AİLE etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
AİLE etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster

15 Nisan 2023 Cumartesi

YUVA

Ekşi Sözlük, Kızılcık Şerbeti, hoşlarına gitmeyen ne varsa yasaaaakkk bir ülkede yutkuna yutkuna yaşarken, güzel şeyler de oluyor, olduruluyor çevremizde. Daha çok  olumluya odaklanıp gündeme dalmama gayreti içinde, geçen ay My House ünitesi kapsamında, aile katılımlı  sokak hayvanları için ev yapımı projesi organize ettim 3.sınıflarla. 

Havalar kötü gidiyordu, evde ya da bahçesinde hayvan besleyenlerin kendilerinin de kullanabileceği, ıslanmayan ve soğuktan koruyan evler yapacaklardı. Eldeki malzemeyle, para harcamadan, bakkaldan falan alınan kartonlarla, evdeki çöp poşetleriyle yaratıcılıklarını kullanacakları evler. 

Ara tatile deprem sonrası 2 hafta da eklenince, 1 ayda birkaç fire dışında bireysel ya da grupla yapılan bir sürü ev çıktı ortaya. Emek veren çocuklar ve ailelerine sertifika hazırladım. 

Okulun ortaokul kısmında Fen Bilgisi (şimdiki adıyla Fen Bilimleri) öğretmenimizden de, üç boyutlu yazıcı ile madalya hazırlanmasını rica ettim. Her çocuk için hazırlamak uzun süreceği için belli bir sayıda yapabildi. Başka okullardan ve şehirlerden öğretmen arkadaşlarım ile çocukların oyları ile madalya sahiplerini de belirledik, herkese veremeyince içim gitti, kurabiye yapıp 2 sınıfa da dağıtıp telafi etmeye çalıştım durumu, bir de zaten sertifika vardı önceden hepsine verilen. İçim rahat etmeyince, daha çok madalya bastık. 

Evleri sergileyip övgü alınca mutlu oldular. Üstüne, okuldan talep de geldi bahçeye koymak için. Hayvan sevmeyen ve okul bahçesinde ve son zamanlarda içeride de dolanan hayvanlara sinir olan öğretmenlerden bir kısmı sinir oldu evlerin yapılmış olmasına ve okulun istemesine. Zaten çocuklar da, kıyıp da veremediler evlerini, mahallede komşusunun ya da  kendi bahçesine koyup kullanıma açtılar. Yoldan gecerken gördüm hatta.  

Günün birinde, 1 gün önce 2lerle dersimde sınıfa sığınan, yemek vaadiyle bile dışarı çıkmayan ve hatta dersin sonunda sıraya kurulup ders dinleyen hamile kedi -okula sığınmış bir sürü kediden biri- öğretmenler odasında çöp kutusunu mesken edinip yavrulayınca bizim evler iyice cazip oldu. Kantin görevlisinin kızının hazırda bekleyen evi,  ona ve yavrularına yuva oldu. 

Okulun hizmetlisi, evine götürmeden önce okulda bir süre bakacağını ve bu evi hizmetli  odasında tutacağını söyleyince, sahiplenilmiş de oldu anne ve yavrular. Yeni yuvalarına gitmeden önce, öğrenciler bizim odaya meraktan girmeye başlayınca, her öğretmen sınıfını sırayla getirmeye karar verdi. 3ler, işe yaramanın gururuyla girdi sıraya :)



12 Eylül 2016 Pazartesi

" EN İYİ ARKADAŞIM SENSİN."

Bu akşam bunu Minnoş'tan duydum. Acayip bir mutluluk duydum. Sonra da kaygı.

Bir dahaki ay 4 olacak ufaklık ve yaşıtlarından sürekli görüştürüldüğü bir çocuk olmadı bugüne kadar. Kardeşim ve eşinin çalışma temposu, çocuklu ailelerle iş dışında sık bir araya gelme çabalarının olmayışı, bu yaşa kadar anne- babası işteyken bakım veren konumundaki annem ve babamın park dışında çocuklu bir çevre ve enerjilerinin olmayışı yetişkin dünyasında korunaklı bir dünya yarattı Minnoş'a. Ben bazen okula, benimle birlikte derse bile soktum idareden onayla ama onların da en küçüğü yine büyük kaçtı. Apartmandaki yaşıtları sayılabilecek çocuklar ise üç kardeşle kendi kendilerine büyüdü.  Ergen kuzeni dışında çocuk da yok ailede. Bizim kuzenler ve çocukları il dışında, onlarla çok sık görüşemiyor. Çevrede anne-babası dışında bizim sağlayacağımız bir çocuk grubu yok özetle.

Sırf yaşıtı olsun diye bir spor grubuna kattık, onda da kardeşim pes etti. Annelik tarzını eleştirdiğimizde de olmuyor, sussak da, sonuçta ben yaya olarak çift araçla kendim götüremeyeceğim için pes ettim
(Ehliyetim yok, o ayrı konu!).

Yani işin özü, ilişkimizin kalitesi açısından çok mıtluyum ama kaygılıyım da. Önümüzdeki hafta kreşe başlayacak ve ilk defa anneanne, dede, teyzeler, enişte ve ebeveyn zincirinin dışına çıkacak. Umarım örselenmez.

Herşeye rağmen yaşasın teyzelik :)

" EN İYİ ARKADAŞIM SENSİN."

Bu akşam bunu Minnoş'tan duydum. Acayip bir mutluluk duydum. Sonra da kaygı.

Bir dahaki ay 4 olacak ufaklık ve yaşıtlarından sürekli görüştürüldüğü bir çocuk olmadı bugüne kadar. Kardeşim ve eşinin çalışma temposu, çocuklu ailelerle iş dışında sık bir araya gelme çabalarının olmayışı, bu yaşa kadar anne- babası işteyken bakım veren konumundaki annem ve babamın park dışında çocuklu bir çevre ve enerjilerinin olmayışı yetişkin dünyasında korunaklı bir dünya yarattı Minnoş'a. Ben bazen okula, benimle birlikte derse bile soktum idareden onayla ama onların da en küçüğü yine büyük kaçtı. Apartmandaki yaşıtları sayılabilecek çocuklar ise üç kardeşle kendi kendilerine büyüdü.  Ergen kuzeni dışında çocuk da yok ailede. Bizim kuzenler ve çocukları il dışında, onlarla çok sık görüşemiyor. Çevrede anne-babası dışında bizim sağlayacağımız bir çocuk grubu yok özetle.

Sırf yaşıtı olsun diye bir spor grubuna kattık, onda da kardeşim pes etti. Annelik tarzını eleştirdiğimizde de olmuyor, sussak da, sonuçta ben yaya olarak çift araçla kendim götüremeyeceğim için pes ettim
(Ehliyetim yok, o ayrı konu!).

Yani işin özü, ilişkimizin kalitesi açısından çok mıtluyum ama kaygılıyım da. Önümüzdeki hafta kreşe başlayacak ve ilk defa anneanne, dede, teyzeler, enişte ve ebeveyn zincirinin dışına çıkacak. Umarım örselenmez.

Herşeye rağmen yaşasın teyzelik :)

4 Haziran 2016 Cumartesi

DOKTORA SONRASI ÖĞRETMENLİKTE SIKIŞMA İHTİMALİ

Seneye yine bu ilkokulda sıkışıp kalacak mıyım bilmemenin verdiği bir tıkanmışlık hissi şimdiden sardı beni. Alan değişikliği şansım var doktora sonrası ama işin garibi zihin engellilerle ilgili kurs almış sınıfçılara açılıyor sistem kaç yıldır. Zaten rehber öğretmen olmak için de doktoraya ne hacet, sosyolog, eğitim programcısı vb. herkes rehber öğretmen bu ülkede! Durum böyleyken ve mevcut profille yıllardır çalışıyorken ögretmen olmak için fazla okumuşum zaten! Ukalalık yapmak istemem ama hissiyatım bu.

Devlet üniversitelerinde adrese teslim açılan kadrolar gözümü korkutuyor. Hocam hala makale taslağımı okumadı, yayın lazım akademik hayatta.

Özel üniversite için jüride yine teklif aldım ama kapı önüne koydukları akademisyenlerin ancak kartları sistemden geçmeyince haberleri oluyor atıldıklarından! Yıllarca devlet memuru olunca sırtını sağlama yaslama, garanti arama hali sinmiş içime. Daha tuzu kuru bir aile olsak, daha cesaretli olabilirdim sanki.
Evde anne ve babama çatıp duruyirum gerginlikten.
Tüm bunları ölçüp tartıp düşünürken bu manzara ve bizimkilerle geçirilen zaman rahatlattı azıcık beni.

DOKTORA SONRASI ÖĞRETMENLİKTE SIKIŞMA İHTİMALİ

Seneye yine bu ilkokulda sıkışıp kalacak mıyım bilmemenin verdiği bir tıkanmışlık hissi şimdiden sardı beni. Alan değişikliği şansım var doktora sonrası ama işin garibi zihin engellilerle ilgili kurs almış sınıfçılara açılıyor sistem kaç yıldır. Zaten rehber öğretmen olmak için de doktoraya ne hacet, sosyolog, eğitim programcısı vb. herkes rehber öğretmen bu ülkede! Durum böyleyken ve mevcut profille yıllardır çalışıyorken ögretmen olmak için fazla okumuşum zaten! Ukalalık yapmak istemem ama hissiyatım bu.

Devlet üniversitelerinde adrese teslim açılan kadrolar gözümü korkutuyor. Hocam hala makale taslağımı okumadı, yayın lazım akademik hayatta.

Özel üniversite için jüride yine teklif aldım ama kapı önüne koydukları akademisyenlerin ancak kartları sistemden geçmeyince haberleri oluyor atıldıklarından! Yıllarca devlet memuru olunca sırtını sağlama yaslama, garanti arama hali sinmiş içime. Daha tuzu kuru bir aile olsak, daha cesaretli olabilirdim sanki.
Evde anne ve babama çatıp duruyirum gerginlikten.
Tüm bunları ölçüp tartıp düşünürken bu manzara ve bizimkilerle geçirilen zaman rahatlattı azıcık beni.

14 Mayıs 2016 Cumartesi

ŞOV DEVAM ETMELİ Mİ?

Bugün, cumhurbaşkanının kızı evlenecekmiş. Dün alınan şehit haberlerinden sonra düğün ertelenir beklentisi ile ilgili haberler okudum. Arap kralı ölünce, bizde de yas ilan edilmişti. Bu yüzden böyle bir beklenti var sanırım.

Olayın kişilerinden bağımsız olarak, ölümü takip eden izdivaçlar konusunda kafam karışık benim. Kuzenim, nişanı öncesi anneannesini, düğünü öncesi de babaannesi olan anneannemi kaybetti ve hiçbirini ertelemedi. Yakın çevremde başka örnekler de var ama en can alıcı örneğim bu oldu. Olayın resmi kısmına katıldım yani nikaha ama hoplayıp zıplamalı kısımlara çok yakın olmamıza rağmen katılmak içimden gelmedi. Ertelemesini ya da iptal etmesini de telkin etmedik hiçbirimiz çünkü aylar öncesinden yapılan hazırlıklar, ödenen paralar, bir de karşı tarafın beklentileri vardı ve en önemlisi gün onların günüydü.
Belki aynı durumu ben yaşasam, zaten nikah dışındakileri angarya gören biri olarak benim gibilere kolay ötelemek kolay da bu günü ömrü boyunca bekleyen de var.

Alın size bir muamma! Şov devam etmeli mi?

ŞOV DEVAM ETMELİ Mİ?

Bugün, cumhurbaşkanının kızı evlenecekmiş. Dün alınan şehit haberlerinden sonra düğün ertelenir beklentisi ile ilgili haberler okudum. Arap kralı ölünce, bizde de yas ilan edilmişti. Bu yüzden böyle bir beklenti var sanırım.

Olayın kişilerinden bağımsız olarak, ölümü takip eden izdivaçlar konusunda kafam karışık benim. Kuzenim, nişanı öncesi anneannesini, düğünü öncesi de babaannesi olan anneannemi kaybetti ve hiçbirini ertelemedi. Yakın çevremde başka örnekler de var ama en can alıcı örneğim bu oldu. Olayın resmi kısmına katıldım yani nikaha ama hoplayıp zıplamalı kısımlara çok yakın olmamıza rağmen katılmak içimden gelmedi. Ertelemesini ya da iptal etmesini de telkin etmedik hiçbirimiz çünkü aylar öncesinden yapılan hazırlıklar, ödenen paralar, bir de karşı tarafın beklentileri vardı ve en önemlisi gün onların günüydü.
Belki aynı durumu ben yaşasam, zaten nikah dışındakileri angarya gören biri olarak benim gibilere kolay ötelemek kolay da bu günü ömrü boyunca bekleyen de var.

Alın size bir muamma! Şov devam etmeli mi?

1 Mayıs 2016 Pazar

AKÇAKOCA

Bilenler bilir gezi yazısı yazmayı sevmediğimi. O yüzden, bu aslında bir gezi yazısı değil. Sadece yıllardır transit yolcu olarak gittiğim ve burnumuzun dibinde olduğu halde gitmediğim Akçakoca'ya merhaba yazısı.

Teog nedeniyle bu hafta boş zamanım artınca yakın mesafe geziler ararken kardeşim ve eşinin arabalarını bakım için Düzce'ye götürme ihtimali doğdu. Zaten netten araştırdığımı söyleyince kardeşimin eşi O. davet etti. Onlar işlerini hallederken biz annemle gezecektik. Sabah kardeşim yan çizecek gibi olduysa da gittik. Biz Akçakoca'da indik annemle. Babam yolculuklara mecbur kalmadıkça sağlığı nedeniyle çıkmıyor zaten.

Akçakoca, Amasra ve Kilimli kadar minik bir yer nihayetinde ama burnunun dibinde denizle yaşayan insanlar olarak iyot kokusunu duyamadığımızı oranın temiz havasında fark ettik. Doğalgaz sayesinde temiz hava ve çalışan belediye sayesinde temiz ortam var orada. İmrendik ve bol bol söylendik. Kardeşim ve  O. da bize katılınca fikrimize de katıldılar. Balık, deniz, kum, yeşillik kıyı şehirlerinin nimeti ama değerini bilmek herkesin harcı değil demek ki!

Bu da kardeşimin yorumuyla Akçakoca'nın "Terminal tabelası eksik terminale benzer cami"nin fotosu. Çekmemişim, siteden aldım. Bir dahaki sefer kalelerini, şelale ve çaylarını görmeyi umuyorum. Onu babamla yapmayı umuyoruz. Kültür turizmi kafasına sahip gezi arkadaşlığına en uygun adayım o.


AKÇAKOCA

Bilenler bilir gezi yazısı yazmayı sevmediğimi. O yüzden, bu aslında bir gezi yazısı değil. Sadece yıllardır transit yolcu olarak gittiğim ve burnumuzun dibinde olduğu halde gitmediğim Akçakoca'ya merhaba yazısı.

Teog nedeniyle bu hafta boş zamanım artınca yakın mesafe geziler ararken kardeşim ve eşinin arabalarını bakım için Düzce'ye götürme ihtimali doğdu. Zaten netten araştırdığımı söyleyince kardeşimin eşi O. davet etti. Onlar işlerini hallederken biz annemle gezecektik. Sabah kardeşim yan çizecek gibi olduysa da gittik. Biz Akçakoca'da indik annemle. Babam yolculuklara mecbur kalmadıkça sağlığı nedeniyle çıkmıyor zaten.

Akçakoca, Amasra ve Kilimli kadar minik bir yer nihayetinde ama burnunun dibinde denizle yaşayan insanlar olarak iyot kokusunu duyamadığımızı oranın temiz havasında fark ettik. Doğalgaz sayesinde temiz hava ve çalışan belediye sayesinde temiz ortam var orada. İmrendik ve bol bol söylendik. Kardeşim ve  O. da bize katılınca fikrimize de katıldılar. Balık, deniz, kum, yeşillik kıyı şehirlerinin nimeti ama değerini bilmek herkesin harcı değil demek ki!

Bu da kardeşimin yorumuyla Akçakoca'nın "Terminal tabelası eksik terminale benzer cami"nin fotosu. Çekmemişim, siteden aldım. Bir dahaki sefer kalelerini, şelale ve çaylarını görmeyi umuyorum. Onu babamla yapmayı umuyoruz. Kültür turizmi kafasına sahip gezi arkadaşlığına en uygun adayım o.


8 Nisan 2016 Cuma

ÖNCE SAĞLIK

Fiziksel ve ruhsal sağlığın yerindeyse, herhangi birinin sorunu, dünyanın gidişatı, ülkede olup bitenler, çalışma ortamı gıybetleri ve daha neler neler...

Bunların hepsi gündemimiz olabiliyor. Dünden beni ev bir nevi hastane, o yüzden bu gündemden sıyrılıp ne yazsam boş.

Yeğenim ve ben yine alerji- astım krizi yaşadık, kardeşim böbrek taşı sancısı çekiyor ve taş düşürmeye çalışıyor, babam katarakt ameliyatı randevusu aldı derken....

 Yine de komik bir şekilde, nihayet minnoşun keyfi yerinde diye sevinçliyiz. Hastane yerine eve geçilebildi diye de. 

Herkese sağlık diliyorum. 

ÖNCE SAĞLIK

Fiziksel ve ruhsal sağlığın yerindeyse, herhangi birinin sorunu, dünyanın gidişatı, ülkede olup bitenler, çalışma ortamı gıybetleri ve daha neler neler...

Bunların hepsi gündemimiz olabiliyor. Dünden beni ev bir nevi hastane, o yüzden bu gündemden sıyrılıp ne yazsam boş.

Yeğenim ve ben yine alerji- astım krizi yaşadık, kardeşim böbrek taşı sancısı çekiyor ve taş düşürmeye çalışıyor, babam katarakt ameliyatı randevusu aldı derken....

 Yine de komik bir şekilde, nihayet minnoşun keyfi yerinde diye sevinçliyiz. Hastane yerine eve geçilebildi diye de. 

Herkese sağlık diliyorum. 

19 Mart 2016 Cumartesi

ÖLMEYEN BÜYÜYOR

Anne tarafımda yaygın bir söz vardır: " Ölmeyen büyüyor."

Bugün anneannemin doğum günü. O olmadan ilk doğum günü aslında! Sayfama not düşmek istedim.

ÖLMEYEN BÜYÜYOR

Anne tarafımda yaygın bir söz vardır: " Ölmeyen büyüyor."

Bugün anneannemin doğum günü. O olmadan ilk doğum günü aslında! Sayfama not düşmek istedim.

9 Şubat 2016 Salı

BİLİNÇALTIM

Sabah kaçırılmış çocukların yakınlarıyla tanıştığım ama asıl teması farklı bir rüya ile uyandım. Tüm rüya kaçırılmış çocuklarla ilgili olmadığından kabus denemez ama nahoş bir tat bıraktı uykumda.

Uyandıktan sonra, bilinçaltı üstüne kafa yordum çünkü benim yüreğim çok kaldırmasa da, bizimkilerin bazen kahvaltı sırasında Müge Anlı izlediklerini hatırladım. En son, ortadan gizemli bir şekilde yok olan, suyun dibinde ve karada günlerdir aranmalarına rağmen bulunamayan iki komşu çocukla ilgili konusmustuk. Hiçbir çocuğa ölümü yakıştıramasam da, herhangi bir yetişkinin kaçırıp eziyet etme ihtimalindense ölselerdi içim ferahlarmış gibi gelmişti ve bunu dile getirmiştim.

Gerçekten, sevdiklerimizi ölümle kaybetmek, insan eliyle eziyet edilmesinden, organ mafyası, dilenci çetesi, sapık ve benzeri canlı türlerinin eline geçmesinden daha güvenli geldi o an ve söyledim. Söyledim ama yüreğim, dilim kadar net karar veremedi böyle bir konuda ve bilinçaltına ittim konuyu. Daha doğrusu itmişim!

BİLİNÇALTIM

Sabah kaçırılmış çocukların yakınlarıyla tanıştığım ama asıl teması farklı bir rüya ile uyandım. Tüm rüya kaçırılmış çocuklarla ilgili olmadığından kabus denemez ama nahoş bir tat bıraktı uykumda.

Uyandıktan sonra, bilinçaltı üstüne kafa yordum çünkü benim yüreğim çok kaldırmasa da, bizimkilerin bazen kahvaltı sırasında Müge Anlı izlediklerini hatırladım. En son, ortadan gizemli bir şekilde yok olan, suyun dibinde ve karada günlerdir aranmalarına rağmen bulunamayan iki komşu çocukla ilgili konusmustuk. Hiçbir çocuğa ölümü yakıştıramasam da, herhangi bir yetişkinin kaçırıp eziyet etme ihtimalindense ölselerdi içim ferahlarmış gibi gelmişti ve bunu dile getirmiştim.

Gerçekten, sevdiklerimizi ölümle kaybetmek, insan eliyle eziyet edilmesinden, organ mafyası, dilenci çetesi, sapık ve benzeri canlı türlerinin eline geçmesinden daha güvenli geldi o an ve söyledim. Söyledim ama yüreğim, dilim kadar net karar veremedi böyle bir konuda ve bilinçaltına ittim konuyu. Daha doğrusu itmişim!

5 Şubat 2016 Cuma

KIRLENT KOLEKSİYONU

Bu ülkede, ayıplı mal satan, eksik hizmet ya da servis sunan hangi firma tek bir hamlede kusurunu örtmüştür bilmiyorum. Tüketici olarak oraya buraya e- posta, şikayet dilekçesi, Tüketici Hakları Mahkemesi'ne başvurma konusunda göz dağı verme gibi türlü deneyimlerim var. Normalde sessiz sedasız buldukları ben, iş hak aramaya gelince tam bir canavara dönüşüyorum:) Muhatap ben olsam da, olmasam da!

Son maceramız, bir sürü programa sponsor olan İder Mobilya'yla yaşandı. Kardeşim eşyalarının büyük bir kısmını alıp memnun kalmıştı. Bizimkilere de oturma grubu aldık hediye olarak. Annemin yıllar süren kararsızlığı son bulsun diye de, bilindik bir adrese gittik aslında. Her alışverişte hep başka bir seçenekte aklı kalan bir annem var benim. Bu çok ayrı bir yazı hatta bir tefrika konusu, o ayrı:)

Neyse. Ağustos'ta parasını peşin aldıkları malı, zaten bir ay sonra teslim etme politikalarını kabul ettik baştan ama bizimki o tarihte de gelmedi. Haber bile verilmedi üstelik. Geldiğinde de, kırlentler yanlış desende geldi. Aradan birkaç ay geçti, bir kısmı doğru desenli elimize ulaştı, tekli koltuklarınki gelmedi. Her aradığımızda " Siz aramasaydınız, biz sizi arayacaktık, yarın elinize ulaşacak" dendi.

Artık annem, arkadaşlarından daha çok onlarla iletişim kurmaya başladığı anda devreye girdim. Önce sitede bulduğum adrese e- posta döşedim, sistem hata verdi, yine yazdım. Bundan sonra sloganınız " PEŞİN ÖDEME, TAKSİT TAKSİT HİZMET" olsun falan diye ukalalık da yaptım. Genel müdürlüğü aradım. Olayın eksik kırlent değil, üslup sorunu olduğunu belirttim. Hatta bekletip bayii aradılar.

Ve sonuç ne mi.oldu? Yanlış gelen iki kırlent daha:) Koleksiyonumuza ekliyoruz. Son özür telefonunu biz aramadan bayii etti. Müdürlük kulak çekmiş, mahçup olmuşlar bize. Bu kırlentleri de güle güle kullanmamızı, yenilerinin elimize ulaşacağını da eklediler. Azimle bekliyoruz:)

Fazla kırlente ihtiyacınız olursa haberim olsun:)

KIRLENT KOLEKSİYONU

Bu ülkede, ayıplı mal satan, eksik hizmet ya da servis sunan hangi firma tek bir hamlede kusurunu örtmüştür bilmiyorum. Tüketici olarak oraya buraya e- posta, şikayet dilekçesi, Tüketici Hakları Mahkemesi'ne başvurma konusunda göz dağı verme gibi türlü deneyimlerim var. Normalde sessiz sedasız buldukları ben, iş hak aramaya gelince tam bir canavara dönüşüyorum:) Muhatap ben olsam da, olmasam da!

Son maceramız, bir sürü programa sponsor olan İder Mobilya'yla yaşandı. Kardeşim eşyalarının büyük bir kısmını alıp memnun kalmıştı. Bizimkilere de oturma grubu aldık hediye olarak. Annemin yıllar süren kararsızlığı son bulsun diye de, bilindik bir adrese gittik aslında. Her alışverişte hep başka bir seçenekte aklı kalan bir annem var benim. Bu çok ayrı bir yazı hatta bir tefrika konusu, o ayrı:)

Neyse. Ağustos'ta parasını peşin aldıkları malı, zaten bir ay sonra teslim etme politikalarını kabul ettik baştan ama bizimki o tarihte de gelmedi. Haber bile verilmedi üstelik. Geldiğinde de, kırlentler yanlış desende geldi. Aradan birkaç ay geçti, bir kısmı doğru desenli elimize ulaştı, tekli koltuklarınki gelmedi. Her aradığımızda " Siz aramasaydınız, biz sizi arayacaktık, yarın elinize ulaşacak" dendi.

Artık annem, arkadaşlarından daha çok onlarla iletişim kurmaya başladığı anda devreye girdim. Önce sitede bulduğum adrese e- posta döşedim, sistem hata verdi, yine yazdım. Bundan sonra sloganınız " PEŞİN ÖDEME, TAKSİT TAKSİT HİZMET" olsun falan diye ukalalık da yaptım. Genel müdürlüğü aradım. Olayın eksik kırlent değil, üslup sorunu olduğunu belirttim. Hatta bekletip bayii aradılar.

Ve sonuç ne mi.oldu? Yanlış gelen iki kırlent daha:) Koleksiyonumuza ekliyoruz. Son özür telefonunu biz aramadan bayii etti. Müdürlük kulak çekmiş, mahçup olmuşlar bize. Bu kırlentleri de güle güle kullanmamızı, yenilerinin elimize ulaşacağını da eklediler. Azimle bekliyoruz:)

Fazla kırlente ihtiyacınız olursa haberim olsun:)

25 Ocak 2016 Pazartesi

SELFİTİS

Selfitis kelimesini daha önce duyanınız var mı bilmiyorum. Ben duymamıştım. Her takıntı ve saplantıya bir isim verildiği gibi sürekli özçekim yapıp paylaşmak da bir rahatsızlık olarak görülmüş ve bir isim konulmuş buna da. 

 Habire hastaneden baygın bakışlı, serum şişeli, yatar vaziyette fotoğraflar paylaşan yakınlarımı görünce bir baktım alanyazına (bildiğimiz literatür ama artık bilimsel ortamda kullanımına çok izin verilmiyor , elim alışsın bari:)  İleri derecesi bile varmış selfitisin. Korkarım yakında doğum videoları da kahve- kitap- battaniye üçlüsü gibi yaygınlaşır ya da kuzenimin öngördüğü gibi tuvalet sonrası "Rahatlamış hissediyor" yorumlu fotoğraflar!

SELFİTİS

Selfitis kelimesini daha önce duyanınız var mı bilmiyorum. Ben duymamıştım. Her takıntı ve saplantıya bir isim verildiği gibi sürekli özçekim yapıp paylaşmak da bir rahatsızlık olarak görülmüş ve bir isim konulmuş buna da. 

 Habire hastaneden baygın bakışlı, serum şişeli, yatar vaziyette fotoğraflar paylaşan yakınlarımı görünce bir baktım alanyazına (bildiğimiz literatür ama artık bilimsel ortamda kullanımına çok izin verilmiyor , elim alışsın bari:)  İleri derecesi bile varmış selfitisin. Korkarım yakında doğum videoları da kahve- kitap- battaniye üçlüsü gibi yaygınlaşır ya da kuzenimin öngördüğü gibi tuvalet sonrası "Rahatlamış hissediyor" yorumlu fotoğraflar!

24 Ekim 2015 Cumartesi

GELECEK PLANLARI

Bugün itibariyle üç yıldır teyzeyim ve son üç yıldır "Minnoş şu kadar olduğunda, yaşarsam şu yaşta olacağım." cümleleri kuruyorum:)

Uzun yaşamak yerine istediğim gibi yaşamak anlamlı gelmiştir hep. O hayatımıza girdi gireli daha ileri gelecek zaman hayalleri kurduğumu fark ettim. Bir çocuk büyüdükçe, yetişkinler de dönüşüyormuş, bunu  anladım.