, doktoralı ögretmenleri bir e-posta grubunda birleştiren bir üst düzey yöneticiye durumu anlattım, adam doğrudan ilgili konuyu anlamayan personelin adını istedi. Derdim kişileri şikayet etnek değil kurumdaki bilgi eksikliği  yazdım sinirlenip. "Hemen pes etmeyin, geleceğimizsiniz."yazmış ,ne alaka ise. Ben bu kurumla müsteşarlık düzeyinde bile iletişim kuramıyorum anlayacağız.

Geçen sürenin özeti, babamın saçımda beyaz bir tel bulması.Genetik olarak saçları geç beyazlayan bir sülaleyiz, bu ilk beyaz telin stresten mi, yaşlılık alametinden mi sayılacağını zaman gösterecek ama dünyada ne dertler varken çözülebilecek olanlar için dertlenmemeyi ögrenneliyim.

21 Eylül 2016 Çarşamba

OKUL.BAHÇESİNDE GEZİNİRKEN...

Ayhan Sicimoğlu, kalabalık olduğumuza dikkat çekmiş, ülkece daha az ürer ve daha nitelikli insan gücüne sahip olursak AB üyesi olabileceğimizden dem vurmuş, Sabah gazetesi köşe yazarı Yüksel Aytuğ da bunu Gaf Kürsüsü'ne koymuş.

Bu ülkenin yüzde bilmem kaçı aptal, çobanla oyum eşit olmasın vs. belki sert ve biraz elitist söylemler ama çooook uzun zaman öğrenciydim ve uzun sayılabilecek bir zamandır da öğretmen olarak maalesef ben de her gelen kuşağın sözleşmişcesine bir öncekini arattığına şahit oluyorum. Amaç sadece diploma vermek olunca, dünün ilkokul mezunu bugünün lise mezunundan çok şey biliyor. Bugünkü onca teknolojiye rağmen, ansiklopedi kuşağı araştırmaya daha yatkınmış sanki bu nesilden.

 Sürekli çocuğunun hiperaktif olduğunu söyleyen, tanı konulduğu halde ilaç kullanmadığını ekleyen veli dolu etrafımda. Hiperaktivite, büyüyünce pıtırak gibi açılacak zehir gibi beyinlerin önündeki tek engel onlara kalırsa. Oysa, uzman olmayan bir gözün bile anlayabileceği donuk zeka çocuklar, uzmanlara göreyse eğitilebilir ya da öğretilebilir geri zekalı kategorisinde.

Bugün bahçede nöbetçiydim ve bir yandan oynayan çocukları, davranışlarını, tepkilerini, konuşmalarını daha çok gözlemleme şansım oldu. Toplu sosyal labaratuvar bir nevi. Daha 2. sınıftaki çocuğuna 1. sınıftaki kardeşini emanet eden, sabahçı cocuğu akşam 18.30'a kadar okulda kardeş bekleme görevi veren ebeveynler vardı. "Biz doğuralım, nasılsa çocuklar birbirini büyütür. " kafası.  Batıdaki ve merkez bir okulda durum böyle, düşünün ötesini!

Fazla ahkam kestim, farkındayım ama canım sıkılıyor eğitimin içinin boşalmasına, cehaletin prim yapmasına, öğrenme güçlüğü olan çocuğa yapılan normal dayatmasına da!

OKUL.BAHÇESİNDE GEZİNİRKEN...

Ayhan Sicimoğlu, kalabalık olduğumuza dikkat çekmiş, ülkece daha az ürer ve daha nitelikli insan gücüne sahip olursak AB üyesi olabileceğimizden dem vurmuş, Sabah gazetesi köşe yazarı Yüksel Aytuğ da bunu Gaf Kürsüsü'ne koymuş.

Bu ülkenin yüzde bilmem kaçı aptal, çobanla oyum eşit olmasın vs. belki sert ve biraz elitist söylemler ama çooook uzun zaman öğrenciydim ve uzun sayılabilecek bir zamandır da öğretmen olarak maalesef ben de her gelen kuşağın sözleşmişcesine bir öncekini arattığına şahit oluyorum. Amaç sadece diploma vermek olunca, dünün ilkokul mezunu bugünün lise mezunundan çok şey biliyor. Bugünkü onca teknolojiye rağmen, ansiklopedi kuşağı araştırmaya daha yatkınmış sanki bu nesilden.

 Sürekli çocuğunun hiperaktif olduğunu söyleyen, tanı konulduğu halde ilaç kullanmadığını ekleyen veli dolu etrafımda. Hiperaktivite, büyüyünce pıtırak gibi açılacak zehir gibi beyinlerin önündeki tek engel onlara kalırsa. Oysa, uzman olmayan bir gözün bile anlayabileceği donuk zeka çocuklar, uzmanlara göreyse eğitilebilir ya da öğretilebilir geri zekalı kategorisinde.

Bugün bahçede nöbetçiydim ve bir yandan oynayan çocukları, davranışlarını, tepkilerini, konuşmalarını daha çok gözlemleme şansım oldu. Toplu sosyal labaratuvar bir nevi. Daha 2. sınıftaki çocuğuna 1. sınıftaki kardeşini emanet eden, sabahçı cocuğu akşam 18.30'a kadar okulda kardeş bekleme görevi veren ebeveynler vardı. "Biz doğuralım, nasılsa çocuklar birbirini büyütür. " kafası.  Batıdaki ve merkez bir okulda durum böyle, düşünün ötesini!

Fazla ahkam kestim, farkındayım ama canım sıkılıyor eğitimin içinin boşalmasına, cehaletin prim yapmasına, öğrenme güçlüğü olan çocuğa yapılan normal dayatmasına da!

19 Eylül 2016 Pazartesi

YILIN İLK KARI VE OKUL

Yılın ilk karı Ağrı'ya yağmış. Okullar açılmadan kar tatili hayali kursak mı? :) :) :)

Yok yok, atanamayan bu kadar öğretmen, izinsiz çalışan bu kadar insan varken daha erken bu hayal. İlk günlerin belirsizliği, oturmamışlığı gerer beni okul açılırken ama bu yıl Minnoş'un heyecanını duyuyorum daha çok.

Yeni dönem gerçekten yenilikçi ve yapıcı olsun. Gerçekten eğitim olsun odağımız.

YILIN İLK KARI VE OKUL

Yılın ilk karı Ağrı'ya yağmış. Okullar açılmadan kar tatili hayali kursak mı? :) :) :)

Yok yok, atanamayan bu kadar öğretmen, izinsiz çalışan bu kadar insan varken daha erken bu hayal. İlk günlerin belirsizliği, oturmamışlığı gerer beni okul açılırken ama bu yıl Minnoş'un heyecanını duyuyorum daha çok.

Yeni dönem gerçekten yenilikçi ve yapıcı olsun. Gerçekten eğitim olsun odağımız.

4 Eylül 2016 Pazar

YAPMAYIP YIKARKEN...

Fotoğrafta gördüğünüz yıkıntı, ilkokul yıllarımı geçirdiğim okuldan geriye kalanlar :(

Babamın, kardeşlerimin ve aileden pek çok kişinin okuluydu. Yaş almış insanların sevdiği, değer verdiği, alıştığı şeyler zamanla ellerinden kayar gider ya, öyle bir burukluk çöktü içime. Kardeşim "Bilseydik Minnoş'a gösterirdik bizim okulumuz diye" deyince daha da fazla buruldum.

Yapmayıp yıkan, kuşaklar arası dağlar yaratan zihniyetimize yine kırgın ve kızgınım. İyiye odaklanmak ne zor buralarda!

YAPMAYIP YIKARKEN...

Fotoğrafta gördüğünüz yıkıntı, ilkokul yıllarımı geçirdiğim okuldan geriye kalanlar :(

Babamın, kardeşlerimin ve aileden pek çok kişinin okuluydu. Yaş almış insanların sevdiği, değer verdiği, alıştığı şeyler zamanla ellerinden kayar gider ya, öyle bir burukluk çöktü içime. Kardeşim "Bilseydik Minnoş'a gösterirdik bizim okulumuz diye" deyince daha da fazla buruldum.

Yapmayıp yıkan, kuşaklar arası dağlar yaratan zihniyetimize yine kırgın ve kızgınım. İyiye odaklanmak ne zor buralarda!

30 Temmuz 2016 Cumartesi

ÖMÜRLÜK DERS PLANI

Telefonu karıştırırken notlar kısmında çok sinirli bir anımda yazdığım bu notu buldum. Hepimiz birşeylerin aymazı, bazı durumların cahiliyiz, yeter ki kabul edelim, öğrenmeyi reddetmeyelim.
Gerek gündelik yaşamda, gerekse hatta ve özellikle mesleki yaşamda bu planı birebir yaşadığım, duvara konuştuğumu düşündüğüm çok oluyor. Gram İngilizce bilmeden dersim hakkında ahkam kesen, çocuk gelişiminden bihaber olduğu yetiştirdiği çocuktan ve tavrından belli olan veliden, iyi niyetli bir tavırla yaklaşsa da nota davranıştan çok değer veren idarecilerden sıtkım sıyrıldı özellikle bu yıl. Tezle uğraşıp akademik dünyayla cebelleşirken bunlarla uğraşmak daha da yük bindirdi omuzlarıma.

Mesleki yaşam dışında daha az didindim cehaletle mücadelede ama belediye otobüsünde, sokakta, mağazalarda, bilumum çevrede kol gezdiği oldu hep. Hayat denen şey galiba biraz da bu yani bilmediğini bildiğini sanana, bilgi sahibi olmadan fikir beyan edenle mücadele.



ÖMÜRLÜK DERS PLANI

Telefonu karıştırırken notlar kısmında çok sinirli bir anımda yazdığım bu notu buldum. Hepimiz birşeylerin aymazı, bazı durumların cahiliyiz, yeter ki kabul edelim, öğrenmeyi reddetmeyelim.
Gerek gündelik yaşamda, gerekse hatta ve özellikle mesleki yaşamda bu planı birebir yaşadığım, duvara konuştuğumu düşündüğüm çok oluyor. Gram İngilizce bilmeden dersim hakkında ahkam kesen, çocuk gelişiminden bihaber olduğu yetiştirdiği çocuktan ve tavrından belli olan veliden, iyi niyetli bir tavırla yaklaşsa da nota davranıştan çok değer veren idarecilerden sıtkım sıyrıldı özellikle bu yıl. Tezle uğraşıp akademik dünyayla cebelleşirken bunlarla uğraşmak daha da yük bindirdi omuzlarıma.

Mesleki yaşam dışında daha az didindim cehaletle mücadelede ama belediye otobüsünde, sokakta, mağazalarda, bilumum çevrede kol gezdiği oldu hep. Hayat denen şey galiba biraz da bu yani bilmediğini bildiğini sanana, bilgi sahibi olmadan fikir beyan edenle mücadele.



27 Haziran 2016 Pazartesi

İŞ KAKALAMA BAHANELERİ

İş hayatında evli ve çocuklulara, yaşlılara ve kronik tembellere (yani "o nasılsa yapmaz, yapamaz" denilip işleri başkalarına yıkılanlara) yönelik  pozitif ayrımcılıktan gına geldi. Kurum ve yöneticiler değişse de zihniyet değişmiyor da değişmiyor!

En ufak bir yazıya geçirme durumunda bile "Çocuğum var, evde koca besliyorum, hanım misafir çağırdı, word kullanmayı bilmiyorum, gençler varken bize düşmez..." gibi türlü bahanelerle işi başkasına kakalama derdi, hastalık halinde yaygın. En son " Bu işe olsa olsa bir doktor çare olur." geyiğiyle bir sunu kakalama operasyonuna maruz kaldım, diğerlerinin malum bahaneleri vardı demek! Bir de diğerlerine göre nispeten genç (16 yıl kıdemli!) erkek bir öğretmene de " Bu işi ancak bir erkek yapabilir." diyerek eğitim temalı film izletme görevi verildi ki o daha da vahim!


İŞ KAKALAMA BAHANELERİ

İş hayatında evli ve çocuklulara, yaşlılara ve kronik tembellere (yani "o nasılsa yapmaz, yapamaz" denilip işleri başkalarına yıkılanlara) yönelik  pozitif ayrımcılıktan gına geldi. Kurum ve yöneticiler değişse de zihniyet değişmiyor da değişmiyor!

En ufak bir yazıya geçirme durumunda bile "Çocuğum var, evde koca besliyorum, hanım misafir çağırdı, word kullanmayı bilmiyorum, gençler varken bize düşmez..." gibi türlü bahanelerle işi başkasına kakalama derdi, hastalık halinde yaygın. En son " Bu işe olsa olsa bir doktor çare olur." geyiğiyle bir sunu kakalama operasyonuna maruz kaldım, diğerlerinin malum bahaneleri vardı demek! Bir de diğerlerine göre nispeten genç (16 yıl kıdemli!) erkek bir öğretmene de " Bu işi ancak bir erkek yapabilir." diyerek eğitim temalı film izletme görevi verildi ki o daha da vahim!


5 Haziran 2016 Pazar

FIRTINADAN SONRAKİ DİNGİNLİK

Dün akşam yazmazsam çatlayacak gibiydim. Önce manzaranın güzelliğini paylaşmak için kısa bir girizgah yapmaktı amacım. Ooool ne girizgahı, içimi dökmemiş, resmen dışına çıkarmışım!

 Bu ülkede işi gücü olmayan o kadar adam varken, atanmayı bekleyen ögretmen sırada diziliyken fazladan coşkulu bir yürek kabarması oldu bu sanki. Daha sakin, daha dingin olmak ve zamana bırakmıştık daha iyi gelecek bana sanki.

Soranlara " Zamana bıraktım." demek kolay da uygulaması nasıl göreceğim, göreceğiz

FIRTINADAN SONRAKİ DİNGİNLİK

Dün akşam yazmazsam çatlayacak gibiydim. Önce manzaranın güzelliğini paylaşmak için kısa bir girizgah yapmaktı amacım. Ooool ne girizgahı, içimi dökmemiş, resmen dışına çıkarmışım!

 Bu ülkede işi gücü olmayan o kadar adam varken, atanmayı bekleyen ögretmen sırada diziliyken fazladan coşkulu bir yürek kabarması oldu bu sanki. Daha sakin, daha dingin olmak ve zamana bırakmıştık daha iyi gelecek bana sanki.

Soranlara " Zamana bıraktım." demek kolay da uygulaması nasıl göreceğim, göreceğiz

4 Haziran 2016 Cumartesi

DOKTORA SONRASI ÖĞRETMENLİKTE SIKIŞMA İHTİMALİ

Seneye yine bu ilkokulda sıkışıp kalacak mıyım bilmemenin verdiği bir tıkanmışlık hissi şimdiden sardı beni. Alan değişikliği şansım var doktora sonrası ama işin garibi zihin engellilerle ilgili kurs almış sınıfçılara açılıyor sistem kaç yıldır. Zaten rehber öğretmen olmak için de doktoraya ne hacet, sosyolog, eğitim programcısı vb. herkes rehber öğretmen bu ülkede! Durum böyleyken ve mevcut profille yıllardır çalışıyorken ögretmen olmak için fazla okumuşum zaten! Ukalalık yapmak istemem ama hissiyatım bu.

Devlet üniversitelerinde adrese teslim açılan kadrolar gözümü korkutuyor. Hocam hala makale taslağımı okumadı, yayın lazım akademik hayatta.

Özel üniversite için jüride yine teklif aldım ama kapı önüne koydukları akademisyenlerin ancak kartları sistemden geçmeyince haberleri oluyor atıldıklarından! Yıllarca devlet memuru olunca sırtını sağlama yaslama, garanti arama hali sinmiş içime. Daha tuzu kuru bir aile olsak, daha cesaretli olabilirdim sanki.
Evde anne ve babama çatıp duruyirum gerginlikten.
Tüm bunları ölçüp tartıp düşünürken bu manzara ve bizimkilerle geçirilen zaman rahatlattı azıcık beni.

DOKTORA SONRASI ÖĞRETMENLİKTE SIKIŞMA İHTİMALİ

Seneye yine bu ilkokulda sıkışıp kalacak mıyım bilmemenin verdiği bir tıkanmışlık hissi şimdiden sardı beni. Alan değişikliği şansım var doktora sonrası ama işin garibi zihin engellilerle ilgili kurs almış sınıfçılara açılıyor sistem kaç yıldır. Zaten rehber öğretmen olmak için de doktoraya ne hacet, sosyolog, eğitim programcısı vb. herkes rehber öğretmen bu ülkede! Durum böyleyken ve mevcut profille yıllardır çalışıyorken ögretmen olmak için fazla okumuşum zaten! Ukalalık yapmak istemem ama hissiyatım bu.

Devlet üniversitelerinde adrese teslim açılan kadrolar gözümü korkutuyor. Hocam hala makale taslağımı okumadı, yayın lazım akademik hayatta.

Özel üniversite için jüride yine teklif aldım ama kapı önüne koydukları akademisyenlerin ancak kartları sistemden geçmeyince haberleri oluyor atıldıklarından! Yıllarca devlet memuru olunca sırtını sağlama yaslama, garanti arama hali sinmiş içime. Daha tuzu kuru bir aile olsak, daha cesaretli olabilirdim sanki.
Evde anne ve babama çatıp duruyirum gerginlikten.
Tüm bunları ölçüp tartıp düşünürken bu manzara ve bizimkilerle geçirilen zaman rahatlattı azıcık beni.

28 Mayıs 2016 Cumartesi

DR. OETKER DOÇENT OLSUN!:)))

27 Mayıs, ülkenin tarihinden farklı bir anlam ifade ediyor kişisel tarihimde.

Ben bitmeden doktora bitti:)


DR. OETKER DOÇENT OLSUN!:)))

27 Mayıs, ülkenin tarihinden farklı bir anlam ifade ediyor kişisel tarihimde.

Ben bitmeden doktora bitti:)


6 Ocak 2016 Çarşamba

AKILLI TAHTA, AKILSIZ SİSTEM

Kar tatilinde idareciler izinli değildi, okula takılması gereken akıllı tahtalar takılmış o sırada. Eski okulumda olduğu gibi İnternet bağlantısız olarak hem de.

Nete bağlanmayan akıllı tahta, eğer flash bellek de takamıyorsanız beyaz tahta işlevi görüyor sadece. Müdür yardımcısı beni çok şaşırtan bir şekilde, virüs girer korkusuyla USB kullanımından çekindiğini, tahtaların kendisine zimmetlendiğini söyledi. Anlayacağınız, yıllar önce bir odaya kapatılıp çürümeye bırakılan bilgisayarın kaderi gibi olacak bu tahtaların sonu da! Her zamanki gibi, bu eğitim sisteminde altyapı olmadan icraat yapılmaya çalışılınca durum bu oluyor maalesef!

AKILLI TAHTA, AKILSIZ SİSTEM

Kar tatilinde idareciler izinli değildi, okula takılması gereken akıllı tahtalar takılmış o sırada. Eski okulumda olduğu gibi İnternet bağlantısız olarak hem de.

Nete bağlanmayan akıllı tahta, eğer flash bellek de takamıyorsanız beyaz tahta işlevi görüyor sadece. Müdür yardımcısı beni çok şaşırtan bir şekilde, virüs girer korkusuyla USB kullanımından çekindiğini, tahtaların kendisine zimmetlendiğini söyledi. Anlayacağınız, yıllar önce bir odaya kapatılıp çürümeye bırakılan bilgisayarın kaderi gibi olacak bu tahtaların sonu da! Her zamanki gibi, bu eğitim sisteminde altyapı olmadan icraat yapılmaya çalışılınca durum bu oluyor maalesef!