23 Kasım 2013 Cumartesi

AKLA ZİYAN İŞTİGALLER!- !

Öyle bir işle/meslekle iştigal ettiğinizi düşünün ki, aslında öyle bir iş/meslek olmasın?! Aylak aylak gezen, hayatta kendisinden başka kimseye faydası olmayan bir gruba para, tanınırlık ve yalancı itibar kazandırmak için ortaya çıkarılmış olsun yani! Bu tanım çok muğlak ya da gerçek dışı gelebilir ama son zamanlarda özellikle medyanın pompaladığı öyle iştigaller var ki, iş deseniz değil, meslek deseniz hiç değil çünkü ne emek ne de eğitim gerek bu iştigaller için.Son zamanlarda farklı TV kanallarında moda eleştirmenliği, moda polisliği gibi tanımlanan bir işimsi durum var dikkatimi çeken. "Başımdan aşağı kaynar sular döküldü!", " Bu halde sokağa çıkmak utanç verici!" gibi yorumları, toplumsal bir felaket sonrası değil, kendilerince kötü giyindiğine inandıkları adamcıklar/kadıncıklar için yapıyorlar. Programların yarısında TVlerinizi açsanız, bu yorumların muhatabını birine saldırmış falan zannedersiniz. Bir de bu yorumları yaparken suratlarının aldığı ekşimsi hal de gülünesi. O anda, "Bu ayı da kurtardık, bir baltaya sap olmadan olmuş gibi yaptık, paralar cukka, tanınırlık da cabası, gelsin yeni işler!" diyen ve o ekşi suratların altında sırıtan bir maske olduğu da aşikar. 
Özetle, ya sinirimizi bozma pahasına göz attığımız ya da bir grup insanın gerçekten eleştirileri ciddiye alıp izlediği bu programlar, birilerini fena halde nemalandırıyor:(

AKLA ZİYAN İŞTİGALLER!- !

Öyle bir işle/meslekle iştigal ettiğinizi düşünün ki, aslında öyle bir iş/meslek olmasın?! Aylak aylak gezen, hayatta kendisinden başka kimseye faydası olmayan bir gruba para, tanınırlık ve yalancı itibar kazandırmak için ortaya çıkarılmış olsun yani! Bu tanım çok muğlak ya da gerçek dışı gelebilir ama son zamanlarda özellikle medyanın pompaladığı öyle iştigaller var ki, iş deseniz değil, meslek deseniz hiç değil çünkü ne emek ne de eğitim gerek bu iştigaller için.Son zamanlarda farklı TV kanallarında moda eleştirmenliği, moda polisliği gibi tanımlanan bir işimsi durum var dikkatimi çeken. "Başımdan aşağı kaynar sular döküldü!", " Bu halde sokağa çıkmak utanç verici!" gibi yorumları, toplumsal bir felaket sonrası değil, kendilerince kötü giyindiğine inandıkları adamcıklar/kadıncıklar için yapıyorlar. Programların yarısında TVlerinizi açsanız, bu yorumların muhatabını birine saldırmış falan zannedersiniz. Bir de bu yorumları yaparken suratlarının aldığı ekşimsi hal de gülünesi. O anda, "Bu ayı da kurtardık, bir baltaya sap olmadan olmuş gibi yaptık, paralar cukka, tanınırlık da cabası, gelsin yeni işler!" diyen ve o ekşi suratların altında sırıtan bir maske olduğu da aşikar. 
Özetle, ya sinirimizi bozma pahasına göz attığımız ya da bir grup insanın gerçekten eleştirileri ciddiye alıp izlediği bu programlar, birilerini fena halde nemalandırıyor:(

13 Kasım 2013 Çarşamba

KALEM NASIRI SORUNSALI

"Kalem Nasırı da neyin nesi?" diye düşünenler için sayfamı açtığım anda "Hakkımda" kısmında yazıp sonra düzenleme yapma uğruna sildiğim açıklamayı yapayım.Yaşıtlarımdan erken başladığım okul hayatım, doktora tez evresiyle hala devam etmekte ve okul hayatının bende bıraktığı fiziksel bir iz olarak sağ elimin orta parmağında kalem tutuş biçimim yüzünden gelişen bir deformasyonum var. Bu konuda araştırma yaparken, insanların bu durunu "orta parmak nasırı" diye tanımladıklarını gördüm. Bu tıbbi bir tanımlama değil, nasır da çok estetik ve sevimli bir sözcük değil ama okur-yazar olmanın, kalem tutmanın  nişanesi olarak çok da antipatik sayılmaz nasır sahibi olmak. El mahkum bir kere bu nasıra:)
Kalem tutabilmenin, kendisine baktıkça hayat boyu zaten birer öğrenci olduğumuzu hatırlatan nasırın hatırına bloguma bu ismi verdim.
Sayfam da nasırım kadar kalıcı olsun:)

KALEM NASIRI SORUNSALI

"Kalem Nasırı da neyin nesi?" diye düşünenler için sayfamı açtığım anda "Hakkımda" kısmında yazıp sonra düzenleme yapma uğruna sildiğim açıklamayı yapayım.Yaşıtlarımdan erken başladığım okul hayatım, doktora tez evresiyle hala devam etmekte ve okul hayatının bende bıraktığı fiziksel bir iz olarak sağ elimin orta parmağında kalem tutuş biçimim yüzünden gelişen bir deformasyonum var. Bu konuda araştırma yaparken, insanların bu durunu "orta parmak nasırı" diye tanımladıklarını gördüm. Bu tıbbi bir tanımlama değil, nasır da çok estetik ve sevimli bir sözcük değil ama okur-yazar olmanın, kalem tutmanın  nişanesi olarak çok da antipatik sayılmaz nasır sahibi olmak. El mahkum bir kere bu nasıra:)
Kalem tutabilmenin, kendisine baktıkça hayat boyu zaten birer öğrenci olduğumuzu hatırlatan nasırın hatırına bloguma bu ismi verdim.
Sayfam da nasırım kadar kalıcı olsun:)

12 Kasım 2013 Salı

UÇAN SÖZLERE YUVA KURDUM

Sanal ortamda bulunmak, bir şeyler yazıp başkalarıyla paylaşmak biraz çekinerek baktığım eylemlerdi bugüne kadar. Takip ettiğim bloglar olsa da, kendim blog açıp paylaşımda bulunmak tanımadığım insanlara ruhumu teşhir etmiş hissi uyandırıyor bende. Bir yandan da, yazma eylemi o kadar büyüleyici ki, bir icat yapanlardan ya da sanatın herhangi bir dalında  kalıcı izler bırakan dahilerden olmasanız da size onların arasına katılma şansı veriyor. Bu ihtimal de bana büyüleyici geliyor. 
Bu blogda, zihnimden süzülenleri, içime dert ettiklerimi, günden yakaladıklarımı, gözüme takılanları kısacası paylaşmaya değer bulduklarımı (kalem nasırımı arttırarak) paylaşacağım.



UÇAN SÖZLERE YUVA KURDUM

Sanal ortamda bulunmak, bir şeyler yazıp başkalarıyla paylaşmak biraz çekinerek baktığım eylemlerdi bugüne kadar. Takip ettiğim bloglar olsa da, kendim blog açıp paylaşımda bulunmak tanımadığım insanlara ruhumu teşhir etmiş hissi uyandırıyor bende. Bir yandan da, yazma eylemi o kadar büyüleyici ki, bir icat yapanlardan ya da sanatın herhangi bir dalında  kalıcı izler bırakan dahilerden olmasanız da size onların arasına katılma şansı veriyor. Bu ihtimal de bana büyüleyici geliyor. 
Bu blogda, zihnimden süzülenleri, içime dert ettiklerimi, günden yakaladıklarımı, gözüme takılanları kısacası paylaşmaya değer bulduklarımı (kalem nasırımı arttırarak) paylaşacağım.